Yolculuk

mavi trene yataklı vagondan bir bilet alıyorum sana. küçük bir çanta hazırlıyorsun kendine. üstüne efil efil ince elbiseni giyiyorsun. altında kalçalarının bütün güzelliğini eteğinin altından bile gösteren siyah tangan. her an dışarı çıkıp salınmak isteyen göğüslerini küçük saten bir sütyen sarıyor. göğüs uçların çıktı çıkacak saten sütyeninden. seninle daha önce hiç karşılaşmadığımız için heyecanlısın. Sana” bir şekilde seni trende bulurum” diyorum. yataklı vagona giriyorsun, tren hareket ediyor ama ben ortalıklarda yokum. canın sıkılıyor biraz. daha sonraki duraklardan binebileceğimi düşünüyorsun. ayağa kalkıyorsun ellerini pencereye dayayıp dışarıyı seyrediyorsun. trenin yol alışına, sallana sallana gidişine bütün vücudun uyum sağlıyor. bacakların, kalçaların, göğüslerin trenle birlikte aynı ritmi tutturuyor. Ya gelmediyse diye düşünüp iyice canın sıkılıyor. oysa kokumu, tenimi, sıcaklığımı ne kadar hissetmek istiyordun bu gece. belki gelip bulamaz, belki kapıyı duymam diye kapıyı kontrol ediyorsun, yarı açık bırakıyorsun kapıyı…tekrar ellerini cama dayayıp dışarıyı seyrediyorsun. hava kararmış artık iyiden iyiye. yalnızca önünden hızla geçip giden elektrik direklerini seçebiliyorsun belli belirsiz… birden odaya ılık bir rüzgar, ılık bir nefes dolduğunu hissediyorsun. camdaki yansımada arkanda hemen arkanda belli belirsiz bir karaltı olduğunu görüyorsun. heyecandan kalbin yerinden çıkacak gibi. donup kalıyorsun öylece. arkana dönmek istiyorsun ama kitleniyorsun sanki. tam arkanda hemen arkanda ensende, boynunda ılık bir nefes hissediyorsun. sanki yumuşacık kadife gibi bir el saçlarında, boynunda, omuzlarında geziniyor şimdi. için titriyor, için çekiliyor, dizlerinin bağı çözülüyor. o yumuşak dokunuşlar yavaş yavaş sırtına, beline kayıyor. sanki tül bir perde, sanki ılık bir rüzgar okşuyor seni….kulağına fısıldanan tatlı sözler gibi. bedeninde ki elleri kalçalarında hissettiğinde bütün vücuduna dalga dalga bir ateş yayılıyor. hiç böyle ıslandığını hatırlamıyorsun. amın bir köz parçası gibi, dokunduğu her şeyi yakacak sanki. şimdi bacaklarında dolanıyor o ılık nefes, o saten tül perde. ayak bileklerinden kasıklarına…aşağıdan yukarılara haz dalgaları yayılıyor bedeninde. amından süzülen şerbeti baldırlarının arasında hissediyorsun. şimdiden küçük kasılmalar yaşamaya başladın bile. küçücük hıçkırır gibi çığlıklar atıyorsun…üzerinde ki eller ayak bileklerinden kasıklarına güzel bacaklarını okşamaya devam ediyor. kimi zaman küçücük ılık öpücükler hissediyorsun teninde. sonra sanki odaya ılık bir rüzgar doluyor ve eteğini kaldırıyor beline kadar. yumuşacık kadife kalçalarını okşuyor. bir tül perdesi amının dudaklarında, klitorisinde dolanıyor…delirmek üzeresin sanki…amının şerbeti ayak bileklerine süzülüyor. sonra tanganın hafifçe yana sıyrıldığını hissediyorsun. kalbin yerinden çıkacak, dizlerinin bağı iyice çözülüyor. ayakta durmakta zorluk çekiyorsun, bütün gücünü ellerine veriyorsun. içine sıcacık bir şey kayıyor, hiç böyle bir şey hissetmemiştin çoookk sert ama yumuşacık kayıyor içinde yumuşacık hissediyorsun. çookk sıcak ama o alev içinde usulca kayarken sanki serinliyorsun. bir çığlık, bir inilti dökülüyor dudaklarından. o kadar yavaşşş o kadar yumuşak girip çıkıyor ki içindeki sik sana, bütün vücudun karıncalanıyor. sanki içinde kayarak ilerleyen sikin en derinine ulaşması yüzyıl sürüyor. içinden usulca çıkışında binlerce metre bir uçurumdan düşer gibi hissediyorsun. zangır zangır titremeye başlıyorsun, arda arda kasılmaya. kendini tutamıyorsun hıçkıra hıçkıra ağlıyorsun…artık zemberekten boşalmış bir saat gibisin. işte tam o an içinde sıcacıkk dalga dalga bir akıntı hissediyorsun, içindeki döl, içindeki öz bütün benliğine yayılıyor. artık ne bir ses, ne bir koku hissetmiyorsun bembeyaz bir ışığın içindesin, fışkırarak boşalıyorsun sende, zaman durdu….kendine gelmeye başladığında kapının usulca kapandığını görüyorsun…kendine gelir gelmez vagondan çıkıp arkamdan koşuyorsun. burada kalmasını istemiyorsun. Yakalıyorsun beni . kendine çekip sımsıkı sarılıyorsun bana. sarmaş dolaş tekrar giriyoruz vagonumuza. yatağa oturuyoruz. başını kucağıma yatırıp saçlarını okşuyorum. ellerim saçlarında dolaştıkça duyduğum saçlarının kokusu başımı döndürüyor. vahşi, aç bir kaplan gibisin. arada doğrulup kanatırcasına yapışıyorsun dudaklarıma. ayağa kaldırıyorum seni uzun uzun öpüyorum. sonra elinden tutup seni trenin yemekli vagonuna götürüyorum. oturuyoruz bir şişe şarap söylüyoruz. karşımda oturuyorsun ama aklın yataklı vagonda. şaraplarımızı yudumlarken ayakkabını çıkarıp, masanın altından ayaklarınla sikimi okşuyorsun. sikimin sertleştiğini ayaklarınla hissediyorsun bu seni iyice azdırıyor. başımı döndüren bacaklarını okşuyorum. kulağıma eğilip, şişemizi alıp odada devam edelim, sikini ağzıma almak istiyorum, sikini dudaklarımla dilimle hissetmek istiyorum diyorsun. koşar gibi gidiyoruz yataklı vagona. kapıyı kapatır kapatmaz sanki birbirimize çookkk susamış gibi öpüşüyoruz. sert hareketlerle omuzlarından tutup seni, önümde diz çöktürüyorum. bir elimi saçlarına dolayıp çekiyorum, diğeriyle kemerimi çözüp pantolonumu çıkarıyorm. sikim dışarı çıktığında onu emmek, yalamak için başını ona doğru götürüyorsun. sertçe asılıyorm saçlarına, canın yanıyor. Yalnızca, usulca alt dudağın değebiliyor sikime. dudaklarını yalıyorsun. sikimin ağzında olmasını çookkk istiyorsun şimdi. onu ağzına alabilmek için bir hamle daha yapıyorsun. tekrar çekiyorum saçlarını geriye doğru. saçlarını çekince göz göze geliyoruz. sen gözlerimdeki vahşi hayvanı görüyorsun, ben senin yüzünde savunmasız bir ceylan. sert bir tokat patlıyor yanağında. saçını biraz daha çekiyorum ve bir tokat daha. gözünden iki damla yaş damlıyor. bana saldırmak hıncını almak istiyorsun. ama eziliyorsun gücümle, teslim oluyorsun. çok garip bir duygu yaşadığın. kızgınlık, nefret, haz, şehvet, minnettarlık, zevkk. için karma karışık, bu karışıklık seni iyice azdırıyor. amın sulanıyor iyice. sikimi ağzına almak için deliriyor kıvranıyorsun. korka korka tekrar yaklaşıyorsun. bu sefer yalnızca başını dudaklarının arasına almana izin veriyorum. kendinden geçiyorsun. sikimin tadını iyice almak için başını emiyor, yalıyor, öpüyorsun. sertçe asılıyorum saçını ve bir tokat daha iniyor yanağına. bir elimle göğüs ucunu koparır gibi çekiyorum, sıkıyorum…ve başını özgür bırakıyorum, şimdi iki elimle sıkıyorum göğüslerini. şimdi kana kana emiyor, yalıyor, hepsini ağzına alıp çıkarıyorsun sikimi. sanki hiç doymayacak gibisin. göğüslerin sızlıyor. saçlarından çekip seni ayağa kaldırıyorum, içer gibi öpüyorum dudaklarını…sonra ellerini yatağa yaslayıp kıpkırmızı olana dek kalçalarına iniyor şaplaklarım. senin çığlıkların, şaplak sesleri tren sesinin içnde kayboluyor. tekrar doğrultuyorum seni, kapıya yaslıyorum. bacaklarını açıp sen ayaktayken sanki yiyip bitirmek ister gibi amını öpüyor, emiyor, yalıyorum…ayağa kalkıp, seni kapıya dayayıp kollarıma alıyorum. sikim bir hançer gibi dalıyor içine. sanki keskin bir bıçak yarıyor amını. için yanıyor. sana her yüklenişimde içinden bir şeyler kopup bana doğru akıyor, sertçe hoyratça giriyorum içine. kasıklarım kalçalarına vurdukça çıkan şap şapp şaaaapp sesleri seni deliye çeviriyor. sikim içine tamamen her girdiğinde bir tornovida gibi dönüp içini kanırtıyor.daha fazla dayanamıyorsun, dizlerinin bağı çözülüyor. çığlıklar atarak titreyerek, kasılarak boşalıyorsun. yığılıyorsun yatağın kenarına, ayaklarımın dibine. sikimi ağzına veriyorum. emiyor, emiyor, emiyorsunnn, şiddetle fışkırıyorum ağzına. döllerim dudaklarından, boynuna, göğüslerine süzülüyor ılık ılık…hırıldayarak yanına yığılıyorum bende. sıkı sıkı sarılıyorum sana. kulağına fısıldıyorum, aşkıımmm, balım, şeftali çiçeğim, prensesimm……

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir