Annemle Komşum Arasında – 12

Aynı soru içeriden, annemden de gelmişti: ‘’Nerede kaldın sen oğlum?’’

Serpil ablayla sikişiyordum diyemezdim elbet, aklıma ilk gelen cevabı verdim: ‘’Gelirken Muhsin abiyi (hikayenin gidişatına etki etmeyen, bölge halkının kıraathanesini işleten bir abi) gördüm, yolda lafladık biraz.’’ dedim. ‘’Ha, iyi iyi. Pandemiden ötürü onu görmeyeli çok oldu. İyidir inşallah.’’ diyen anneme ‘’İyi, iyi. Yaşlanır mı ya o..’’ diyerek cevap verdim. Yasemin abla bu konuşmaya yanımda kulak vermiş, yüzünde soru işareti varmışcasına bana bakıyordu. Göz temasını uzatmamak için ‘’Ee, siz naptınız? Nasıl bir düzen olacak evde, karar verebildiniz mi?’’ diye sordum. Annem açıklamaya başladı: ‘’Makineleri salona kurduk. Odandaki uzatma kablosunu aldım, haberin olsun. Ayrıca en çok kullanacağımız malzeme kumaş olacağı için elimizin altında olsun, dedim. Bu yüzden kumaşların yarısını senin odana, yarısını da salona koydum. Hâli hazırda bir o kadar da dükkanda var zaten, bittikçe alırız. Senin odanı biraz depoya çevirmemiz gerekti, maske filtrelerini ve lastikleri de senin odana koyduk. Biraz el altında olsun diye de salondaki çekyatları yatırıp üzerine koyduk. Son olarak da hazırladığımız maskelerin tek tek paketlenmesi gerekiyor. Onun siparişini de sen gelince verelim dedik’’ diyerek özetlemiş oldu annem. Bütün bunları duyduktan sonra koşarak odama gittim. Odamda adım atılacak yer yoktu, yatağımın üstünü bile dolmuş; bana yatacak yer kalmamıştı. Odamdan bağırdım: ‘’Anneee! Ben nerede yatacağım?’’

Cevap gelmeyince mutfağa doğru koştum. Annemle Yasemin abla kıkırdaşıyor, annem Yasemin ablaya ‘’Ben sana demedim mi?’’ diyerek benimle dalga geçiyordu. Ellerimi belime atıp sorumun cevaplanmasını bekledim. ‘’Benimle yatarsın oğlum, sorun mu var?’’ cevabı gelince yüzümde bir gülümseme oluştu, uzunca bir ‘yooo’ cevabı verip yanlarına oturdum.

Biraz sohbet ettikten sonra, salona geçip son eksiklerimize karar vermeyi düşünerek salona yöneldik. İki mükemmel kadın önümde salona girdik ve kontrollere başladık.

Eksiklerimize siparişler dışında bir şey daha eklenmişti, ipimiz yoktu. Daha doğrusu sipariş edilen ipler dükkanda kalmıştı. Bu eksikliğimizin farkındalığını yaşadıktan sonra gözler yine bana dönmüştü. ‘’Sizce de yeterince taşımadım mı bugün?’’ diyerek üzerimden bu yükü atmaya çalışsam da Yasemin abla ‘’İyi hadi yürü, beraber gidelim.’’ diyip imalı şekilde baktı. Bir sebebi olduğunu düşünerek kabul ettim. Yasemin abla üzerini değiştirmeye gitmiş, annemle başbaşa kalmıştık. Sessizliğimizi bozan annem oldu.

A: Oğlum emrivaki yaptım ama sorun olmaz değil mi? Bu işe ihtiyacımız var biliyorsun.

B: Ya anne olur mu, ne emrivakisi? Hem benim de işime geliyor eheheh.

A: Pislik yaaaa. Gel bi öpeyim seni.

Sarıldı ve boy farkını kapatmak için ayaklarını yükseltti. Mesafenin kapanmasını sağlamak için belinden tutup kendime çektim. Yanağımı öpecekti ki, hızlı davranıp dudağını öptüm. Ani gelen öpücükle kafasını geriye çekse de birkaç saniye sonra karşılık verdi. Ufak bir öpüşme seansından sonra dudaklarımız ayrılmış, iki aşık gibi birbirimize bakarken Yasemin abla giyinmiş, salon kapısında bizi izliyordu. ‘’Aman çok da severmiş oğlunu, oğlu da bişiye benzese..’’ diyip takılmıştı. Annem kafasını çevirip ‘’Kıskanıyorsun tabi, seni böyle seven olmadığı iç…’’ demeye çalıştı annem ama cümlesini bitirememiş, pot kırdığını farketmişti. Yasemin abla buruk bir gülümseme atmış, öylece bakakalmıştı. Annemi bırakıp ‘’Hadi hadi, gidelim Yaseminciğim.’’ diyip ortamı yumuşatmaya çalışsam da ufak bir buruklukla ayrıldık evden.

Apartmanın dış kapısını kapattıktan sonra sessizliği bozmak istedim, Yasemin ablaya dönüp şebeklikler yapmaya çalıştım. Buz gibiydi Yasemin abla. Dükkana kadar hiç konuşmadan yürümüş, beni salaklıklarımla başbaşa bırakmıştı.

Dükkana girdiğimizde Yasemin abla kolumdan çekti. Aniden durdum ve arkamı döndüm. Kısık bir sesle ‘’Buğra, sence ben sevilmeyi haketmiyor muyum?’’ diye sordu. Yutkundum ve annemin şaka yapmaya çalıştığını, söylediği şeyde ciddi olmadığını anlatmaya çalıştım ama beni durdurup ‘’Annenin niyetinin bu olmadığını ben de biliyorum ama soruyorum, ben yeterli değil miyim sevilmek için?’’ dedi ağlamaya yakın bir sesle. Dudakları hafiften titriyor, vereceğim cevabı bekliyordu. Onu tanıdığım günden beri ilk kez bu kadar zayıf gözükmüştü gözüme. Tavırları umursamaz ve sevecen olurdu genellikle. Ailesinin baskısıyla evlenmiş biri olmasına rağmen rahat bir insan izlenimi verirdi.

Şimdi ise ayakta kırılgan bir şekilde vereceğim cevabı bekliyordu. Konuşmam gerekliydi ama ne diyebilirdim ki? ‘Hayır, öyle değilsin’ her şeyi çözmeyecekti. Evliliği, belki de öncesi, yaşamayı istemediği onca şeye katlanmıştı. Yasemin ablaya doğru yaklaştım ve aniden sarıldım. Öncesinde hareketsiz kalsa da, sarılmamla ağırlığını üzerime verip ellerini belime sarmaladı. Elini saçlarına götürüp kafasını göğsüme bastırdım. Kulağına yaklaşıp ‘’Yaşadıklarını anlayamayacağımı biliyorum ama şuan güçlü olmak ya da gözükmek zorunda değilsin. Faydası olur mu bilmiyorum ama ben seni seviyorum ve değer veriyorum.’’ dememle birlikte kafasını göğsüme daha da bastırıp ağlamaya başladı.

Bir süre sonra ağlaması kesilmiş ama sarılmayı bırakmamıştı Yasemin abla. Buna ihtiyacı olduğunu düşünerek ben de bırakmadım ve ağladığı her saniye sakince saçlarını okşadım. Kafasını bastırdığı her saniye daha da ağırlığını veriyor, bırakmak istemiyor gibi sarılıyordu. Uzun süre kas geliştirici olarak çalışmasının eseri olarak da canımı acıtıyordu. Nefesim daralmaya başladı ki sarılmayı bıraktı yavaş yavaş. Doğrulduğunda gözleri şişmiş, yapmış olduğu makyajı akmıştı. Elimle göz altlarını sildim, bunu yaparken geri çekilmeye çalışsa da belinden tutup çekilmesini engelledim. Bu hareketimle yanakları kızarmış ve gözlerini kaçırmıştı. Göz yaşlarını silmeyi bitirdiğimde eğilip yanağına ufak bir buse kondurdum. Tam geri çekiliyordum ki karın boşluğuma bir yumruk attı. ‘ıh’ diye bir ses çıkarıp geri çekilecekken tekrar sarıldı ve ‘’Teşekkür ederim.’’ dedi Yasemin abla.

Ağlama sekansımız bittikten sonra dükkandaki tüm ihtiyaçlarımızı topladık ve çıkmaya hazırlanıyorduk. Yasemin abla dağılan makyajıyla eve gitmenin hoş olmayacağını, bu yüzden elini yüzünü yıkamak için dükkanın lavabosuna kadar gideceğini söyledi. Kafamla onayladım ve beklemeye koyuldum.

Şimdi makyajsız, doğal haliyle karşımda duruyordu. Ne kadar ağlamış olsa da, dik omuzlarıyla ‘güçlü kadın’ imajını koruyabiliyordu. Hayranlıkla baktım. Bakmam dikkatini çekmiş olacak ki:

Y: Noldu, neye bakıyorsun?

B: Bu sefer de benim manzaram güzel, ona bakıyorum.

Geçen sefer yatan annemi izlemesine atıfta bulunmamı anlamış, buna tepki olarak yumruk atacakken geri çekilmiştim.

Y: Kaşınıyosun, biliyosun dimi?

B: Sen kaşıma ya, acıtıyo.

Y: Öyle mi diyosun, gel bakayım sen.

Dükkandan çıkardığımız eşyaları bir kenarda bırakıp, mahallede çocukça koşuşturmaya başladık. Daha doğrusu ben kaçıyordum, Yasemin abla da beni kovalıyordu. Arada arkama dönüp onu kışkırtmak için ‘’Koşarken de çok güzelsin.’’ diyordum. ‘’Ulan seni bi yakalarsam’’ diyip arkamdan beni yakalamaya çalışmaya devam ediyordu. Bir süre devam ettikten sonra pes edip yoruldu. ‘’Sen kazandın tamam.’’ diyip elleri dizinde yere çöktü. ‘Kazanmaya alışmaya başlıyorum’ diye içimden geçirip yanına yaklaştım.

Yanına yaklaşmamla birlikte aniden kalktı ve boğazımı kollarının arasına aldı. Şimdi yolun ortasında beni boyun kilidine almış, ‘’Öyle ağladık diye hemen gardımızı indireceğiz mi sandın yavrum?’’ diyerek gülüyordu. Şimdi kafam, Yasemin ablanın kolları arasında kalmış, memelerini üzerine giydiği ince kumaştan net bir şekilde hissedebiliyordum. Bir süre memelerini hissederek bu pozisyonda kaldık. Nefes almakta zorlanmaya başlamıştım ki kurtulmak için kıçıma atılan şaplağın intikamını alırcasına götünü sıktım. Sıkmamla birlikte aniden beni bıraktı ve bırakırken ufak bir ‘’aıh’’ sesi çıkardı. ‘’Napıyosun lan?’’ diyip bana döndü. Ben de geçmişe atıfta bulunup ‘’Seninki de iyiymiş hee’’ dedim ve karşılıklı gülmeye başladık.

Dükkanla aramızdaki mesafeyi çokça aşmıştık. Yavaş adımlarla geri dönerken Yasemin abla döndü ve ‘’Az önce söylediklerinde ciddi miydin’’ diye sordu.

B: Hangi konuda ciddi miydim, anlamadım.

Y: Dedin ya, iyiymiş diye.

B: Ne iyi.. Heeee, evet niye sordun?

Y: Sordum öyle, illa sebebi mi olması lazım?

B: Söyle hadiii, niye sordun?

Y: Hamit abin beğenmiyor, çok erkeksiymiş. (*hatırlatma: Hamit, Yasemin ablanın ailesinin isteğiyle istemeyek evlendiği kocası)

B: Demek ki maldan anlamıyormuş. (Bunu derken ona dönmüş ve göz kırpmıştım.)

Bunu söylememle birlikte gülüp omzuma hafifçe bir yumruk atmıştı. Diğerlerine kıyasla yumuşak bir yumruktu.

Y: Tavırlarım da öyleymiş, benden daha erkeksin sen diyor bana hep. Öyle miyim sence de?

B: Hâlâ düşüncem aynı.

Y: Sırf ağladım diye böyle söylemiyorsun dimi?

B: Hayır, ayrıca benim söylemlerime ihtiyaç duyacak biri değilsin. Tanıdığım günden beri hayranlıkla baktığım kadınlardan bir tanesisin.

Y: Aptalsın, biliyosun dimi?

Yüzünü güldürebilmiştim. Mutlu oldum ve kolumu omzuna attım. Kafasını bana çevirip yorgun ama mutlu gözlerle bana baktı. Elim omzunda dükkana kadar yürüdük.

Arkamıza bakmadan bıraktığımız eşyalar sağa sola dağılmış, bizi bekliyorlardı. Bu manzarayı görür görmez birbirimize baktık ve güldük. Eşyaları toparladık ve eve yürümeye başladık.

Gülerek eve gidiyorduk ki Yasemin abla yavaşlamaya başladı. Döndü ve

Y: Buğra bir şey diyeceğim, Muhsin abiyi gördüm demiştin de Muhsin abi pandeminin çıkmasıyla köyüne gitti. Neden yalan söyledin?

B: Iğ, şey, abla..

Y: Bak, işine karışmam. Sebeplerin olabilir ama biraz daha dikkatli ol, hele de yalan söyleyecek iken.

B: Şey, tamam abla. Teşekkür ederim.

Y: Ne demek sıpa, rica ederim. Ama bana yalan söylediğini yakalarsam canını okurum.

B: Hiç şüphem yok abla.

Y: Zaten olmasın.

Eve vardık ve kapıyı çaldık. Annem üzerinde mutfak önlüğüyle bizi karşılamış, elimizdeki eşyaları almak için yaklaşmıştı. Yasemin abla içeri geçerken annem kulağıma yaklaşıp ‘’Yine Muhsin abinle mi karşılaştınız? Neyse, yüzü gülüyor. Bişi dedi mi söylediğim şeye, kırdım kızı ya..’’ dedi. ‘’Sorun yok annecim, hallettim.’’ dedim ve bunu dememle birlikte annemin yüzünü kıskanç bir ifade bürüdü. Yanağından öpüp içeriye geçtim.

Mutfaktan gelen kokuları içime çekip elimdekileri bırakmak için salona geçtim. Eşyaları bıraktıktan sonra Yasemin ablaya baktım. Eşyaları hızlıca bırakıp evde bıraktığı telefonunu aldı bir hışımla. Kilit ekranını açtı ve yarı kahrolmuş bir sesle ‘’Aramamış bile.. Neyse..’’ diyip tekrar yerine bıraktı. Arkasına dönüp ona baktığımı görünce sırıtıp ‘’Koş banyoya. Ellerimizi yıkayalım.’’ dedi ve banyoya yürüdük.

Ben önde, o arkada banyoya girdik. Ellerimi yıkamak için suyu açtım ve yıkamaya başladım. Yüzümü yıkamak için lavaboya eğildiğimde kıçıma sert bir şaplak geldi. İrkilerek arkama döndüm, yüzünde güller açan Yasemin abla ‘’Bugün için. Hem teşekkür hem de intikam.’’ dedi. Güldüm ve ellerimi kurulayıp mutfağa geçtim.

Mutfakta kayda değer bir olay olmadı, yemeğimizi yerken sohbet ettik ve anneme mutfakta yardım ettik. Annemin bizim için yaptığı kahveleri alıp salona geçtik.

Güneş batmış, hava kararmıştı. Yorucu bir günün ardından kendimi atacak bir yer arıyordum ama evdeki her yer tıka basa dolmuş, oturacak yer bırakmamıştı. Tekli koltuklardan birinin üzerindeki eşyaları alıp başka bir koltuğa attım. Kendimi koltuğa bırakıp derin bir oh çektim.

Ardımdan annem ve Yasemin abla gelmişti. Aynı kahroluşu yüzlerinde görebiliyordum, ikisine zafer almışcasına baktım. Yasemin abla kumaş çuvallarından birini alıp karşıma geçti ve üzerine oturdu. Annem elinde kahve, ayakta kalakalmıştı. Ne yapacağını merak ederken üzerime doğru yürüdü ve dizlerime oturdu. Yasemin abla bu hareketine gülmüştü annemin, ben ise şaşırmıştım. Rahat bir kişiliği vardı, evet ama genellikle baş başa iken bu yönünü görürdüm. Şimdi ise Yasemin ablayı yoksayıp kuçağıma doğru sürükledi kendini. Elinde kahvesiyle umarsızca hareket ederken sırtını bana dayamış, bacak arasını tam sikime denk getirecek şekilde oturmuştu. ‘’Anneee, terliyim. Bütün gün eşek gibi çalıştırdınız zaten beni.’’ diyerek hâlimden memnun değilmişim gibi hayıflanmıştım. ‘’Ben senin terini de yerim, bir şey olmaz. Birazdan duşa girersiniz zaten birazdan. İkiniz de leş gibisiniz. Ha, bir de Yasemin bugün bizde kalıyorsun.’’ dedi annem.

Y: Aa abla gerek yok, içer dönerim birazdan.

A: Aması maması yok, saat geç oldu. Yorgunsun zaten. Giyersin Buğranın kıyafetlerinden, benim çocuk kıyafetleri olmaz sana.

Y: Ya ama abla, zaten yer yok. Boşver g…

A: Aaaa… Kızıyorum ama. Lafım hiç dinlenmiyor benim bu evde.

B: Ben naptım yaaaa…

Benim tepkime ikisi de gülmüş, Yasemin ablanın bizde kalması kesinleşmişti. Şimdi sırada duşa girmek vardı. Annem ayağa kalkıp ‘’Hadi gidin de temizlenin sırayla. Yasemin gir sen, ben sana havluyla kıyafet ayarlarım. Kıyafetlerini kirli sepetine at, yarın makineyi çalıştırırız.’’ dedi ve ayağa kalktı. Kafasıyla onaylayan Yasemin abla ayağa kalkıp banyoya gitti.

Annem bana dönüp ‘’Yasemin ablana rahat bir tişörtle varsa kısa bir şort ayarla. Ben de havlu götüreyim.’’ dedi. Kafamla onaylayıp odama geçtim. Oversize giymeyi tercih ettiğim için kıyafetlerim genelde rahat olur, bulabildiğim en uygun kıyafetleri bulup anneme götürdüm.

Ufak ayarlamalardan sonra salona geçip oturduk annemle. Biz konuşurken Yasemin abla çıktı. Üzerinde ufak bir havlu, kumral saçları boynundan omuzlarına dökülüyordu. Havlu üzerinden belli çıkıntı şeklinde belli olan memeleri ve uzun bacaklarıyla manken gibiydi. Annemle birlikte uzunca kestikten sonra ‘’Ay ne bakıyosunuz, sapık mısınız?’’ diyerek dalga geçti. Annem de iç geçirip ‘’Güzele bakılırmış güzelim, çıtırsın çıtır. Odaya bıraktık kıyafetleri. İç çamaşırı da vereyim ben sana bir tane, o olur bak.’’ diyip geniş götüne dikkat çekmişti. İkisi gülerek yatak odasına geçtiler, ben de banyoya..

Banyoya girip odama geçtim. Alışık olduğum üzere boxer giyip çıkmayı düşünüyordum ki, evimizde biri daha vardı. Altıma alışılmışın dışına çıkmadan boxer giydim, üzerime de bir tişört geçirip odadan çıktım.

Salondaki gülüşmelere doğru yöneldim. Elimde havlumla saçlarımı kurularken ‘’Oh sonunda evimden ölü kokusu çıktı’’ dedi annem. Güldüm ve oturduğu tekli koltuğun önüne oturdum. Bacaklarının arasına yaslanıp kafamı bacak arasına bastırdım birkaç saniye.

Karşımda Yasemin abla dizlerini kırarak oturmuş, verdiğim şorttan içindeki kırmızı çamaşır görünüyordu. Kaçamak bakışlar atarak incelemeye başladım. Islak saçlarını gelişigüzel topuz yapmış, yarı ıslak bedenine verdiğim tişört yapışmıştı. İçine sütyen giymediğini anlayabiliyordum, memelerinden biri tişörtüme sıkı sıkı sarılmıştı. Sikimin hareketlemnmeye başlamasıyla bakmayı bırakıp sohbetlerine dahil oldum.

Birkaç saat sohbetten sonra Yasemin abla ve benim esnemelerim artmış, uyku saatine yaklaştığımızı belli ediyorduk. Annem buna tepkki olarak ‘’Arkadaşlar bugün ikinizi de yordum, teşekkür ederim. İkinizi de çok seviyorum.’’ diyip bacak arasında duran kafamı tutup saçlarımdan öptü. Yasemin ablayla birbirimize bakıp gülümsedik bu durum karşısında. Ufak birkaç diyalogtan sonra ayağa kalktık.

Ayağa kalkmamla bütün sohbet boyunca sert kesilmiş sikim boxerımı zorluyordu. Tişörtümün etkisiyle dışarı çıkmış kafasını saklayabiliyordum ama yana yatmış bir şekilde dikkat çekmeyi başarıyordu. Yasemin abla bu halimi görmüş, uzun uzun bakmıştı. Daha önce de benzerini yaşamış olmamız, olayı daha komik hâle getiriyordu. Geçen sefer yaptığım gibi elimle kapatmadım ve izlemesine izin verdim.

Annem odamdaki eşyaların bazılarına salona atıp yatağımı Yasemin ablaya hazır etmek için odama gitmişti. Ben de annemin yatak odasına girip kapıyı kapattım. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp yatağa girdim. Şimdi sikim dik bir şekilde yatmış, boxer üzerinden sikimi okşuyordum. Sonra aklıma bir fikir geldi, boxerımı çıkardım ve yatağın üzerindeki pikeyi kaldırıp içine girdim. Sikim pikeyi kaldırmış, kendince bir çadır kurmuştu. Duruma gülüp gözlerimi kapattım. Uyumuş taklidi yapıp annemin tepkisini ölçmek istiyordum.

Derken uyuyakalmışım. Ne kadar geçti bilmiyorum, annem odaya gelmiş, yanıma yatmıştı. Sikimde bir el hissetmemle irkilerek uyandım. Annem yanımda ince geceliğiyle yatıyor, karanlıktan silüetini görebiliyordum. Sağ elini kafamın arkasına atmış, solumda yatarken sol eliyle sikimi sıvazlıyordu. İrkilmemle ‘şş’ diyerek sakinleştirmeye çalışmış, eğilip alnımı öpmüştü. Nefesim hızlanıyor ve durumu algılamaya başlıyordum. Hafifçe anneme döndüm ve elimin birisini memesine attım. Dokunmamla birlikte sesinin duyulmasını istemeyerek tiz bir ‘ah’ sesi çıkardı. Meme ucunu sıkıp memesini kavramaya, okşamaya başladım. Bu hareketim onu da heyecanlandırmış, sikimi okşayan eli hızlanmaya başlamıştı. Ritmik bir şekilde buna devam ettik. Çok fazla dayanamadım ve eline, geceliğine boşalmaya başladım.

‘’Bugün için ödülün, teşekkür ederim oğlum’’ diyip alnımı öptü. Sikimi bıraktı ve elindeki spermleri yaladı. Üzerindeki geceliği çıkarıp ayağa kalkacaktı ki elinden tutup yatağa çektim. Şaşırmış bir şekilde bakıyordu,karanlıktan bakışlarını göremiyordum ama hareketlerini okumak zor değildi. ‘’Ben ödülümü daha almadım’’ diyip üzerine çıktım.

‘’Sen yorulmadın mı?’’ demesine kalmadan elimi geceliğini yoksayarak bacak arasına attım. Elim bir kumaş arıyordu ama annem altına bir şey giymemişti. Bu durum beni daha da azdırdı, belini tutup kendime çektim. Karanlığın verdiği dezavantajı ellerimle yoksayıp amını aradım, bulduğumda baş ve orta parmağımı yalayıp içine soktum. İleri-geri yapmaya başladım. Bu hareketimle annem ellerini ağzını kapatmak için kullanıyor, aldığı zevkten kafasını geriye atıyordu. Boşalmamdan ötürü yarı kalkık kalan sikim bu azdırıcı durum karşısında kalkmaya başlamış, biraz daha süreye ihtiyacı olduğunun sinyallerini veriyordu.

Elimle annemin amında çalışırken eğilip vücudunu yalamaya başladım. Karanlıktan ötürü tam bir hedef belirleyemesem de agresif bir şekilde değdiğim her yeri yalayıp emiyor, annemi daha da delirtiyordum. Artık ellerinden birini ağzını kapatmak için kullanmaktansa saçlarıma atıp aldığı kontrol edilemez zevki yönlendirmeye çalışıyordu. Saçlarımdan hafifçe çekerek memelerini bulmamı sağladı, ben de ödüllendirircesine yalamaya başladım.

Şimdi bir elim amında, diğer elimle de memesinin birini kavrayıp ısırarak emiyordum. Annemin ağzını kapatmakla meşgul olan eli artık işe yaramamaya başlamış, annemin inlemeleri odayı doldurmaya başlamıştı.

Sikimin tamamen kalkmasıyla tüm hareketlerimi bir anda durdurdum ve doğruldum. Şimdi annem önümde sırtüstü yatıyor, yapacağım hamleyi bekliyordu. Elimle tekrar amını aradım. Annem öylece bekliyor, kontrolden çıkan nefesini düzeltmeye çalışıyordu. Amını bulduğumda elime tükürüp sikime sürdüm. Biraz sıvazladıktan sonra annemin üzerine çıkıp sikimle annemin amını aramaya başladım. Annem beklemediğim bir hareket yaptı ve sikimi tutup amına hizaladı. İkimiz de konuşmuyor, odayı hızlı nefeslerimizin verdiği seslerle dolduruyorduk.

Annemin de yardımıyla amına girmeye başladım. Aman allahım, içi yanıyordu annemin. Daha başı girmeye başlarken annem sesini tutamamış, tiz bir çığlık atmıştı. Sikim kapana kısılmış, ilerlemekte zorluk çekiyordum. Annemin darmadağın olmuş cinsel hayatını toparlamaya çalışırcasına girmeye çalışıyordum.

Yavaş yavaş ilerlemeye başladım. İki parmağımla genişlettiğimi düşündüğüm amına girmekte zorlanıyordum, bu da aldığım zevki iki katına çıkarıyordu. Üzerine verdiğim ağırlığı biraz daha arttırdım ve göğüslerinden birini elimle yakalayıp emmeye başladım. Şimdi sikim içinde, ellerim de memelerindeydi. Ben yalamaya, emmeye devam ettikçe sikim ilerliyordu. Yarısını sokmuştum, hareket etmek için yeterli gelmese de yavaşça git-gel yapmaya başladım.

Annem aldığı zevk/acı arasında kalmış, daha önce hiç duymadığım şekilde inliyordu. Ağzını kapatmaya çalışırken vücudu terlemiş, etrafa kokusunu yayıyordu. Emmeyi bırakıp ellerimi kafasının arkasına attım. Eğildim ve dudağına ufak bir öpücük bıraktım.

Öpmemle birlikte annem daha fevri davranmış, ağzını kapatmak için kullandığı ellerini boynuma dolamıştı. Benim ufak öpücüğüme kendi kaybetmiş bir şekilde öpüşerek karşılık veriyordu. Biz öpüştükçe sikim daha fazla ilerleyebiliyordu. Bunu fırsat bilip birden tamamını içine soktum.

İçine girmemle derin bir oh çekip öpüşmeyi bırakmıştı. Şimdi kollarımız birbirine kenetlenmiş, bu da hareket edebilmem için yer tanımıştı. Yavaşça hızlanmayı düşünürken annem titremeye başladı. Boşalmaya yakın olduğunu hissedip içinden çıktım. Parmaklarımı içine sokup hızlıca git-gel yapmaya başladım. Bir elimle sikimi okşuyor, diğer elimle annemi boşaltmaya çalışıyordum. Odanın içi annemin ıslak amının sesleri ve annemin çıkardığı türdaşı olmayan inlemeleriyle dolmuştu.

İvmemi hızlandırmayı düşünürken elime basınçlı bir sıvı gelmişti ve durmak bilmiyordu, annem boşalıyordu. Boşalmasını bitirene kadar ellerimle klitorisini ovdum ve annemin yığılışını izledim.

Bitirmesini fırsat bilip tekrar üstüne çullandım, bu sefer koyduğum bir eşyayı bulurcasına bulmuştum amını. Tek seferde tamamını sokup hareket etmeye başladım.

Annemin boşaldıktan sonra sağa sola fırlattığı kolları sırtıma geçmiş, aldığı zevkle sırtımı tırnaklıyordu. Verdiği acının yanında, annemin bu isteği daha da hızlanmama neden oluyordu.

10 dakikaya yakın hızlıca sikmiştim ki günün tüm yorgunluğunu hissetmeye başlamış, iyice yavaşlamıştım. Devam etmek için kendime gaz vermeye başlamıştım ki annem göğsüme baskı yaparak beni itti.

Bu hareketini yorumlamaya çalışırken annem bacak arama oturmuş, vücudunu ellerimde gezdiriyordu. Karanlığı yenmeye çalışırken ellerini tutup sikime götürdüm. Okşayıp boşalmamı sağlamasını beklerken birden üstüme oturdu. Kendini yükseltip sikini amına hizaladı ve üzerime oturdu.

Aniden tamamını içine almasıyla derin bir oh çektim. Sesimi bastırmak elini yüzüme atıp ağzımı bastırmıştı. Ağırlığının tamamını verip hareket etmeye başladı.

Üzerimde annem ağzımı kapatarak hareket ediyordu. Kontrolü eline almış olan annem hızı kendine göre ayarlıyor, bazen ileri geri yaparken bazen oturup kalkıyordu.

15 dakikaya yakın sikiştikten sonra aldığım zevkle ‘’G-geliyorum..’’ dedim. Annem hareket etmeyi bırakmadı ve hızlandı. Daha fazla dayanamadım ve boşalmaya başladım. Annem ben boşalırken titriyor ve hareket etmeye devam ediyordu, sanırım o da benimle birlikte boşalıyordu.

Boşalmamız bittikten sonra eğilip bir öpücük kondurdu. Bu sefer ıskalamamış, tam isabet dudaklarımı bulabilmişti. Sikim amının içinde birbirimize sarılmıştık. Bir süre böyle kalma düşüncesiyle yatarken uyumuşuz.