Kırılma Noktası – 9. Bölüm

BÖLÜM 9

Çağla kafasını yukarıya kaldırmış, içindeki sıcak sert etin üzerinde zıplıyordu. Ellerini ismailin omuzlarına koymuş, yüzüne bakmamaya çalışıyordu. Aslında bugün ki planları arasında ismail ile otel odasında sevişmesi yoktu. Canandan gelen video onu delirtmişti. Alper aşağılık bir adamdı gözünde. Kendince, benden intikam alıyor diye düşündü. Başarmıştı aslında. Çağla, alperi kıskandırmak için, ismail ile şirket içinde cilveleşmiş hatta ileri giderek alperin bulunduğu odanın arşivinde ismail ile sevişmişti. Otel odasında ismail zevke gelmiş çağlaya “hadi orospum boşalt be…” çağla ismailin ağzını kapatmıştı duymak istemiyordu onun sesini. Çağla zevk alıyor gibi görünsede aklında başka düşünceler vardı. Ten tene değmenin verdiği hazdı bu. İlişkiye başladıktan sonra insan vücudunun verdiği bir tepki olarak nitelendirilebilir. Çağla ismailin boşalacağını anlayınca üstünden kalktı ve ismailin sikini eline alıp olabildiğince hızlı şekilde sıvazlamaya başladı. İsmaili boşalttığında dölleri ismailin kendi vücuduna fırlamıştı. Karnı, göğüs kafesi hep döl olmuştu. İsmailin yüzünde hayal kırıklığı vardı.

İsmail: niye kalktın üstümden? İçine boşalmak istiyordum. Bu yaptığın hiç hoş değil çağla.

Çağla: korunmadan içime boşalmanı istemiyorum. Kaza kurşununa gitmek istemiyorum. İsmail. (ismini vurgulayarak söylemişti)

İsmail: beni bu zevkten mahrum etmeni anlayamıyorum. Çocuk değiliz sonuçta, paramız var en kötü aldırırız.

Çağla: bu kadar kolay mı sanıyorsun? Cidden inanamıyorum sana! Tek kendini düşünüyorsun. Aldırırmışız! Hadi yatalım ve bu konuşmayı olmamış gibi var sayalım, yatıp uyumak istiyorum.

İsmail: özür dilerim çağla elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi bir anda tepki verdim. Sevişmemizin böyle bitmesini beklemiyordum sadece.

Çağla: yat uyu ismail artık yorgunum.

İsmail çağlanın beline sarıldığında çağla elini ismailin üzerine attı. Amacı ismailin uslu durmasını sağlamaktı. Sırtı ismaile doğru dönüktü. Gözleri açık, kaşlarını çatmış duvara sert bir şekilde bakıyordu. Sabah güneşin doğuş vaktine yakın bir zamanda, yatağın diğer tarafında bulunan komidinin üstünde duran telefon çaldı:

İsmail: aramak için biraz geç değil mi alper bey, bir sorun mu vardı?

Alper: Var ismail bey, istifa ediyorum. İstifa dilekçesini yazıp faks atarım size.

İsmail: ne saçmalıyorsun alper ne istifası hem faks mı kaldı.

Alper: sikimde değil ismail. Ben faks atıyorum sen de benim çıkışımı yapıyorsun. Eğer zorluk çıkartırsan karına çağla konusunda her şeyi anlatacağımdan emin ol. Tüm hayatımı senin hayatını sikmek için uğraşmakla geçiririm.

İsmail: Ne biçim konuşuyorsun lan sen!

Alper: senin o kel kafanı sikerim ismail. Duydun işte. Yarın gelmiyorum. Sende uslu uslu normal yollardan çıkışımı yapıyorsun. Şimdi kapatıyorum amına koduğumunun evladı.

İsmailin yüzüne telefon kapandığında, çağla konuşulanları az çok duymuştu. Meraklı gözlerle ismaile bakıyordu. İsmail burnundan soluyor, sinirden yüzü o karanlıkta pek belli olmasada cayır cayır yanıyordu. Çağla konuşulanları yanlış duymamış olmasını teyit etmek için ismaile sordu;

Çağla: ne oldu ismail? Kim bu saatte arayan terbiyesiz?

İsmail biraz daha sinirinin yatışmasını beklerken içindeki öfkeye hakim olamıyordu. Çağla ilk defa bu kadar sinirli görmüştü ismaili. Yıllardır aynı şirkette çalıştığı insan gözü dönmüş bir boğa gibiydi.

İsmail: o eski sevgilin olacak alper piçi aradı.

Çağla: derdi neymiş peki?

İsmail: istifa ediyormuş kansız köpek! Ağza alınmayacak hakaretler ederek yaptı istifasını birde. Faks çekecekmiş koduğumunun evladı. Ahhhhh!

İsmail telefonunu fırlattı ve telefonun düştüğü yere sinirli şekilde bakmaya devam etti. Çağla tekrar sırtını ismaile döndüğünde gülümsüyordu. Uzun süre sonra ilk defa bu kadar içten gülmüştü.

Sabah iş yerinde ismail odasında evrak işlerini yaparken gerginliği hala üzerindeydi. Hıncını iş yerine haber vermeden gelmeyen canandan çıkarmak istiyordu. Ama telefonlarına cevap alamıyordu. Ne oluyor bu şirkette böyle diye düşündü ve daha çok sinirlendi. O sırada içeri çağla geldi. Elinde bir a4 kağıdı vardı. İsmailin masasına koydu. İsmail sadece gözlerini hareket ettirerek çağla’ya sinirli bir bakış attı. Kağıdı eline alıp okumaya başladığında buruşturup çağlanın yüzüne doğru fırlattı.

İsmail: ne demek istifa ediyorum! Biriniz sabahın bir saati arayıp istifa ediyor. Diğeriniz tenezzül edip işe gelemeyeceğini bildirmiyor. Sen de kalkmış karşımda istifa dilekçen ile odama geliyorsun.! Nedir sizin derdiniz SÖYLE BANA!

Çağla: bağırma bana ismail. Diğer ikisi umurumda değil açıkçası umarım yaşattıklarını yaşamadan ölmezler. Burada kalacak bir nedenim yok o yüzden ayrılıyorum.

İsmail: ne demek ayrılıyorum çağla! Kafayı yemek üzereyim inan ki! Gidemezsin hiçbir yere kabul etmiyorum istifanı!

Çağla: edeceksin ismail! Hatta 15 günlük bildirimi kullanmadan kabul edeceksin. Şu an ayrılıyorum ve bu sikik şehirden gidiyorum.

İsmail: izin vermiyorum! Uğraşırım seninle! Şirketin avukatlarını üzerine salarım! Benimle kalacaksın. Canım ne zaman isterse yatağıma gelip beni tatmin edeceksin!

İsmail bunları anlatırken ellerini masaya vuruyor, ağzından köpükler çıkıyordu. Çağla kendisine son söylenen cümlelerden sonra kayışı atmış bir hışımla eğilip ismailin kravatını ellerine dolayarak boğum yapmıştı.

Çağla: bana bak keltoş götveren! Eğer bana bir kez daha bağırırsan senin sikini uyurken keserim! Sana yeterince katlandım zaten. Canımı sıkmaya devam edersen herkese öterim senin nasıl bir kancık olduğunu. Özellikle karına ve çocuklarına anladın mı beni?!

İsmail: sen kim köpeksin de beni tehdit ediyorsun lan! Çete mi kesildiniz başına! Git söyle kaşar koş hadi! Altıma yatarken zevkten ölüyordun yok öyle bir anda gitmek! Ben ne zaman senden sıkılırsam o zaman gidebilirsin.

Çağla: ismail, (derin bir nefes alarak) senin belanı sikerim! Hayatımın en kötü günlerini seninle yaşadım kadınlığımdan tiksindim lan! Sırf alperi kıskandırmak için seni kullandım! En kolay av sendin o istifa etmese ben onu seni kullanarak attıracaktım işten zaten. Şimdi beni rahat bırak sakın bir daha arama ve sorma. Ben buradan gidiyorum sen de bu istifa kağıdını (ellerinde döndürerek) götüne mi sokuyorsun? Simit altlığı mı yapıyorsun, ne yapıyorsan yap! Eğer benimle uğraşırsan sana dünyayı zehir ederim!

Çağla dik bir şekilde odadan çıkıp, iş yerinin çıkış kapısına doğru yürüdü. Uzun sayılabilecek bir yolculuktan sonra evine varıp üstündekileri çıkarıp, sütyen ve iç çamaşırı ile yatağa uzandı. Eline aldığı telefonunun, galeri kısmına girdiğinde alper ile fotoğraflarına bakarak ağlamaya başladı. Gözlerinden yaşlar süzülüyor. Bir yandan da resimleri öpüp sonra onları siliyor. Son resime geldiğinde bekledi… bekledi… bekledi… “belki başka bir hayatta birlikte oluruz.” Dedikten sonra sildi. Akşam saatlerine kadar yatağından hiç çıkmadı. Makyajı ağlamaktan dağılmış, elleri ile gözlerini ovalarken yerinden kalktı ve valizini doldurmaya başladı. Yaşadığı bu şehirden tiksinmiş, hayatının bu bölümünü tamamen unutmak için ani bir karar almıştı. Başka şehirde yeni bir hayat kuracaktı. Valizi toplama işlemi bittikten sonra, eline tekrar telefonu aldı. Bir müddet içinde kopan tartışmayı kaybetmiş ve engellediği alperin engelini açarak şu mesajı atmıştı;

Çağla: Bu mesajı atıp atmamak için çok kavga ettim. Bana yaptıklarından sonra gururumu çiğneyerek yine de bir veda mesajı atmak istedim. Keşke zaman makinesi icat edilmiş olsaydı da bizi bu duruma düşüren her şeyi telafi edip sadece sana sarılarak geçireceğim bir gelecek yazabilseydim. Hatamı kabul ediyorum alper, yapmamam gereken bir şey yaptım. Bunun bedelini seni kaybederek öğrendim. Hatanı kabul etmelisin alper, yaptıkların sana hiç yakışmayan iğrenç hareketlerdi. İçinde yaşayan şeytanın seni gizliden gizliye esir ettiğini görmelisin. Kabuğu kırıldı ve seni ele geçirecek. Değişiyorsun, başka insanların da canını yakma! Tadına vardığın bu intikam duygusu seni daha fazla ele geçirmeden eski haline dön!

Elveda sevgilim!

Öpüşerek asansörü birbirine katıyorlardı. Eve girmeyi bile beklemeden bir anda birbirini soyuyolardı. Canan erkeğin üzerine atlamış bacaklarına beline sarmış deli gibi öpüyordu. Erkek olan ellerini cananın kalçalarına atıp sıkıyor kendine doğru bastırıyordu. Asansör kapısı açıldığında öpüşerek pozisyonlarını hiç bozmadan çıktılar. Canan’ın anahtarı bulup çıkarması biraz vakit almıştı. Kapıyı açtığında içeri bir anda girdiler erkek olan ayağıyla kapıyı kapatıp. Cananı duvara dayayıp, iç çamaşırını sıyırırken canan rahat durmuyor erkeği boynundan emiyor ve ısırıyordu. Erkek olan bu zorlu durumda cebelleşirken pantolonu ve boxerını indirip sikini cananın amında sürtmeye başladı. Canan, erkeğin sikinin temas etmesiyle derin bir iç çekti ve erkeğin saçlarının arasına ellerini soktu. Gözlerini kucağında kıvradığı erkeğin üzerinde gezdiriyor onu teşvik edici sözler söylüyordu. Erkek olan cananın içine girmiş duvara yapıştırıp içinde gidip gelmeye başlamıştı. Canan ayaklarını erkeğin beline iyice yapıştırmıştı. Sıkıca sarıp içinde gidip gelen siki, amının kaslarını sıkarak baskılıyordu. “durma!, ah! Ah! Ah!”, “daha hızlı, harika hissediyorummm” diye bağırıyordu evin içinde. Erkek olan daha fazla dayanamadı ve kasılarak cananın içine boşalmaya başladı. İkisi terli şekilde birbirine bakıyor. Canan beklediğinden daha kısa sürdüğü için hala o siki içinde hissetmek istiyordu. Cananı nazikçe yere indirdiğinde;

Erkek: ilk seferin bu kadar kısa sürmesi normal. Birazdan kendime gelirim ve asıl seksimizi yaşarız.

Deyip öpücük kondurdu cananın dudaklarına. Canan karşısındaki erkeğe bakıp;

Canan: bu sefer benim yöntemimle yapacağız. Sen gidip üstünü giy tekrardan. Ben içeri geçip mini bir etek ve dekolteli bluz giyip, üzerime bir ceket alayım. İş yerinde seviyormuş gibi yapıcaz. Sen patron olacaksın ben sekreter anlaştık mı?

Erkek olan güldü ve cananın kıçına bir şaplak atıp;

Erkek: roleplay yapacağız demek. Sen neymişsin böyle! (sinsi bir gülümseme ile söylemişti)

Canan iç çamaşırını ve sütyenini çıkartıp söylediklerini giyinmişti. Erkeğin yanına geldiğinde duvara dayanıp “nasıl olmuşum? yeterince iyi mi?” diye sorduğunda erkek arkasına geçip bacaklarını okşamaya başladı ve kalçalarına sürtünmeye başladı.

Canan: bize birer isim lazım kendi isimlerimizi kullanmayalım. Ben sana sen bana bir isim ver olur mu?

Erkek: şu an o kadar azdım ki ne dersen kabul güzelim.

Canan: o halde senin ismin…. Immm metin yok yok berke yok yaa, buldum alper olsun! evet ismin alper. Alper beyyyyy benim ismim ne acaba?

Bu son söylediğini cilveli söylemişti. Cümle kurarken biraz bebeksi bir hava katmak için sesini değiştiriyordu. Erkek olan sarılmaya ve dayamaya devam ediyordu. Kısık sesle canana;

Erkek: benim adım alperse senin ki… hmm çağla olsun!

Canan bir anda durdu ve anlık bir sinirle;

Canan: hayır canan olmaz! Kesinlikle olmaz!!

Erkek şaşırmıştı, ama canan hemen toparladı.

Canan: çağla annemin ismi onu kullanmayalım olur mu lütfeeenn!

Erkek: tamam kendi ismini de sen seç o halde. Sana bırakmak daha doğru olacak gibi.

Canan: peki o halde benim ismim canan olsun o halde.

Erkek olan isimlere pek takılmamıştı. Onun istediği bir an önce cananın ıslak amına girmek ve zevkin doruklarına ulaşıp boşalmaktı. Canan eline bir çanta alıp onu klasör olarak kullanmak istedi. Erkeği salona götürüp oturttu.

Canan: sen şimdi alper beysin ve patronsun bende sekreterin canan bundan sonrasını doğaçlayacağız içeri geçiyorum birazdan başlıyor olucaz.

Canan yatak odasına geçip. Giydiği mini eteği sıyırdı ve çantasını yatağın altına attı. Kendiside eğilip beline kadar yatağın altına girdi ve bağırmaya başladı;

Canan: alper BEEY!! Alper BEEY!

Duraksadı ve beklemeye başladı. Kısa süre içinde içeri erkek olan girdi ve karşısında cananın sıyrılmış mini eteğiyle yatağın altında domalmış iç çamaşırsız götünü gördü. Elini sikine attı ve sıvazlamaya başladı.

Erkek: Canan hanım iyi misiniz?

Canan: hayır alper bey değilim dosyam düştü onu alayım derken burada sıkıştım rica etsem beni çıkartır mısınız alper beycim!

Erkek olan karşısındaki bu güzel görüntünün biraz daha keyfini çıkardı ve sertleşmiş sikini hala okşuyordu. Canan kalçalarını sağa sola savurmaya başlamıştı. “lütfen yardım edin alper bey!” erkek olan pantolonunun düğmesini açıp, fermuarını indirdi. Cananın am dudakları şişmişti. Erkek olan çömelip, cananın belini tuttu ve çekip çıkarıyormuş gibi yapıp kalçalarını sıkıyordu. Canan yatağın altında dudaklarını ısırıp birazdan içine girecek olan sikin hayalini kuruyordu.

Erkek: çıkartamıyorum canan hanım sizi birazcık kendinizi geriye doğru itin.

Canan söyleneni yaptı biraz daha geri çıktı. İyice domalmıştı artık. Yanağının üstüne uzanıp, erkeğin sikine bakmak istiyordu ama gördüğü sadece çıplak bacaklardı. Götünü sağa sola sallamaya devam etti. Erkek olan parmağını cananın amına doğru götürüp okşamaya başladığında;

Canan: ayy! (şaşırmış gibi yaparak) ne yapıyorsunuz alper bey!

Erkek: canan seni bu halde görünce daha önce yaşamadığım duyguları hissetmeye başladım. Karım beni tatmin edemiyorken sizi bu halde görmek beni oldukça azdırdı!

Canan: ama alper beycim! Bende sizi arzulasamda siz evlisiniz!

Erkek: bu aramızda kalacak bir sır olacak canan hanım! Şimdi bırakında sizi oradan çıkarmak için elimden geleni yapayım!

Cananın amını okşamaya devam ederken parmaklarını sokmaya başlamıştı. Canan yatağın altında inlemeye ve gerçek alperi hayal etmeye başladı. Dudaklarını ısırmaya elini kendi amına atmaya çalıştı ama yetişemeyince parmaklarını emmeye başladı. Zihninde gerçek alperi hayal ediyor ve inliyordu. Erkek olan daha fazla dayanamadı ve cananın kalçalarına oturarak sikini aşağıya doğru dik bir şekilde cananın amına soktu. Toprağa güneş şemsiye dikermiş gibi içine girip çıkıyordu. Canan önceden ıslanmış olduğu için kolayca içine alabiliyordu. Parmağını daha zevkle emiyor daha yüksek sesle inliyordu. Erkek olan içine girip çıkarken cananın kalçalarını tokatlıyor ve göt deliğine parmağını sokuyordu. Biraz daha böyle devam ederse boşalacaktı. Bundan dolayı pozisyon değiştirmek istedi ve dizlerinin üzerinde oturup cananın tekrar içine girdi. Gömleği rahatsız etmesin diye bir eliyle yukarıda tutarken içine hızlıca girip çıkmaya devam ediyordu. Arada hepsini sokup içinde köklemeye devam ediyordu. Canan yatağın altında bağırmaya başlamıştı. “ alper devam et aşkım, sikini içime sokup çıkarmaya devam et! Küçük alperleri içime bırak” Partnerinin hepsini hissetmesi için içinde kasılırken kendini tutamadı ve haykırarak boşaldı. Kendini geriye atıp çekmeceye yaslandığında gülüyordu. Canan içine boşalan dölleri geri iterek amından dışarı attı ve yüzünü karşısındaki erkeğe doğru çevirip sinirli bir şekilde bağırmaya başladı.

Canan: sen benim hayal ettiğim alper değilsin! O beni boşaltmadan boşalmazdı!

Erkek: (nefes nefese) o kadar harika görünüyordun ki, yine tutamadım kendimi, ama söz bir sonrakinde zirvelere çıkaracağım seni!

Canan bir sonraki sefer olmayacak! Sen alper değilsin! Git buradan! İstemiyorum artık seni!

Erkek: iyi misin? Alper değilim artık roleplaydan çıkabilirsin. Tamam biraz dinleneyim tekrar alper olurum.

Canan: HAYIR! İstemiyorum git artık!

Cananın sesi yükselmeye başlamıştı. Siniri onun gözünü kör etmişti.

Canan: SİKTİR GİT ARTIK SEN ALPER DEĞİLSİN! GÖZÜM GÖRMESİN SENİ GİTTT!

Canan eline geçen ilk şey olan çantasını, karşısında duran zavallı şaşırmış adama doğru fırlattı. Sinir krizi geçiriyor gibiydi.

Canan: hala buradasın GİTTTT! SEN ALPER DEĞİLSİN!

Avazı çıktığı kadar bağırıyordu artık canan. Erkek olan korkmuş bu manyak ne yapıyor diye düşündü. En iyisi gitmenin iyi olacağına karar verdiğinde canan hala ona bağırarak “sen alper değilsin!” diye bağırıyordu.

Erkek: tamam tamam gidiyorum. Manyak mısın nesin! Zaten senin gibileri sikip bırakmak lazım. Anladığınız dil bu!

Canan daha da vahşileşmişti. Eline ne geliyorsa fırlatıyor, bağırarak “sen alper değilsin!” diye bağırmaya devam ediyordu. Erkek evden kaçarcasına çıkıp gitti. Canan ise koltuğa oturup başını iki elinin arasına almış sallanıyordu. Durmadan “sen alper değilsin!” diye sayıklıyordu. Bağırmaları azalmış artık kısık kısık söylüyordu. Bir yandan ağlarken bir yandan durmadan sayıklıyordu. En son büyük bir çığlık atıp kendini yatağına bıraktı. Artık sadece ağlıyordu. Ağlarken titriyordu. Telefonunu aldı ve alpere yazım yanlışları ve eksik harflerle dolu bir hakaret mesajı attı. Ağlaması yarım saat sonra kesildi ve yatakta uzanmaya tavanı izlemeye başladı. Zihninde hep alperle ilgili hayaller dönüyordu. Evlendiklerini, çocuklarını gördü. Çok mutlu bir hayat yaşıyorlardı. Herkes onları parmakla gösteriyordu. Canan gururla bu benim kocam diyordu en yakınındakilerine. Ama gerçeği fark etmesi uzun sürmedi. Gözlerinden yaşlar süzülerek ayağa kalktı ve ayağını sürerek, mutfağa doğru gitti. Alperle birlikte aldıkları alkolden kalanları gördü ve şişeyi alıp banyoya geçti suyun altında oturmuş içip, ağlıyordu. Sadece su sesi vardı. Artık bağırmıyordu ancak gözlerindeki yaş hiç dinmeyecekmiş şekilde akıyordu. Gözü kirli sepetinin üstüne geldiğinde alperden aldığı gömleği gördü ve bağırıp, çığlık atıp elindeki şişeyi duvara fırlattı. Şişe o kadar sert çapmıştı ki tuz buz olmuştu çoğunlukla. Alperin gömleğini görmek onun içindeki yarayı daha da büyütmüştü. Elleriyle saçlarını tutup çekiştiriyordu. Bağırmaya başlamıştı yine. Kendi canını acıtıyordu ama yetmiyordu. İçindeki öfke, nefret, alpere karşı olan karşılıksız sevgi onun canını yakmaya devam ediyordu. Ayağa kalkıp, kırılmış şişeden saçılan cam parçalarının üzerinde geçip odaya girdi. Cam kesikleri bile canını yakmıyordu. Bir şokun içindeydi belkide eve gelmeden önce tanıştığı kişiyle birlikte çok fazla alkol tüketmenin sarhoşluğuydu bu. Kesik sızını hissetmediği gibi attığı her adımda arkasında bıraktığı kan izini de görmüyordu. Yatak odasına geçti birkaç yeri arayıp dağıttıktan sonra bulmuştu aradığı şeyi. Bir kağıt ve kalem yazmaya başladı. Yazma işlemi bittiğinde kafasını banyoya çevirdi ve arkasında bıraktığı dağınıklığı fark etti. Tekrar ayağa kalkıp ayaklarını sürerek yerden büyük bir cam parçası aldı. Telefonunu eline aldı ve alpere mesaj attı.

Canan: seni hiç aldatmadım ve hep beni fark etmeni bekledim. Seni çok seviyorum, gittiğim yerde de seveceğim ve seni bekleyeceğim.

Canan 112’yi arayıp operatöre bağlandığında.

Canan: yaptıklarımdan kimse suçlu değildir. Tamamiyet kendi rızamla yapıyorum. Beni seven kim varsa onlardan şimdiden özür dilerim.

Telefondaki kişi daha müdahil olamadan canan telefonu kapatmıştı ve cam kırığına bakarak derin bir nefes aldı…

Alper aklında büyük soru işaretleriyle emniyet müdürlüğüne gelmişti. Kendisini ifade etmek istiyordu. Ama konu neydi? Kimse bir şey söylemiyordu. Ne olmuş olabilirdi acaba. Gamzeye haber vermeliydi ama telefonu ve birkaç eşyasına el konulmuştu. Bekleyiş nihayet sona ermişti ve başka bir polis beni yönlendirerek yürütmeye başlamıştı. İki kat alta indikten sonra bir odaya girdim ve odada bir masa, masanın üzerinde bir lamba vardı. Üç adet sandalye bulunuyordu. Bir de duvarda cam vardı. Muhtemelen beni oradan izleyen birisi olacaktı. Sorguya çekilecektim. Işığın tavanda değil masada olması sanırım yüz ifadelerimi daha iyi incelemek içindi. Zaman geçmek bilmiyordu masaya parmaklarımla vurarak ses çıkartıyordum. Kapı açıldığında içeri iki erkek polis girdi. Evrağı masanın kendi taraflarında köşe tarafa koyup oturdular. Bana bakıyorlardı. Artık neler olduğunu öğrenmek istiyordum.

Alper: neden havaalanından alındığımı öğrenebilir miyim? Mümkünse.

Polis 1: alper bey size üzücü bir haber vermek durumundayım.

Meraklı gözlerle anlatacaklarını bekliyordum. Kalbim küt küt atıyordu.

Polis 1: canan (soyismi ile söylemişti) hanım dün gece evinde ölü bulundu.

Alper: NASIL?! Canan nasıl öldü?

Polis 2: bunu anlatmanız için sizi buraya getirdik ve en büyük şüpheli sizsiniz!

Polis 1: devrem bir saniye, canan hanım dün evinde ölü bulundu, intihar etmiş gibi görünüyordu. Ancak olasıklarını sevdiğiminin dünyasında her ihtimali değerlendirmemiz gerekliydi ve otopsi yapmak durumundaydık. Evi oldukça dağılmış, cam kırıkları, dağılmış elbiseler ve kanla kaplı bir yatak çarşafı.

Polis 2: en kötüsü cinsel ilişki izlerine rastladık canan hanımın üzerinde ve bıraktığı bir not vardı.

Kafam allak bullak olmuştu. Canan kendi canına mı kıymıştı yoksa bir katil mi vardı? Sesim çıkmıyordu. Duyduklarım karşısında kitlenmiştim. Düşünme yetimi kaybettim. Ağlamak istiyordum. Benim yüzümden mi ölmüştü. Onun canına kıymasına ben mi sebep olmuştum? Kalbim sıkışıyordu. Dudaklarım titrerken ağzımdan zar zor şu sözcükler çıkmıştı;

Alper: otopsi sonuçları ne diyor peki?

Polis 2: ortada hala bir cinayet olabileceğini. Mektupta senden bahsediyor canan hanım ama seni bilen birisi ya da sen bu mektubu yazdırmış olabilirsiniz.

Alper: ben 4 gündür şehir dışındaydım. Bunu kanıtlayabilirim. Havaalanından alan polis arkadaşınıza bunu sorabilirsiniz.

Polis 2: daha önceden planladın, uçak biletlerini aldın, gitmiş görüntüsü vererek cananın yanına döndün ve ona sahip olup, öldürdün.

Alper: peki buna havaalanında bulunan kameralar ne diyor acaba?

Polis 1: görüntüler hala inceleniyor. Şimdilik gittiğini ve bir kadınla buluşup, onunla birlikte bir araca bindiğini gördük alpiş!

Alper: 4 gün sonraki, görüntülere bakarsanız aynı kadının beni yine havaalanına bıraktığını görürsünüz.

Polis 2: o işler öyle olmuyor, tüm günü incelememiz gerek o iki gün içinde geri dönüp gitmediğini nereden bilelim? Ya da arabayla birlikte tekrar geldiniz ikiniz ve canan hanımı öldürüp tekrar geri döndünüz.

Alper: ne saçma bir itham bu!

Polis 1: saçma mı? Büyük cinayetlerin hepsinin bu “saçma” fikirlerle çözüldüğünü bilsen böyle söylemezdin.

Alper: ben beklerim sorun değil nasıl olsa benim söylediklerimin doğru olduğunu göreceksiniz. Ayrıca isterseniz dna örneğide verebilirim. Canan’ın üzerinde bulunan cinsel buluntuyla eşleşmediğini göreceksiniz.

Polis 2: onu da alacağız zaten. Şimdi şu mektubu okuyun ve bize yorumlarınızı söyleyin.

Hayatımda mutlu olmaya çok yaklaşmıştım. Kısa bir an kısa bir süreydi. Tadı hala damağımda. Alper’i ilk gördüğüm andan itibaren ona tutulmuştum. Harika bir gülümsemesi, insanı sarhoş eden bir ses tonu vardı. Onun için hiç sevmediğim insanlara seviyormuşum gibi davrandım. Buna katlanmamın tek sebebi alperdi. Onun için herşeyi yapardım. Yaptımda. Çağla ile birlikte sevgili olmalarını bile sineme çektim. Dayandım. Ama artık dayanamıyorum. Bana bir pislikmişim gibi davrandıktan sonra artık onu elde edemeyeceğimi anladım. Her yüzde onu aradım ama kimse onun gibi olamadı. O çok farklıydı. Sırf onu görmek için iş yerinde mesai yaptığı zaman bende işim olmamasına rağmen mesai yaptım. Para pul umrumda değildi. Sadece o önemliydi. Alper seni çok sevdim ve kendime bunu yaptıktan sonra bile seveceğim. Bu yaptığım tamamen benim kendi kararımdır. Alper sorumlu değildir. Hiçbir zaman onun üzülmesini istemedim ve şimdi de istemiyorum.
Mektubu okuduktan sonra ellerimi başımın arasına koydum. İki polis beni dikkatlice süzüyordu. Ben katili olmasamda dolaylı yoldan katiliydim aslında. Onun bu kararı almasının sebebi bendim. Ağlamaya başladım bir çocuk gibi. Polisler biraz daha bana sabrettikten sonra önüme bir kağıt ve kalem koydular.

Polis 1: bu mektubun aynısını hem sağ hem sol elinle yazmanı istiyorum.

Bu dünyanın en büyük cezasıydı. Mahkum olmak bile bu yapacağım şeyin yanında bein daha az üzerdi. İşkence çekecektim bir değil iki kere yazmamı istemişlerdi. Kendime biraz daha geldiğimde;

Alper: sizden bir bardak su ve telefon etmek istiyorum. Bu arada bende şu mektubu yazmaya başlarım.

Polisler birbine bakıp onayladılar. Sonuçta suçlu değildim hala resmiyette. Ben mektubu acı çekerek yazarken, içeri başka birisi geldi ve istediklerimi getirdi. Suyumdan bir yudum aldıktan sonra telefondan gamzeyi aradım lütfen telefonuma cevap versin diye dua ediyordum. Telefon bir müddet çaldıktan sonra…

Gamze: efendim hayatım.

Alper: Gamze ben çok kötüyüm…

Gamze: ne oldu alper? Korkutma beni

Olanları anlattım. Gamze sakin bir tavırla kendisine biraz zaman vermemi istedi. Olay hakkında konuşmamı tembihledi. Bunu söylerken asıl niyeti ikimizden bahsetmemizdi. Sesinin vurgusundan bunu anlamak zor değildi. Telefonu kapatıp, mektubu yazmaya devam ettim. Bitirdiğimde önümde ki kağıdı alıp içeri götürdüler. O sırada içeri bir başka polis gelmişti ama kişi yüksek rütbeli birisiydi. Heybetli duruşu ve tavırlarıyla apolet takmasa bile önemli birisi olduğu hemen anlaşılırdı. Gür sesiyle:

Amir: arkadaşlar alper beyi bırakabilirsiniz. Kendisi masumdur.

Bana dönüp;

Amir: alper bey hakkınızdaki suç düşmüştür. Sizleri rahatsız ettiğimiz için özür dileriz. Lütfen bunu işin bir parçası olduğunu ve yapılması gerektiğini bilin.

Alper: teşekkür ederim amirim. Şu an karışık duygular içerisindeyim. Son birkaç saattir yaşadıklarımı hazmetmem biraz zaman alacak. Sizden ricam cananın yazmış olduğu mektubu alabilir miyim? Ona baktıkça hayatın ne kadar boş olduğunu ve insanın adım atarken bir değil bin kere düşünmesi gerektiğini hatırlatması için mektubu kendime almak istiyorum.

Amir: üzgünüm alper bey. Mektup, delil olarak bizde kalacak size bu konuda yardımcı olamayacağız. Şimdi isterseniz size arkadaşlarım kapıya kadar eşlik etsinler.

Odadan çıktığımda amir ve beni sorgulayan iki polis odada kalmış. Bana başka bir polis eşlik ederek kapıya kadar yanımda yürümüştü.

Polis 2: amirim sizin buraya gelmeniz çok nadirdir bir sorun mu var?

Amir: Sorma zafer, bana gelen telefon sana gelseydin buraya limuzin sokup, şahsı evine öyle yollardın.

Polis 1: nasıl yani amirim? Daha araştırmalar devam ederken neden serbest kaldı şahıs?

Amir: burak, zafer! Çocuklar bu işin içinde alper yok. Kendisinin referansı sağlam. Aklınızın almayacağı, kişiler var bu çocuğun arkasında. Kendisi katil değil merak etmeyin. Elimizde ki verilerle araştırmaya devam edin. Bu sorguyu raporlamayın. Bugün burada alper bey hiç bulunmadı. Şu sorgu görüntülerinide silin çocuklar.

Polis 1 ve 2: emredersiniz amirim!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir