[#1] Yelliz Kamp Merkezi: Prolouge

Yine yaz aylarına geldik ve artık yaz mevsimini yaşama zamanıydı. Sizlere kendimi tanıtayım; Üniversitede okuyan, geçimini genelde garsonlukla sağlayan, ailesinden nispeten uzak, gotik giyinmeyi seven, badgirl dediğimiz kızlardanım. İnce vücudum, mor saçlarım, dolgun göğüslerim ve dolgun kalçalarımla gotiklerden nefret edenleri bile altına alabilecek bir kızım fakat sorun şu ki pek erkekleri tercih etmiyorum. Üniversiteden önce aslında düzgün bir kızdım, giyinmeyi ve oturmayı bilirdim ama ne zaman ki üniversiteye başladım ve şehir değiştirdim işte o zaman yeni bir kız doğurdum kendimden. Tamamen hayatım değişti. Her gece barlarda takıldım, derslere az az çalıştım ve geçmek için birçok şey yaptım. Sizlere ismimi söylemeyi unuttum, ben Seren.

Yaz ayları geldi, çalışıp kışa hazırlık yapmam lazımdı. Annemler benim görünüşüm yüzünden artık benle pek sık konuşmuyorlardı haliye para yollarıda kapanmıştı benim için. Yaz ayları genelde aquapark veya bunun gibi yazlık yerlerde çalışırdım, hem kalacak yer veriyorlardı hem de iyi bir maaş alıyorduk fakat ben sezonu geç açtığım için yer bulamadım hiçbirinde. Bir arkadaşım tavsiyesiyle Ege sahillerinde olan “Yelliz Kamp Merkezi” yeri bana önerildi ve bende kendilerini arayıp konuştum. Kamp merkezinin sahibi Yeliz isimli bir kadındı. Sesi telefonda genç geliyordu, maksimum yaşı 35-36 falandı. Telefon görüşmesi güzel geçti. Kamp merkezinde çalışan 4 kişi varmış ve bende katılırsam 5 olacaktı. Benim oradaki görevim basitti, insanları karşılamak, merhaba demek ve sorunları olduğunda görüşüp bunları çözene kadar takip etmekti. Yeliz genel olarak her şeyle ilgileniyormuş, onun liseli kız yeğeni Buse sağlık meslek lisesinde okuduğu için yaralanmalar ve tıbbi şeylerle ilgileniyormuş ve kocasıyla bir erkek daha kamp çadıları ve güvenlikle ilgileniyormuş. Durum buydu, hepsi cana yakınmış söylediklerine göre.

Otobüs biletimi aldım ve o gün sabahın köründe terminale gittim. Klasik gotik kız görünümünden ödün veremezdim tabii. Altımda mor kareleri olan dar ve kısa siyah etek, bacaklarımda balık ağına benzer bir çorap, yüksek topuklu botlarım ve üzerimde de göğüslerimi tamamen belli eden bir crop top vardı. Sütyen takan biri değilim bu yüzden göğüs uçlarımda meydandaydı. Otobüse bindikten sonra yanıma barzo bir adam bindi. Bilirsiniz onları, klasik Türk erkek bira göbeği, kıllı göğüs ve kollar, dökülmeye başlanan saç. 6 saat boyunca bu adamla seyahat edecektim. Yolculuğa başladığımızda benle göz teması bile kurmuyordu, ellerine baktığımda yüzüğü olduğunu gördüm demek ki evliydi. Sabaha karşı yola çıktığım için hala hava aydınlanmamıştı, güneş yarım saate falan gözükecekti. Yolculuk başlamasıyla uykuya dalmam bir oldu. Otobüs bir ara sanırım çukura girdi ve bu çukur beni uyandırdı. Gözlerimi aralamadım ve ortamı dinledim. Klasik otobüs sesi, bazılarının horlama sesleri, bazılarının müzik sesleri falan… Hava aydınlanmıştı, başım cama yaslıydı ve camdan dışarı bakar vaziyetteydim. Gözlerimi hafif araladım ve camdan yansımasıyla barzo dediğim adamın bana baktığını anlamam bir oldu. Adam çevredekilere hiç aldırış etmeden dümdüz açılmış eteğime, bazen göğüs uçlarıma odaklanıyordu. E yuh diyeceğiniz türdendi durum. Gözlerim hafif açık şekilde cam yansımasından adamı izlemeye devam ettim, o beni hala uyuyor sanıyordu. Göz ucuyla eteğime baktığımda gerçekten eteğim baldırlarıma kadar açılmıştı, gerçekten harika bir göz ziyafeti sunuyordu ve hak vermiştim. Yolculuk devam ederken otobüs bir çukura daha girdi, otobüs sağa-sola doğru sertçe sallandı ve bu sırada eteğim iyice açıldı biraz öne eğilip baksa tangamı görebilirdi.

Beş dakika boyunca öylece izledi, gözlerim yeniden kapanmak üzereyken bir el hissettim. Gözlerimi yine araladım ve cam yansımasından görmek için başımı hafif kaldırdım. Adam zaten büyülendiği için gözü başka bir şey görmüyordu. Elinin tersiyle sağ bacağımın kenarına dokunuyordu, amacı ufak temaslarla uykumu ölçmekti. Daha önce otobüslerde böyle şeyler yaşamıştım ama hiç ileri giden olmamıştı. İsmini bilmediğim adam dokunuşlarını yavaş yavaş arttırdı, ilk önce parmaklarını hafif hafif bacağıma sürterken sonralarında bu temaslar avuç içine döndü. Bacağımın kenarını, tam uyluk bölgesini hafif avuçlayıp bırakıyordu. Gözüm onun penisine takıldı, penis dediğimiz kavram sivri bir şey olsaydı şu an pantolonu delerdi o kadar büyük bir baskı vardı. Nereden bu kadar cesaret alıyor bilmiyordum ama elini bu sefer sağ bacağımın içine götürdü, bacak arama doğru bacağımı yoklamaya başladı. Neler olduğunu anlamak için başımı kaldırdım hafif ama o zaman fark ettim ki adam uyanık olduğumu farketmişti. Demek ki benimde istediğimi düşündü ki bunu ilerletmeye karar vermişti. Başımı tamamen kaldırdım ve gözlerimi açtım, onun yüzüne baktım ve gözümüz kesiştiği anda bana göz kırptı ve diliyle kendi dudaklarını yaladı. Elini hiç bekletmeden bacağımın arasına soktu ve ıslanmış tangamın üzerine koydu. Amım aldığım zevkten dolayı haliyle ıslanmıştı ve tangama bulaşmıştı, barzo herif iki parmağı ile am dudaklarımı zorlamaya başladı. Diğer elini kendi pantolonuna götürdü, fermuarını ve düğmesini açıp kalp gibi atan uzun ve kalın sikini dışarıya çıkardı. Bu bir canavardı. Ben öylece beklediğim ve durduğum için adam elimi tutup kendi sikinin üzerine koydu ve okşatmaya başladı. Burada bağırsam veya bir şey yapsam artık büyük rezillik çıkardı, mecbur susacaktım. Ben onun sikiyle oynarken o da benim ıslak tatlı amımla oynamaya başladı, parmaklarını hafif hafif içime doğru sokup çıkarıyor ve beni delirtiyordu. “Ihhv… Uhh..” kısık kısık dudaklarımı ısırarak inliyordum bu hareketlerine. Barzo herif birazcık kendini öne verip rahat konuma aldı ve elini sırtıma doğru sokarak kendi sikine doğru başımı çekmeye çalıştı. Koltuğumuz tam ortada, orta merdiven tarafında olduğu için ne yandakiler ne öndekiler bizi göremiyordu. Etrafımı hızlıca kontrol edip onun zorlamasıyla sikine doğru eğildim. Dudaklarımı aralayıp onun koca sikini ağzıma aldım. Tadı iğrençti. Adam başını geriye yatırdı ve sadece zevk almaya başladı. Bir eliyle saçlarımı toparlayıp hala daha sikine bastırırken bir eliyle de dolgun göğsümü avuç içine almış hoyratça sıkıyordu. Çabucak iş bitsin diye tüm hünerlerimi sergilemeye çalıştım. Am yalamaktan çok tecrübeliydim, zorlanmıyordum. Dilimi önde tutarak onun koca sikini ağzımda git-gellerle sürdürdüm. Koca siki hem ağzıma sığmıyor hem de dudaklarımı şişiriyordu, daha yarısını yalayabiliyordum bu sikin. “Ohhvfh. Yağvrum.. Uhffh!” Adamın sesi artıyordu demek ki boşalmaya yakındı. Gelmeden önce tamamen başımdan tutup sikine bastırdı ve boğazıma kadar sikini aldım. “Öğfvk! Öğfvhm!” Bİrkaç saniye sonra tam boğazımdan aşağıya doğru sıcak döllerin aktığına şahit oldum. Bana bütün döllerini yutturdu, kendine gelene kadar nefessiz şekilde onun sikini ağzımda tuttum. İşini bitirdiğinde ellerini üstümden çekti ve hiçbir şey olmamış gibi toparlandı. Yol boyunca bir daha asla benimle konuşmadı.

Terminale vardığımızda bavulumu almak için aşağıya indim, bavulu almak için beklerken elime bir kağıt verdi ve bavulunu alıp öylece gitti. Bu adamı arayacak mıydım? Bilmiyorum. Şehir içi bir minibüse binip kamp alanına doğru yolculuğa başladım.

[ Başlıktada belirttiğim gibi bu başlangıç yazısı. Karakterimiz bir lezbiyen fakat bu gibi ufak heyecanlara da hayır demiyor. Sizlerden istediğim tek şey upvote dostlar. Yarın 2. bölümde görüşmek üzere! ]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir