Annemle Komşum Arasında – 9

Ertesi gün, sabah saatlerinde uyandım. Kafamda çekilmez bir ağrı vardı. Odamın camından giren ışık gözlerimi acıtıyordu. Dayanılmaz bir acı hissediyordum, kafamı kaldırdım ve sargılı dizimi gördüm. Dünün eseriydi tüm bunlar.

Her şey film şeridi gibi gözlerimin önüne gelmiş, annemin bana sakso çektiğini hatırlamıştım. Gerçi bacak aramdaki, pek unutmamış gibi dikili şekilde bekliyordu. Hâlime güldüm ve acı içinde inleyerek yatağımdan çıktım.
Altıma bir şey giymek için dolabımı açtım ama bunun gerekli olmadığına kanaat getirdim. Dizimdeki ağrıyla topallayarak odamdan çıktım.

Uzun süre uyumuş olmalıydım, aynadaki yüzümde bunun izlerini görebiliyordum. Yüzümü isteksizce yıkadım ve banyodan da çıktım.

Günün en heyecanlı kısmına geçmek için mutfaktaki seslere yöneldim, annem yine bir şeylerle uğraşıyordu mutfakta. Mutfak kapısına geldiğimde beni karşılayan manzara bunu kanıtlar nitelikteydi.

Annem önüne mutfak önlüğü takmış, içine ise hiçbir şey giymemişti, götünü zor kapatan dantelli bir tanga haricinde. Geniş ama toplu götü, siyah bir kumaş parçasıyla daha da çekici gözüküyordu.

Farkedilmek için ses çıkarmaya çalıştım ama annem odaklı bir şekilde tezgahta bir şeylerle uğraşıyordu. Bunu fırsat bilip arkasına yürüdüm ve yaslandım. Sikimi kalçalarının arasına denk getirdim ve arkasından sarıldım. “Günaydın anne.” diyip dikkatinin tamamına sahip olmaya çalıştım. Arkasına bile bakmadan “Günaydın oğlum, sonunda uyanabildin demek. Otur sana kahvaltı hazırlayayım.” diyip kalçasıyla beni iter gibi yaptı, belindeki ellerim benden kurtulmasına engel olmuş, sikimle götüne baskı yapmama neden olmuştu. Kafamdaki bütün ağrı gitmiş, vücudumdaki bütün kan bacak arama akmaya başlamıştı.

Çiftleşme ayındaki sokak köpekleri gibi annemin arkasında bekliyor, annem nereye giderse arkasından gidiyordum. Bu duruma tepkisiz bir şekilde kalan annem arada sırada pozisyon değiştiriyor ve beni daha çok azdırıyordu. Bir süre mutfakta böyle hareket ettikten sonra dizimdeki ağrı es verdi ve bırakmak zorunda kaldım. Belinden tutmayı bıraktım ve yemek masasındaki sandalyelerden birine oturdum.

Bu hareketimle annemin tangalı götü ve onun sebep olduğu ereksiyon halindeki sikim aynı karedeydi. Annem nihayet bana hazırladığı yemeği hazırlamış ve servis etmişti. Elimin biri refleks olarak sikimde kalmış, annemin sofrayı hazırlamasını izliyordum. Bir süre sonra annemin “Sofrada bari yapma, git ellerini yıka” demesiyle irkildim. Oflayarak ayağa kalktım ve ellerimi yıkamaya başladım.
Annemin kendine bir sandalye çekmesini ve oturmasını duyabiliyordum. Ellerimi yıkamayı bitirdiğimde arkamı döndüm ve yeni bir manzarayla karşılaştım. Annem önlüğünü çıkarmış ve memelerini bana sunarcasına serbest bırakmıştı. Ellerimi kurulamaya fırsat bulamadan sofraya oturdum.

Annemin göğüslerini izleyerek yemeğimi yemeye çalışıyordum. Annem arada ona baktığımı görüp umursamaz bir bakış atıp yemeğine devam ediyordu. Her hareketini daha detaylı izlemeye çalışırken masada duran meyve suyuna çarptım ve üzerime döktüm. Annem sinirli bir şekilde ayağa kalkıp “Ya sanki görmediğin bir şey, biraz dikkatli ol ama tatlım” dedi. Ayağa kalktı ve bir bez alırım dizlerinin üstüne çöktü. Kendimi bakıma muhtaç biri gibi hissetsem de bu durum hoşuma gitmişti.
Bezle üzerimi silmeye başladı annem. Eliyle arasında bez olsa da annemin bana temas ediyor olması bile beni azdırıyordu. En son sikimi bir eliyle tuttu ve diğer elindeki bezle silmeye başladı. Nabzımın hızlanmaya başladığını hissedebiliyordum. En son bitirdi ve “Yemekten sonra bir duşa gir, daha sonra bir işimiz var senin” diyince heyecanlandım. Acaba yine sakso mu çekerdi, yoksa daha fazlası mı? Heyecanla yemeğimi yemeye devam ettim.

Daha fazlasını yiyebilirdim ama üzerimdeki heyecanla banyoya gitmek için ayağa kalktım. Annem heyecanımı anlamış, gülmüştü. Üzerimde herhangi bir şey olmadığı için direkt banyoya girdim.

Geçen sefer aldığım pozisyonu aldım küvet içerisinde ve suyu açıp beklemeye başladım. Bir süre bekledikten sonra annemin gelmeyişine “Anne gelmeyecek misin?” diyerek tepki verdim. Annemden, “İşimiz var, acele et. Odaya gidince üstünü giyin, dışarı çıkacağız.” cevabını alınca kahrolarak suyu kapattım.

Demek bugün banyo eğlencesi yoktu, çocuk gibi üzülmüştüm. Odama girdim ve benim için çıkardığı kıyafetleri giymeye başladım.

Annemin “Hazır mısın” sesiyle odamdan çıktım. Annem evin koridorunda giyinmiş hâlde beni bekliyordu. Üzerindeki ince yaz elbisesiyle çıtır görünüyordu. Meraklı gözlerle “Anne, ne işimiz var?” diye sordum. Annem “Gidince görürsün” diyip göz kırptı. Heyecanlanmıştım.
Evden çıktık ve yan yana yürümeye başladık.

Bulunduğumuz belde genellikle bu zamanlarda turistlerle dolu olurdu. Pandeminin etkisiyle birlikte bu yıl, belde yerel halka kalmıştı. Annemin dükkanına doğru yürüyorduk.

Annem genel tatil bölgesi satıcılarındandı. Hani şu hediyelik eşya, mayo, elbise vs. satan cinsten. Tabi bu yıl müşteri kitlesinin olmaması annemin işlerini de aksatmıştı. Köşeyi döndük ve dükkanın önünde bir yığın kumaş vardı.

Olayı kısaca özetlemek gerekirse Serpil ablayla ilk sikiştiğimiz gün, annemin sipariş ettiği kumaşların geldiği gündü. Annem iade etmeye çalışmış, ama sipariş ettiği ülkenin dış ticareti kapatmasıyla kumaşlar annemin elinde kalmıştı. Bunun karşılığında şirket mağduriyet olmaması açısından bütün masrafları karşılamıştı. Üstelik bunu dolar kuru üzerinden yapınca elimize yüklü miktarda para ve kumaş olmuştu.

Dükkana girdiğimizde bizi Yasemin abla karşıladı. Yasemin abla 20li yaşların sonunda yeni evlenmiş, annemin yardımcısı olarak çalışan bir kadındı. Annem ve Serpil ablanın aksine buranın yerli halkındandı. Kumral saçları ve buğday teni dışarıdan baktığınızda ilk dikkatinizi çeken noktası değildi, uzun süre yapmış olduğu personal trainerlık sayesindeki kaslı vücudu ama ona rağmen hiçbir zaman kaybetmediği dişiliği.. Ayrıca anneme de spor konusunda yardımcı olmuş, annemin bedeninin mimariydı Yasemin abla.

Kendinden birkaç yaş büyük, beldenin internet kafe işletmecisiyle evliydi. Görücü usulü olduğunu bu çiftin yan yana gelmesi ile anlayabilirdiniz. Annem evlenmesini engellemeye çalışmış ama Yasemin abla ebeveynlerini kırmak istememişti. Çelimsiz ve itici kocasının yanında daha da öne çıkan Yasemin abla 1.75 boylarındaydı.
Annemin yanında 5 yıla yakın bir süredir çalışıyordu ve benim ergenlikteki 31 malzemelerimin başını çekiyordu. Ne zaman okuldan çıkıp anneme yardım için dükkana gelsem asıl sebebim Yasemin abla oluyordu. Aslında o da farkederdi ama bunu umursamaz, kendinden yaşça küçük erkek kardeşi gibi görürdü beni.

Dükkandan içeri girdiğimizde koşarak geldi ve sarıldı. ( Yasemin abla : Y )
Y: Lan noldu sana, kocaman olmuşsun.
B: Abartma abla, topu topuna 1 yıldır görmedin.
Y: Çok konuşma, hem sen geleli baya oldu, ne diye uğramadın bize? Hem Hamit abin de soruyor seni.
B: Beni nereden tanıyor da soruyor? Ayrıca annemle ilgileniyordum ya da o benimle mi demeliyim?
Bunu söylerken yüzümde piç gülüşü vardı. Anneme bu sırıtışla döndüm ve daha fazla sırıtmaya çalıştım. Annemse bu hareketime kıçımı tokatlayarak cevapladı. Ufak birkaç gülüşmeden sonra oturup konuşmaya başladık.

Y: Abla ne yapacağız bu kadar kumaşı? Toptan satsak mı?
A: Valla bilemedim ya. Ha Yasemin kumaş demişken, bunları aldığımız şirket parasını yolladı. Kumaşları da bize bıraktı. Paranın yarısı senin.
Y: Ya abla öyle olur mu, saçmalama. Senin paran o.
A: Yasemincim seni, beni mi var? Beraber büyütmedik mi işleri?

Aslında dükkan annemindi ama Yasemin ablanın turist/müşteri çektiği su götürmez bir gerçekti.

B: Yasemin abla sen olmasan buraya müşteri mi gelirdi sence? Bence o para da senin de hakkın var.
Kahkaha atmaya başladılar. Ortamın ısınmasına sebep olmuş olmak beni mutlu etmişti. Yasemin abla zorla da olsa parayı kabul etti ama ortada hâlâ bir sorun vardı: kumaşlar…

B: Ya bir şey diyeceğim. Toptan fiyatına satmak yerine işlesek bu kumaşları. Evet elbise yapmak artık mantıklı değil ama elinizde böyle kaliteli kumaşlar varken ucuzdan vermek saçma olmaz mı?
İkisine de mantıklı gelmişti bu söylediğim.
A: Aklında bir şey mi var aşkım?
B: Ya şey, haberlerde sürekli maske yetersizliği ile alakalı bir şeyler söyleniyor. Deneyimimiz yok ama maske yapamaz mıyız bunları?

İkisi de birbirine baktı bu söylediklerimden sonra. Fikir hoşlarına gitmişti, gözlerinden okunuyordu bu. İkisi birden sarılıp yanaklarımdan öpmeye başladılar. “Sen bugün bir ödülü hakettin.” dedi annem. Evden çıkış sebebim nihayet sonuca mı varıyordu? Sevinçle gülümsedim.

Dükkanların açık kalması yasak olduğu için bizim evde yapılmasına karar kıldık. Birkaç arama yapmış ve eksik malzemeleri sipariş vermiştik. Projenin fikir kısmını bulduktan sonra alıcı arayışına koyulduk ki gerçekten piyasada eksiklik vardı. Teslim tarihi, fiyatlandırma gibi şeyleri de hallettikten sonra artık hazırdık.

Kumaşları geçici olarak dükkana taşıdık ve ayrıldık. Annem sevinçli şekilde yürüyor, suratıma bütün dişlerini göstererek sırıtıyordu. Aniden sarılıp öpüyor, benimle gurur duyduğunu söylüyordu. Evimize yaklaşırken elimden tutup çekiştirmeye başladı: “Ödülünü vermek için sabırsızlanıyorum” dedi ve eve girdik.

Annem kapıyı açar açmaz içeri daldım ve soyunmaya başladım. Günün kahramanı olmak bir yana ödül alacak olmak eksta motive ediciydi. Diz ağrımı unutmuş, kıyafetlerimi çıkarıp etrafa atıyordum. Boxerım üzerimde arkama döndüm.

“Demek sabırsız olan bir ben değilmişim” diyen annem üzerindeki elbiseyi çıkaracaktı ki ellerini tutup engelledim. Üzerinde o kadar güzel duruyordu ki, ben çıkarmak istedim. “Arkanı dön anne.” dedim ve emrine uymasını diledim içimden. “Demek sıra sende” diyip hınzır bir bakış attı ve arkasını döndü kıvırtarak.

Dizlerimin üstüne çökemediğim için bağdaş kurup yere oturdum. Bu hareketime annem “Ahahah evin ağasına bak.” diyip dalga geçmeye çalışmıştı ki, elimle elbisesini kaldırıp çıplak kalan kalçasına bir şaplak attım. Annemin gülüşü yarıda kesilmiş, tepkisiz bir şekilde bekliyordu. Elbisesi üzerinde olan annemin bacaklarından başlayarak yavaşça yukarıya çıkmaya başladım.

Ellerimi bir kumaş parçası karşılar diye bekliyordum ama o da ne, annem içine bir şey giymemişti. “Aanne, sen içine bir şey giymeden mi çıktın?” diye sordum. Arkası dönük ve sessizce bekleyen annem, önünü döndü ve elbisesini kaldırdı çıkarmadan. Havanın sıcaklığıyla nemlenmiş, kılsız bir şekilde bana gösteriyordu amını. Sikim fora olmuş, boxerımı zorluyordu. Annem gözleriyle işaret ederek “Seninki biraz daha kalırsa çatlayacak.” dedi.

Hak verdim ve elimle başını çıkardım sikimin. Artık kendimi bırakıp anneme geçebilirdim. Elbisesini ellerimle kaldırdım ve amını izlemeye başladım. Bir süre baktıktan sonra kafamı kaldırdığımda annemin kızarmış yanaklarını gördüm. Beni kontrolü altına alan kadın gitmiş, yerine bu kadın gelmişti. Bu görüntüye daha fazla dayanamadım ve kafamı annemin bacak arasına gömdüm. Annemden gelen ‘ıh’ sesiyle birlikte yalamaya başladım.

Elbisesini tutan ellerim annemin am dudaklarını ayırmak için kullanılıyordu artık. Elbise içinde kaybolmuş, neyi yaladığımı görmeden yalıyordum. Annemin tepkileri ise bu bilgisizliğimin yersiz yere olduğunu kanıtlıyordu.
Yaklaşık 15 dakika kadar sonra annem ayakta durma yetisini kaybedip yükünü kafama vermeye başladı. Artık annem bütün ağırlığını kafama vermiş, iki eliyle omuzlarımdan destek alıyordu ama bir sorun vardı. Bana ağır geliyordu.

Kafamı elbisesinin altından çıkardım ve anneme baktım. Zevkten kıpkırmızı olmuş, elbisenin bir kısmını indirip memelerinden birini serbest bırakmıştı. Kafamı kaldırmamla birlikte omuzlarımdaki elleri kaymış ve annem üzerime çullanmıştı. Bu durumu fırsat bilip annemin bacaklarından çekerek üzerime çektim ve kendimi yere bıraktım. Ben yere sırtüstü yatmıştım; annem ise yüzüme oturmuş, öylece kalmıştı.

Yüzüme oturan annemin amını yalarken annem çırpınıyor, çıkarabildiği en tiz seslerden birini çıkarıyordu. Annemi bacaklarından tutup ters çevirdim ve sikimle yüz yüze kalmıştı.

Aniden çevirmemle bacaklarıma kapanmış, elleriyle destek almaya çalışmıştı. Doğruldu ve hareketsiz bir şekilde beklemeye başladı.

Elimle kafasını bacak arama doğru bastırdım ve amını daha hızlı yalamaya başladım. Annem mesajımı almıştı, sikimi eline aldı ve şaftını ileri geri hareket ettirmeye başladı.

Aldığım zevkle daha hızlı yalıyor ve annemin daha çok ses çıkarmasına neden oluyordum. Bir süre daha böyle devam ettikten sonra işleri ilginç hâle getirmeye karar verdim.

Annem üzerimde ters bir şekilde yatıyor ve ellerini kullanarak sikimle oynuyordu. Beline sıkıca sarıldım ve ayağa kalktım.

Ayağa kalkmamla birlikte ellerini sikimde tutmayı bırakmış, tutunmak için bacaklarıma sarılmıştı. Bu hareketiyle birlikte yüzü sikime değiyor ve daha fazla azmama neden oluyordu.

Küçük bedenini hareket ettirmek oldukça kolaydı. Belinden sıkıca sarılmış, bir yandan amını yalıyordum. Aldığı zevkin karşılığını vermeyen anneme kızmaya başlıyordum. Ayaklarımı açtım ve annemin ağzını sikime hizalayarak hareket etmeye başladım.

Artık sikim annemin yüzünde dolaşıyordu. Annem düşmemek için bacaklarıma tutunmuş hareket edemediği için bundan kaçınamıyordu. Bir süre daha sikimle tokatladıktan sonra nihayet o his gelmişti, annem sikimi ağzına almıştı.

Bunu hissettiğim gibi derin bir oh çekmiş, annemi sallamayı bırakmıştım. Artık havada annemin ağzını sikiyordum ve önümde annemin amı duruyordu. Karşılıklı yarışa girercesine tempomuzu arttırdık ve evde yankılanan sesin daha da yankılanmasına neden olduk.
Annem eve geldiğimizden bu yana iki kez boşalmış, yenisine hazırlanıyordu. Ben ise boşalmaya yaklaşmıştım.
Bir süre sonra ayaklarımın bağı çözülmeye başladı ve anneme boşalacağımı söyledim. Bu söylemimi umursamadı ve ağzına boşalmaya başladım. Fazla gelmiş olacak ki ağzından taşmış, baş aşağı olan kafasından aşağıya damlamaya başlamıştı. Ağrıyan dizime rağmen zevk içinde boşalmış, uzunca bir süre ayakta kalabilmiştim.

Boşalmamın bitmesiyle annemi havada döndürdüm ve yere yattım. Şimdi annem üzerimde birlikte yere yatıyorduk. Birbirimize sarılmış, yüzünde akıttığım spermlerimle göğsümde yatıyordu. Bu anın sonsuza kadar süreceğini düşünürken kapı çalmaya başladı.
Annem korkuyla üzerimden kalktı ve kapıya yöneldi. Kapı deliğinden baktı ve arkasını dönüp sessizce “Serpil ablan.” dedi.