Komşumuzla Tatil (4)

Ayla ön kapıdan içeriye girdiğinde biraz yorgun, ama her zamanki gibi güzel ve seksi görünüyordu. İlk başta benimle konuşmaktan kaçındı. Sabahın kızgınlığı devam ediyordu, ama sonunda güzel sofrayı, şarabı görüp içkilerimizi yudumlayınca sessizlik duvarı yıkıldı.

“Üzgünüm aşkım, sabah sana bağırdım. Bunun bir kaza olduğunu biliyorum. Ama şeyy… Kendimi… Adam bana bakarken kendimi çıplak hissettim.” Güldüm,

“Zaten çıplaktın karıcığım… Hem de çırılçıplak…”

Sanki o anı tekrar yaşamış gibi kıkırdadı… Ben de güldüm. Bir dakika sessizce yemeğimizi yedik. Sonunda dayanamadım,

“Burhan’ı bu sabah işe giderken gördüm sevgilim…” Hemen kızardı,

“Ah eyvah… Bir şey söyledi mi? Nasıl karşıladı acaba? Utandım, şu anda çok utandım.”

“Çok özür diledi. Bilerek yapmamış ama sen çığlık atınca kendini sapık gibi hissetmiş. Çok önemli değil bebeğim.” Olayı küçümsemeye çalışıyordum. Durakladım, devam ettim.

“Aslında… Bana çok şanslı bir adam olduğumu söyledi.” Bunu söylerken karıma baktım, tepkisini merak ediyordum.

“Ne diyorsun? Nefes alamıyorum şu anda…” Yanakları iyice kızarmıştı. Başını salladım,

“Evet, öyle söyledi. İnanılmaz derecede güzel bir vücudun olduğunu ve bundan gurur duymam gerektiğini söyledi.“

Son kısmı ben eklemiştim. Beyaz bir yalandı, ama tam olarak bu şekilde söylemese bile adamın karım için düşündüğü şey tam olarak buydu.

“Sen ne cevap verdin peki!?” Bu soruyu heyecandan sesi kısılarak, zor nefes alarak sormuştu. Gülümsedim,

“Ona ne şanslı olduğumu bildiğimi söyledim. Aşkım benim, gerçekten ben çok şanslı bir adamım. Senin gibi güzel ve seksi bir karım var.”

Kızardı, ama bu sefer sadece utanç değildi yüzünü kızartan… Hayatında ilk kez başka bir erkeğin, benden başka bir adamın çıplak bedenine açıkça iltifat ettiğini duymuştu. Kırmızı yanaklarının gölgesinde bir ürperti, bir heyecan vardı.

Dakikalar sonra geceyi bekleyemeden, tamamen azmış bir halde, yatakta çırılçıplak sevişmeye başlamıştık. Ayla’nın kadınlığı uzun zamandır hissetmediğim kadar ıslaktı ve benim erkekliğim bir kaya gibi sertti.

Benim söylememe bile gerek kalmadan kovboy kızım sertleşmiş sikimin üstüne biniyordu. Zevkle inledim,

“Harikasın bebeğim… Amcığın sırılsıklam, çok ıslaksın.” İnledi, başını arkasına yasladı ve omuzlarımı tuttu.

“Terbiyesiz…” diyerek inledi. “Evet öyle canım…Çok ıslak… Çünkü sen azdırdın beni… Çok zevk alıyorum şu anda…” Kendimi tutamadım ve şehvetinin kaynağı konusunda şaka yaptım,

“Ben değil, Burhan’ın sikici bakışları azdırdı seni… Ama hoşuma gitti bu… Bu kadar tahrik olman çok iyi… Bence Burhan’ın her gün senin çıplak bedenine bakmasına izin verelim.” Sikimin üstünde yaylanırken göğsüme vurdu,

“Kes şunu…” diyerek cümlemin arasına girmeye çalıştı. Tonu ciddiydi, ama kesmemi gerçekten istemiyordu bence… Dişleri kenetlenmiş, dudakları sımsıkı gerilmişti. Ben konuşmaya devam ettikçe daha bir delirdi sanki, zevkle inledi. “Ohhh…”

“Ne? Eminim bu muhteşem memelere bir kez daha yakından bakmak isterdi. Belki biraz elleriyle tutmayı… Okşamayı…”

Memelerini tekrar avuçlayıp parmaklarımın arasında sıktım, meme uçlarını sıkıştırdım. Karımın çok sevdiği hareketti bu… Deli gibi tahrik olurdu meme uçlarından…

Yüksek sesle inledi, kalçalarını indirip aletimi sertçe içine kökledi. Sikimin üstünde inip kalkarken amından adeta sular fışkırıyordu.

Dudaklarından dökülen iniltiler mahalleyi uyandıracak kadar yüksekti. Sonunda karımın amına boşaldığımda içine akan sıcak spermlerim karımın orgazm patlamasına neden oldu.

Fırtına bittikten sonra ikimiz de yavaş yavaş kendi dünyamıza, uykuya daldık, başka bir şey söylemeden…

Bir kaç gün geçti ve hafta sonu yaklaştı. Cumartesi günü geç uyandım ve pencereden dışarı baktığımda kendime biraz kahvaltı hazırlıyordum ki… Sürpriz…

Bahçede Ayla ve Burhan’ın sohbet ettiğini gördüm. Eşim bizim bahçeye birkaç çiçek dikmişti ve Burhan ona yardımcı olmak için çiçeklere bakıyordu. Karımın üstünde mini mini bir etek ve yarım tişört vardı. Burhan’ın üzerindeyse her zamanki gibi bir tişört ve geniş, hasır bir şapkadan başka bir şey yoktu.

Karımla ikisinin etkileşime girdiklerini görünce içimde bir kıpırtı oldu. Burhan sadece birkaç gün önce karımı çırılçıplak görmüştü ve şimdi botanik hakkında tartışıyorlardı. Adamın iri yarı, güneşin altında parlayan kaslı azman gövdesinin yanında çıtı pıtı, mini mini seksi karım öyle güzel görünüyordu ki…

İkili sohbetin sonunda ayrıldılar, Ayla içeri girdi. Pencereden giren sabah güneşi hafif terlemiş cildinde parladı. Bana günaydın diyerek bahçede kullandığı eldivenleri çıkarırken ben hiç zaman kaybetmedim,

“Onunla bir daha asla konuşamayacağını düşünmüştüm. Anlaşılan yanılmışım.” Kızardı, yanıt vermedi bana, dudaklarında muzip bir gülümseme…

“Ee? Nasıl başladı? Senin için biraz garip olmalı… Adam seni çırılçıplak gördü bir iki gün önce…”

“Evet! İlk başta zor oldu ama…”

“Neler dedi?” Konuşurken kıpır kıpırdı, yüzündeki kırmızılık devam ediyordu,

“Hiçbir şey… Bilmiyorum. Sadece geldi ve çiçeklerin bakımıyla ilgili yardım teklif etti, bir iki püf noktası anlattı…”

Bir bardak su almak için buzdolabına gitti. Bir yudum aldıktan sonra bana baktı,

“Açıkçası garip hissediyorum.” diye devam etti. “Geçen gün için özür diledi, ama ona benim hatam olduğunu söyledim.” Cildi biraz daha kızardı,

“Bana şaka bile yaptı biliyor musun aşkım? Her sabah uyandığında pencereye baktığını söyledi. Beni gözden kaçırmamak için kahve içmeyi bile bırakabilirmiş.”

“Bak sen! Ne kadar kibar, centilmen bir erkek… Gördün mü aşkım? Seni çırılçıplak görmesine rağmen, adi bir maganda gibi asılmıyor sana… Espriyle yaklaşıyor. Bence endişelenecek bir şey yok. Sen ne cevap verdin ona?”

“Şeyy… Hiçbir şey… Sanırım… Sadece güldüm sanırım, bilmiyorum. O konuda bu kadar konuştuk sadece…”

Bir an sessizlik içinde oturduk ve devam etti,

“Biliyor musun? Senin olaya böyle bir tepki vermene şaşırdım aslında…”

“Bir tanem, Burhan bir pislik değil, kötü bir amacı yok. O bizim zararsız ve yaşlı komşumuz.” Onunla biraz daha şakalaştım, üzerine gittim, karımı kucaklayıp kollarımda sıktım.

“Ve bu benim hatam değil canım… Elin adamına kendini çırılçıplak gösteren sensin.”

“Ne düşündüğümü biliyorsun! Sanırım sen bundan hoşlanıyorsun. Sanki beni seyretmesinden haz duyar gibisin!” Yutkundum bir an… Sözlerimi ve onun olası tepkisini tartarak devam ettim,

“Evet canım… Senin güzelliğini başkalarının da görmesi hoşuma gidiyor, hepsi bu… Herkes sana hayran kalıyor. Gurur duyuyorum.” Bir sonraki yorumumu çok düşünmüştüm aslında,

“Biliyor musun karıcığım? Sanırım senin de bir parçan onu tahrik etmekten hoşlandı.”

“Timur!”

“Dur Ayla, hemen itiraz etme canım… Bu çok önemli değil… Sana yıllardır vücudunu biraz daha göstermeni söylüyorum, sen” güzel bir kadınsın. Sonunda olayı yakaladığına sevindim.” Güldüm, onu belinden sarıp iyice kucağıma çektim.

“Bu kadar dramatik olmayı bırak ve bana bir öpücük ver.” Derin ve istekli öpücüğünü verirken düşüncelerime pek karşı çıkmadığını hissettim.

Başka bir etkinlik olmadan bir hafta geçti ve kendimizi başka tekrar bir tembel pazar keyfi yaparken bulduk. Bir kaç arkadaşlarımızla öğleye doğru bir brunch için dışarı çıkmıştık. Yemekten sonra dağılıp eve döndüğümüzde ikimiz de çok fazla içmiş durumdaydık.