Annemle Komşum Arasında – 2

Pandemi döneminin başlamasıyla hayat düzenimiz değişmişti. Annem dükkanını kapatmak zorunda kalmış, ben ise okuduğum okulu yarım bırakmıştım. Üniversiteyle birlikte ilk kez bu kadar uzak kalmıştık annemle.
Eve geldiğim gibi yoğun bir sevgiyle karşılandım. Kapıyı kapatamadan yoğun ve fazlaca ıslak öpücüklere maruz kalmıştım. Şikayetçi de değildim. Sesimize, karşı kapı komşumuz Serpil abla bizi duymuş kapıyı açmıştı bile. “Sonunda gelebildi mi seninki Arzucum, yanında sen çocuğu gibi kalsan da”
Serpil abla 50 yaşlarında normal bir anadolu kadınıydı aslında. Kocasıyla evlendikten sonra bulunduğumuz şehre taşınmış, zamanla da buranın bir insanı olmuş. Konuşmasında ufak ezgiler farkedebilseniz de sahil beldesinde yaşamanın rahatlıklığıyla tabularından kurtulabilmiş bir kadın. Anneme göre daha uzun ve daha etli butlu birisiydi Serpil abla. Büyükçe göğüslere sahip ama buna rağmen ince bir bele sahipti. Kafasında; kafasını tamamen kapatmayan köy işi bir tülbent, altında göğüs uçlarını kapatmasına hiç de yardımcı olmayan bir tişört ile rahat bir ev eşofmanı.
Bu kadın, annem yalnız başına yaşarken ona kol kanat germiş, kendi ablasından daha çok ablalık yapmış birisi anlayacağınız. Benim de çocukluğumun teyze rolünün sahibi. Konuşmaya ilk başladığım zamanlarda abla diyerek teyzelikten çok ablalık rolü biçilmiş bile olsa evlerimiz arasındaki kapılar yokmuşcasına büyüdüm. Kocası Tayfun abi de uzun yol şoförü olunca bu iki kadın büyütmüştü beni.
“Ay bırak da biraz da ben tadını çıkarayım” diyerek şakayla karışık anneme kızar gibi yapmıştı. “Olmaz bu benim” diyerek küçük bir çocuk gibi hayıflanan annem dudaklarını bükerek “Benim dimi?” dedi çocukça.
Serpil ablanin dediği gibi de çocuğum gibi kalıyordu annem. 1.55 boylarındaydı canımın içi. Kollarından kaldırıp iyice sarıldım. Çektim kokusunu iyice. Hafif tatlı bir koku yayıyordu. Üzerinde ev hâlinin verdiği bir mayhoşluk vardı. Belli ki bir şeyler hazırlıyordu.
Kollarımdan indirip “Senin, senin” diyerek gülümsedim. Gözleri doldu, uzun süredir bu denli tatlı bakan gözler görmemiştim. Özlemiştim böyle bakılmasını.
Arkama dönmeme kalmadan arkamda iki çift göğüs hissettim. Serpil ablanın ufak bir hoşgeldin hediyesiydi sanki. “Ben de çok özledim seni oğlum.”
Kocası Tayfun abiyle çocuk sahibi olamamışlardı. Sanki onun yerine annem ile ben çocuklarıydım. Tayfun abi genelde buralarda olamasa bile her eve gelişinde bize de uğrar, benim isteklerimi sorardı. İyi, sessiz, babacan bir adamdı. Serpil abladan yaşça büyüktü. Sevgiden çok saygının olduğu imrenilesi bi ilişkileri vardı. “Artık gitmeyeceğim” der dururdu.
Arkama döndüm ve sıkıca sarıldım. “Beni kaldıramazsın tabi” diyerek hınzırca gülmüştü. O anın verdiği saçma bir hisle kalçalarından tutarak kaldırdım. “Ay bir yerini acıtacaksın oğlum” demişti ama vücudu öyle demiyordu. Sanki daha bir sokulmuştu. E tabi böyle olunca ereksiyon olmamak da pek mümkün değildi. Ten temasını ayıran birkaç parça kumaşı saymazsak birbirimizi çok net hissedebiliyorduk.
Uzun bir süre böyle kalmış olacağız ki annem “Beni bu kadar özlemedin herhalde” diyerek takılmıştı. Serpil ablayı indirdim, yanağına bir öpücük kondurup “Annem kızıyor bak, ben biraz da ona ilgi vereyim” dedim. Serpil ablanın suratında bitmesinden üzgün ama bir o kadar mutlu bir ifade vardı. “Ay paylaşamazmış da, al senin olsun bugünlük, yarın da benim olur ha ona göre” diyip göz kırpmıştı. Aklınca annemi kıskandırıyordu.
Kapıdaki küçük resitalimizden sonra kapılar kapandı ve annemle başbaşa kaldık. Dediğim gibi de mutfaktan güzel kokular geliyordu. “Ev hep böyle kokarsa yarın da senin olurum he” diyerek takıldım. Kıvırtarak şen bir kahkaha atmıştı. Kalçalarını zor kapatan paçavra bir şortla böylesine çekici nasıl görülebiliyordu, anlayamıyordum. Nereye gideceğimize yön veren annemi takip ediyordum. Etkisi altında kalmıştım resmen.
Getirdiğim valiz ve çantaları alıp “Ben bunları odana götüreyim, sen de duşa gir bi rahatla.” Bunu derken göz kırpmıştı. Bir anlam çıkarmalı mıydım, yoksa annemin genel hâlleri diyip geçse miydim derken önümdeki kabarıklığa bakarak banyoya girdim.
2 parça kıyafet vardı üzerimde çıkaracağım, suyu açtım ve kıyafetleri kirli sepetine attım derken annem daldı içeri birden. Çıplak ve ereksiyon hâldeyken annem içeri girince bir anlık gerginlikle önümü kapattım. Hınzırca bir gülüş atıp “Evin kurallarını unuttun herhalde, ben doğurdum onu. Hem saklamaktan utanacağın bir şey de yok orada.” diyip gülmüştü. Kelimelerimi toparlamama kalmadan “Havlunu odana bıraktım” diyip banyodan çıkmıştı.
Hayatımı düşünmüştüm bi an. Üniversitede öğrenci evinde kalmama rağmen annemin yanında daha rahattım. Öğrenci evinde olan kurallar, burada yoktu. Çoğu insanın bu rahatlığa sahip olamaması çoğu zaman beni düşündürdü.
Bunları düşünürken bacak aramda dikilmiş bir şekilde bekleyen penisimi inceledim. Üniversitede sevgilim olmasına rağmen hâlâ ‘bakirlik’ rütbesini geçememişti. Vücuduma kıyasla normal gözükse de ortalamanın üstünde bir büyüklüğe sahipti. Gerçi şuan böyle görünmesinin büyük bir sebebi Serpil ablamın göğüsleriydi ama..
Havluyu odama koyduğunu söylemişti annem. Banyodan çıplak ve ıslak bir şekilde çıktım. O utanma hissi pek de yoktu üzerimde artık. Annem çıktığımı gördü ve “Heh şöyle, rahat ol kuzum” diyip bacak arama baktı. “Kurulan da yemek yiyelim beraber” diyip mutfağa geçti.
Odama geçtiğimde hâlâ inmemiş olan penisime bir boxer geçirip üzerimi kuruladım. Oversize bir tişört giyip odadan çıktım.
Mutfaktan şahane kokular geliyordu. Yalnız kalmasının bir eseridir ki; mutfakta çok iyiydi. Çocukluğumdan bu yana hep sevdiğim yemekleri yapardı. Bunları düşünürken bir şeye uzanmaya çalıştığını gördüm ve hemen müdahale ettim. Belinden tutup kaldırdım ve almasını sağladım. İndirirken birden dönüp bir öpücük bıraktı yanağıma. “Sanki yıllardır yokmuşsun gibi, iyi mi oldu yoksa virüs falan” diyip kıkırdamaya başladı.
Sofraya oturup gündemden, okulumdan, onun işinden vs. konuştuk. Derken kapı çaldı.
Serpil abla dayanamamış, elinde bir tabak kapıda bekliyordu. “Tayfun yok yine, bana kadar var mı yemeğiniz” diyip içeri göz attı. Annem mutfaktan hafif tripli bir şekilde “Aşkolsun abla, senin ev benim ev mi var, gel hadi” diyince içeri buyur ettim.
Karşımda beni büyüten iki mükemmel kadın bana dolu gözlerle bakarken muhabbet ediyorduk. Serpil abla sürekli aşk hayatımı soruyor, cinsel şakalar yapıyordu. Annem için ‘bu durumdan rahatsızdı’ diyemem ama daha defansif takılarak “Ay ilk günden üstüne gitme çocuğumun” diyip kafamı göğsüne bastırıyordu sürekli. Ben ise durumdan memnun şekilde dinliyordum ikisini de. “Var bir sevgilim” diyince annemin gözleri büyüdü. Kıskançlık seziyordum. Anlattım birazcık.
Sevgilim bana göre daha muhafazakâr büyütülmüş, aile baskısından kaçabilmek için okuduğum şehri tercih etmiş. Ben annem ve çevremle olan ilişkimi anlattığımda her zaman şaşırır ve inanamazdı. “Ne yani, annen gelip senin yanında soyunuyor ve sen rahatsız olmuyor musun?” gibi sorular sorardı sürekli.
Sevgilimi ve onunla olan ilişkimi çok detaya girmeden anlatınca Serpil abla kıza sempati duymuştu. Ama annemin huzuru kaçmıştı. Dönüp ne olduğunu sorar gibi bakınca “Büyüdün, kocaman oldun” diyip yarı ağlamalı öpmeye başladı yine. “Her yerim sümük oldu, bak” diyip sululuk etmeye çalıştım ama nafile.
Sofradan kalkarken kıçıma sağlamından bir şaplak yedim. Serpil ablanın eliydi bu. “Ele oturuyor, iyi mal” diyip güldü. Yüzüme ekşi bir ifade takındım “Bi ara ben de sana mal-kontrol yaparım” dedim bilmişce. Serpil abla söylediğime gülerken birden irkildi ve ardından şap sesi gecikmedi. Canım annem intikamımı almıştı. “Bu da en iyisi” diyip yorumunu yapmıştı bile.
Gecenin geç saatlerine kadar oturduk. Serpil abla annemi eliyle gösterip “Yavaştan kalkayım ben, anneni de yatağına taşıyıver” diyip ayrıldı evden. Anneme baktığımda yüzünde bir huzur vardı, sevdiğini hissettirmesini biliyordu. Kucakladım ve odasına taşıdım. Tam üstüne bir pike örtecek iken uyandı ve “Beraber uyuyalım” diyip kollarını açtı. Reddetmenin bir seçenek olmadığı bu talebi kabul edip tişörtümü çıkarıp yattım yanına.