Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Haz Peşinde 13 – 14

  1. Haz Peşinde – 1
  2. Haz Peşinde – 2
  3. Haz Peşinde – 3
  4. Haz Peşinde – 4
  5. Haz Peşinde – 5
  6. Haz Peşinde – 6
  7. Haz Peşinde – 7
  8. Haz Peşinde – 8
  9. Haz Peşinde – 9
  10. Haz Peşinde – 10
  11. Haz Peşinde – 11
  12. Haz Peşinde – 12
  13. Haz Peşinde – 13
  14. Haz Peşinde – 14
  15. Haz Peşinde 13 – 14
  16. Haz Peşinde 15 – 16
  17. Haz Peşinde 17-18
  18. Haz Peşinde 19-20
  19. Haz Peşinde 21-22
  20. Haz Peşinde 23-24

Sabah erken kalktı Hakan. Dışarı çıkıp spor yaptıktan sonra kahvaltı için geri döndü. Esra’nın hala uyuduğunu varsayıyordu.

Mutfağa girdiğinde, Esra bir bardak kahve koymuş içiyordu, üstünde sabahlığı vardı, cep telefonundan haberlere bakıyordu.

” Bu sabah nasılsın?” diye sordu Hakan, neredeyse utanarak, midesine değişik bir sancı hissi geliyordu yaşananlar aklına geldikçe. Bodrum’da yaşananların hoşuna gittiğine emindi ama yeni gün neler getirdi bilmiyordu, bazen pişmanlık olabilir diye düşündü.

Ama Esra kafasını kaldırdığında gülümsüyordu. Ayağa kalktı ve ona doğru ilerleyip kocasına sarıldı, artık sırıtmaya başlamıştı öperken boynundan.

Dudakları tutkulu ve duygusal bir öpüşme için birleşti, çok yoğun duygular yüklü bir öpüşmeydi bu, ayrıldıklarında nefes nefese kalmışlardı.

” Sorunun cevabını aldın mı?” dedi Esra.

” Fazlasıyla,” dedi son kez öpmeden önce Hakan. Sandalyesini çekip kahvaltı masasına oturdu, sonra da karısını kucağına oturttu. ” Biraz endişelendim aslına bakarsan, fazla mı ileri gittik diye.”

” Senin hep yanımda olduğunu biliyordum.”

” Bugün için planın ne?” diye sordu Hakan, kast ettiği şey, akşama yapacağı iş görüşmesiydi. Şehre geri dönme nedenleri buydu uçakla.

” Şey, Suat bey saat üç gibi şirkete gelecek. Saat altı gibi de yemekli bir iş görüşmesine çıkacağız onunla.” Daha adamın adını anarken bile tüyleri diken diken olmuştu Esra’nın.

” Yemekten sonra eve dönünce sen, bazı planlarım vardı ama sanırım daha sonraya erteleyeceğim. Cuma akşamı yaparız onları.”

” Pekala,” dedi Esra tereddütle. Aklına takılan birşey vardı ama nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Hakan, karısının o adamla en son buluşmasında neler olduğunu biliyordu ama sesini çıkarmıyordu nedense, ta ki Esra konuşmaya başlayıncaya kadar. ” Hakan..Suat bey hakkında..ne düşünü..umm..yani onunla başbaşa yemeğe çıkmam? Sorun olur mu?” diye geveledi.

” Yo yo, benim için hiç problem değil. Yemeğe çıkıp işlerini hallet, eğlenmenize bakın. Aslında, yemekten sonra onu eve getirmeni istiyorum.”

” Ne!? Sen ciddi misin? Onunla tanışmak mı istiyorsun?”

” Hayır tabi ki. Öyle birşey demedim. Ona benim şehir dışında olduğumu söyleyeceksin.”

Esra anlamamış gibi kocasına bakıyordu hala. Birden, kalbi hızla çarpmaya başladı. ” Ne? Onu eve getirip ne yapmamı bekliyorsun ki?” diye sorarken sesi neredeyse titriyordu.

” Ne istersen!” dedi Hakan.

” Ne istersem?” diye tekrarladı Esra, soran gözlerle bakıyordu hala.

” Ne istersen!”

” Ama bak..bunu en son söylediğinde ne olduğunu biliyorsun.”

” Evet..biliyorum,” derken gözlerinde şehvet okunuyordu Hakan’ın.

” Suat’la en son buluştuğumda…son buluştuğumda olanları da unutmadın değil mi?” dedi Esra, gün gibi hatırladığını bildiği halde.

” Bana anlattıklarını kelimesi kelimesine hatırlıyorum.”

” Onunla bu evde başbaşa kalmam çok tehlikeli olur,” diye son kez uyardı Esra, kanı kaynıyordu.

” Bunu hesap ediyorum zaten.”

” Yani..ne istersem yapabilir miyim?’

” Evet.”

” Emin misin bu konuda?” diye yine sordu Esra, heyecandan kalp atışlarını duymak mümkündü sanki.

” Kesinlikle eminim. İşten çıkıp eve gel doğruca, nasıl giyinmen gerektiği konusunda sana yardımcı olacağım akşam yemeğine giderken.”

Esra kocasını bir kez daha coşkuyla öptü ve sonra geri çekilip gözlerine baktı. Bir cevap arar gibiydi. Ne olduğunu kendisi bile bilmiyordu. Belki de bininci kez kendine soruyordu, nasıl olurdu da yıllardır bu adamla beraber yaşayıp, onu gerçekten tanıyamıyordu?

” Acele etsen iyi edersin. Sen geri dönmeden önce yapmam gereken işler var zaten,” dedi ve karısını kendisinden uzaklaştırdı. ” Sen de işe koyul hadi.”

Kısa süreli bir öpücükten sonra, ikisi de farklı yönlere ilerledi.

Esra’nın midesinde kelebekler uçuşmaya başladı, Suat’ı koridorda kendisine doğru gelirken görünce. Adam çok yakışıklıydı. Tek problem, tam bir megaloman olmasıydı, bu kadar kendini beğenmiş birini daha önce görmemişti. İşin aslı, bunu hakediyordu da, her zaman mükemmel görünüyordu, en pahalı takım elbiseleri ve kravatları giyiyordu. Suat Bey’e bir tek bu yakışır zaten diye düşündü Esra. Yine de, etkileniyordu insan işte bu aşırı derecede komik mükemmeliyetçilik hissinden. Bu tarz bir adama asla vurulacağını düşünmüyordu ama çekici olduğunu kabul de ediyordu.

Kırk dört yaşına yeni girmişti ve yakın zamanda boşandığını biliyordu. Ankara’da prestijli bir hukuk bürosunun sahibiydi ve çok büyük davalara baktığını biliyordu. Özel bir üniversitede de hukuk profesörüydü ayrıca. Siyah saçlarının yanına kırlar düşmüştü ama bu onu George Clooney gibi bir film artistine benzetmekten başka şekilde etkilemiyordu. Uzun boyluydu. Hep jilet gibi giyinirdi ve görünüşüyle de gurur duyardı.

Suat’ın suratı yayılmaya başladı ona doğru gelen Esra’yı görünce. Üstünde yeni alınmış bir kıyafet olduğu belliydi. Siyah bir takımdı bu ama normalde giydiklerinden çok daha stildi. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu zamana onun üstünde gördüğü en kısa etek buydu, ceketinin altına giydiği gömlekse, dar kesim ve ipektendi. Ne kadar da seksi bir kadın bu diye içinden geçiriyordu. Ne yazık ki, o bunun farkında değil diye yakındı kendi kendine.

Suat şaşırmış gibiydi.

” Aman Allahım, seni görmek ne güzel Esra,” dedi sarılırken kadına, güçlü kollarıyla göğsünde hapsediyordu onu resmen.

” Uzun zaman oldu,” diye cevap verdi Esra, gereğinden biraz fazla süre ve sıkılıkta sarılmaya devam ederken adama.

” Harika görünüyorsun,” derken ayrılmasına izin verdi kendisinden, gözleri ile yukarıdan aşağıya süzmeye devam ediyordu ama. İki düğme fazla açık olan gömleğinden içeriye bakmaktan da çekinmiyordu bu arada. Altında bir iç çamaşırı belirtisi görmediğinde, şaşırmadı derse yalan olurdu. Yine de, belki de bugünlerde kadınların giydiği düşük kesim ya da yarım kup sutyenlerden olabilir diye düşündü.

” Teşekkürler, sen de mükemmel görünüyorsun!” diyerek gülümsedi Esra. ” Toplantıdan önce yirmi dakikamız var. Bir bardak kahve içmeye ne dersin?”

” Kulağa harika geliyor,” dedi ve kafeteryaya doğru ilerlediler.

Bir masaya oturup konuşmaya başladılar. Çok etkileyici biriydi. En son görüştüklerinden beri neler yaptıklarından bahsettiler ama yirmi dakika su gibi aktı. Yukarıya çıktılar tekrar, devir ve birleşme toplantısına girdiler. Toplantı sakin geçiyordu ama nedense Suat sürekli pürüz çıkarıp duruyordu. Normalde önemsiz gelen konular onun için mutlaka çözülmesi gereken problemler olarak not alınıyordu. Sonunda, ana hatları kararlaştırdılar ama Suat birkaç noktanın akşamki yemekte Esra ile çözülmesinde ısrarcıydı. Herkes hemfikir olunca, yetki Esra’ya verildi ve toplantı sona erdi.

” Bu kadar inatçı olduğunu bilmiyordum,” dedi Esra.

” Sanırım söz konusu para kazanmak olunca hayvani içgüdülerim baskın çıkıyor,” diye cevapladı Suat. Gülerken dişleri parlıyordu adeta. ” Peki, asıl nedene gelirsek, bunca yolu aslında tek bir nedenden geldim. Akşam yemeğine kaçta çıkıyoruz?”

” Şey, saat beşe çeyrek var. Saat yedide beni almaya ne dersen evden?”

” Evinden almak mı?” diye sordu Suat.

” Evet, kocam şehir dışında,” derken göz kırptı Esra. Suat’ın yüzü aydınlandı resmen, Esra bacak arasında bir sızı hissederken.

” Oo, eve geç kalmaktan korkmana gerek yok o zaman?” demek için Esra’nın suratına yaklaştırdı burnunu Hakan.

” Geç kalma korkusu yok.”

Birden, Hakan kadını kendisine doğru çekti. Bu saatte şirkette kimse kalmamıştı.

” Suat,” diye zayıf bir itiraz geldi Esra’dan.

” Sen de özel bir şey var. Ne olduğunu bulamıyorum ama,” dedi Suat, gözlerine bakarak.

” Belki hayal gücün fazla yüksektir,” derken, kollarında tutmasına izin veriyordu adamın kendisini, içinde büyüyen heyecana karşı koyamıyordu. Dudaklarının, onunkilere doğru ilerlediğini görebiliyordu. Şirketin koridorlarında bunu yapmak çok tehlikeliydi ama onu durduracak gücü bulamıyordu. Dili, dudakları ayırırken, ağzını açmak zorunda hissediyordu. Güçlü elleri belinden kalçasına doğru kayıyordu okşamak için. Sımsıkı tutuyordu, aralarında büyüyen ereksiyonunu fark etmemek imkansızdı.

Öpüşmeye devam ederlerken, Suat şansını zorladı ve bir elini açık yakasından içeri soktu gömlekten, bir memesini avuçladı. Sutyen giymediğinden emin olmak istiyordu. Çıplak ayasında meme ucunu hissettiğinde, zevkten inleme sırası adamdaydı. Giymiyordu. Bu kadın değişti mi? diye düşünmeden edemedi. Her zaman ki temkinli güzel neredeydi? Parmak uçlarıyla meme ucunu sıkmaya başladı, Esra’nın tüyleri diken diken olmuştu. Tekrar avuçlamaya devam etti diri memelerini.” Ohhhh,” diye nefes verdi Esra güçlü elleri bedeninde dolanırken. Çok büyük zorlukla da olsa, kollarından kurtulmak için kendini geriye itti, nefes almaya ihtiyacı vardı. Bacaklarının arasında büyüyen heyecanın farkındaydı ve saniyeler içinde su gibi akacağını da biliyordu. ” daha sonra,” dedi, şehvetli bir gülümsemeyle. Cep telefonuna evinin adresini konum olarak atacağını söyledi ve ekledi. ” Saat tam yedide. Evden al beni.” Sonra da koşarak uzaklaşmadan, son bir öpücük kondurdu.

14-

Eve döndüğünde, Suat’ın yanından ayrıldığından daha da heyecanlıydı Esra. Bütün olasılıklar geçiyordu zihninden ama yine de tam olarak emin olamıyordu. Hakan ne kadar ileri gitmesini bekliyordu? İşin gerçeği, kendisi de ne kadar ileri gitmek istediğinden emin değildi. Kocasıyla yeniden konuşmalıydı.

Yatak odasına geçince, Hakan’ın kıyafetlerini hazırladığını gördü onun için.

” Merhaba hayatım,” dedi Hakan, Esra banyoya doğru geçerken.

” Merhaba aşkım,” dedi Esra ve bir öpücük vermek için kocasına yanaştı. Kollarını boynuna dayadı, Hakan da kasıklarını karısına yasladı.

” Suat’la olan toplantın iyi geçti sanırım,” dedi Hakan, karısının koynunda gereğinden fazla açık olan düğmeleri fark ederek.

” Evet,” dedi Esra, yüzü biraz kızarır gibi olmuştu, toplantı çıkışı yaşanan rahat hareketleri hatırlayarak. Sonra biraz daha kızardı, gömleğinin düğmelerinin açık olduğunu hatırlayınca.

” İyi bakalım. Bu gece için planınız ne peki?” diye sordu, karısını rahatlatmak için.

” Suat saat yedide beni evden alacak,” diye cevapladı Esra, konunun değiştiğine memnun olmuştu.

” Harika, o zaman acele etsek iyi olur,” dedi ve Esra’nın giysilerini soymaya başladı.

” Hakan..” dedi Esra ama sonra sustu.

” Ne?”

” Hala..hala sorun etmiyor musun bunu?”

” Hayır tabi ki.”

” Sadece emin olmak istiyorum. Gerçek şu ki, Suat’a karşı koymakta zorlanıyorum. Yine de…emin değilim..yani..demek istediğim..ne kadar ileri gitmeliyim bilmiyorum. Ne kadar ileri gidebileceğimden bile emin değilim.”

” Beni dinle. Neden sadece sakinleşip işleri oluruna bırakmıyorsun? Eğer daha fazla ileri gitmek istemediğine karar verirsen, ona söyle gitsin.”

” Peki bunu yaparsam, parolayı kullanmış mı sayacaksın beni?”

Hakan bir süre düşündü. Bütün bu zorlamalardan ve razı etmelerden sonra, doğrusu, karısını artık daha bunaltmak istemiyordu. İstediği, bunu kendisinin arzulamasıydı. ” Hayır,” dedi kendinden emin biçimde, şansını zorlamak istiyordu.

Esra rahatlamıştı, en azından bunca uğraştan ve yaşadıklarından sonra bir de oyunu kaybetmeyecekti. ” Ben eve döndüğümde sen nerede olacaksın?”

” Birşeyler içmeye çıkarım,” dedi ve güldü Hakan.

Esra’nın yüzünde bir endişe ifadesi belirdi.

” Merak etme, kendimi içkiye vuracak değilim. İstersen yatak odasına saklanayım yine? Hadi, hazırlan yoksa geç kalacaksın.”

Üstüne kırmızı bir elbise giymişti, bedenini sıkıca sarıyordu ve dizlerinin üstünde bitiyordu etekleri. Hatta o kadar sıkıydı ki elbise, içine çamaşır giyse kesinlikle çizgileri belli olurdu. Elbisenin üst kısmı da alçak kesimdi, dekoltesi gayet derindi. Aslında o kadar belli oluyordu ki degajesi, az biraz hızlı hareket etse, memeleri yerinden fırlayıp ortaya çıkacaklar gibi duruyordu. Saçlarını arkada toplamaya karar vermişti yüzünü ortaya çıkarmak için, Hakan da saçlarını önüne düşürüp dekoltesini kapamasını istemiyordu açıkçası. Her zaman olduğu gibi bir çift stilettoya külotsuz, kısa çorap eşlik ediyordu. Boynuna ise, kalp şeklinde, evlendiklerinde Hakan’ın hediye ettiği, içinde ikisinin beraber fotoğrafının olduğu kolyesini takmıştı. Bir şekilde, bu onu rahatlatıyordu biraz sonra yapacağı şeyler için.

” Tamam, nasıl görünüyorum peki?” diye sordu Esra. Sanki tekrar on yedi yaşında bir ergen gibi midesine kramplar giriyordu, ilk defa bir erkekle buluşur gibiydi.

” Mükemmel görünüyorsun,” dedi Hakan, karısının elinden tutup kendine çekti ve dudaklarından öptü. Kırmızı rujunu mahvetmek de istemiyordu. ” Sanırım bu adamı kendinden uzak tutmak için mücadele etmen gerekecek.”

Birden, ikisi birden yerinde zıpladı kapı zilinin çaldığını duyunca.

Kalbi yine göğsüne sığmıyordu Esra’nın kapıya doğru giderken, Hakan hemen yatak odasına saklandı. Kapıyı açınca, karşısında Suat’ı gördü, yine pahalı bir takım elbise giymişti, film yıldızı gibiydi. Bir kolunda bir düzine kırmızı gül vardı. ” Ahh, çok teşekkürler,” dedi Esra samimiyetle. ” Şunları bir vazoya koyup geliyorum, sonra da çıkarız.”

” Acele etmemize gerek var mı? İçeri davet etmeyecek misin beni?” dedi Suat, içeri adım atarken. Gözleri ile kadını süzüyordu. ” Baş döndürücü görünüyorsun.”

” Tekrar teşekkürler,” dedi Esra ve ayak parmakları üstünde yükseldi çabuk bir öpücük vermek için ona. Sonra arkasını döndü ve mutfağa gitti bir vazo bulmak için.

Suat da arkasından gitti, gözleri seksi kalçalarındaydı. Bu kadın çok çekici diye düşünüyordu. Yine külot izi yok. Bacak arasında bir kımıldanma hissetti.

Mutfakta, Esra uzanıp raftan bir vazo buldu. Almaya çalışırken, elbisesi yukarı kalkmıştı, kısa çoraplarının üstünden, baldırlarının çıplak kalan kısımları görünüyordu.

Suat hemen arkasına ilerledi ve ellerini kalçalarına yerleştirip boynundan öptü.

” Uslu dur,” dedi Esra ama ensesinde hissettiği öpücük tüylerini diken diken etmeye yetmişti.

” Beni çıldırtıyorsun,” diye fısıldadı Suat. Kadını kendisine doğru çevirip, dudaklarını dudaklarına dayadı, dilini kullanarak tutkulu biçimde öpmeye başladı.

Esra zorlukla nefes alıyordu artık, zorlukla karşı koyabildi ona. ” Hadi çıkalım yoksa geç kalacağız.”

Suat yakınarak homurdandı ama işini yapmasına izin verdi Esra’nın, istemeden de olsa.

Hakan pencereden aşağıyı izliyordu Suat arabasının kapısını Esra için açarken. Bunu yapmasının sebebi otururken elbisesinin altından görebildiği kadarını görme arzusu olduğuna emindi. Kendisi de aynısını yapardı. Araba sokaktan kaybolunca, ben ne sikimi yiyeceğim şimdi diye düşündü. Bu kadar yakışıklı bir adamla karımın akşam yemeğine çıkmasına izin verdiği için deli olmalıydı. Birden, içini korku ve kıskançlık kapladı. Ama bu bile midesinde bir heyecan dalgası yaratıyordu. Gece kulübünde karısını iki erkekle başbaşa bıraktığında hissettiklerinin aynısıydı bu. Sadece on katı falan daha fazlası. Bu his bütün diğer duyguları bastırıyordu işte. Aradığı haz duygusu buydu. Sonra, bu işe neden başladığı aklına geldi. Evliliklerini bir arada tutmanın yolu buydu. tamam, belki çok başka yollar daha olabilirdi ama aradıkları şey bu heyecan duygusuydu. Çok kafa karıştırıcı geliyordu başta, ama perdeyi kapayıp, önüne bakınca, pantolonunda kabaran erkekliğini gördü. Cevap buydu.

Çabuk olmalıydı. Salonun görünmeyen bir köşesine sabah aldığı kamerayı yerleştirdi. Bir duble viski koydu kendine ve yavaşça içti.

Suat, Esra’yı çok pahalı bir Fransız restoranına götürmüştü. Şehir ayaklarının altındaydı, en özel masayı rezerve ettirmişti. Romantik kelimesinin karşılığı bir manzaraydı bu. Bütün gece boyunca tam bir centimen gibi davranmıştı, şakalarıyla ve anlattığı hikayeleriyle oldukça keyifli vakit geçirtmişti Esra’ya. Yeterince şarap içtiğinden de emin olmak istiyordu bu arada, her ne kadar şarhoş olmasını istemese de, gevşemesini umuyordu.

Yemek bitince, mekandan kol kola yarıldılar. Arabaya biner binmez, Suat onu kendine çekip dudaklarına yumulmak istedi, elleri sırtında ve kalçalarında geziniyordu yine.

” Eve gidene kadar sabretmelisin,” dedi Esra. Suat yine yakındı durumdan ama ‘eve gidene kadar’ kısmı hoşuna gitmişti.

Evin önüne geldiklerinde, arabadan inince, dengesini kaybeder gibi oldu Esra, kıkırdıyordu haline. İçtiği iki kadeh şarap artık etkisini gösteriyordu. Suat’ın koluna girmesine izin verdi. Apartmana girince, stilettolarını çıkarıp eline aldı asansörde. ” Böyle çok daha rahat..ohh”

” Ayakların mı ağrıdı?” diye sordu Suat.

” Evet. Bunları yeni almıştım ve biraz sıktılar sanırım. Ayakkabı mağazasındaki çalışan ayakkabılardan çok eteğimin boyuyla ilgilenmişti.”

” Eminim gördükleri çok hoşuna gitmiştir,” dedi Suat dalga geçmek için. ” Çok iyi bir masöz olduğumu söylemiş miydim?”

Ayakkabı mağazasında yaşadıkları ve en son masaj yaptırdığında başına gelenler aklına geldikçe, yüreği kıpır kıpır oluyordu Esra’nın.

” İçecek birşeyler ister misin? Kırmızı şarabım var. Şiraz mı kabarne savinyon mu?” diye sordu mutfağa geçerken.

” Sen hangisinden içersen.”

” Oturma odasına geç, hemen geliyorum,” dedi Suat’a yolu gösterip, sonra da mutfağa daldı. Mutfak masasının üstünde bir şişe şarap görünce şaşırdı. Yüzüne bir sırıtış yerleşti hemen, Hakan onlar için bırakmış olmalıydı, açmakla uğraşmak zorunda kalmayacaktı. Şişeyi ve iki kadehi alıp salona geçti.

Suat ceketini çıkarmış ve kravatını gevşetmiş onu bekliyordu. Salonun ışıklarının hepsini açmamıştı, içerisi loştu. Esra’yı elinde bir şişe şarapla görünce, Suat’ın yüzü güldü. ” Ah, bu çok hızlıydı. Bunu önceden planlamış gibisin, şarabı nasıl bu kadar çabuk açtın? Yoksa beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsunuz Esra hanım?” diye sordu Suat alay ederek.

” Aklımın ucundan bile geçmedi,” dedi Esra yeterince uygun bir mesafede yanına otururken kanepede.

Suat her ikisi için de kadehleri doldurdu ve birini Esra’ya uzattı. ” Şerefe,” dedi ve kadehleri tokuşturdular. ” Şimdi, ayaklarının icabına bakmama ne dersin?” dedi ve uzanıp bacağının birini kucağına yerleştirdi.

Esra kanepede yan oturdu ayağını kolayca tutabilmesi için Suat. ” Ahh, bu çok iyi geldi,” dedi kanepenin kenarına sırtını yaslarken, Suat’ın bacaklarının arasını görebildiği gerçeğini göz ardı ediyordu. ” Teşekkürler.”

” Benim için bir zevk,” dedi Suat, seksi bacakları boyunca gözlerini süzüyordu. ” Harika bacakların var.”

” Tekrar teşekkürler iltifatların için.”

Suat bir bacağına masaj yapmaya devam ederken Esra da arkasına yaslanmış tadını çıkarıyordu. İşini bitirdiğinde, kravatını gevşetip, daha da sokuldu yanındaki kadına. Şaraplarından birer yudum alırlarken sessizce oturuyorlardı. Sonunda, ona doğru uzandı, kadehi elinden alıp önündeki sehpaya bıraktı, sonra da onu kollarına aldı. ” Bütün gece boyunca sana sahip olabilmeyi bekledim,” diye fısıldarken dudaklarını da onun dudaklarına götürüyordu.

Dudakları kavuşunca bir ah çekti Esra ama bu kez üstünlüğü eline almak istiyordu sanki, dilini adamın dudaklarının arasına girmek için zorladı. İki azgın ergen gibi öpüşüyorlardı. Dakikalar içinde odayı sarmıştı bu iki yetişkinin tutku dolu sesleri, duman tütüyordu adeta. Kısa süre içinde, elleri hareketlenmeye başladı Suat’ın, önce sırtına, oradan da kalçalarına ilerledi el. Kalça yanaklarında yeterince zaman geçirdikten sonra, bacaklarına doğru yöneldi, dilleri dövüşmeye devam ediyordu bütün bunlar olurken. Suat elini eteğinin altına doğru sokmaya başladı, önce kısa çoraplarının bittiği yerde, tenine ulaştı. Elini hissedince irkilse de, onu durdurmak istemiyordu Esra. Durdurmak için hissettiği doğal içgüdüye engel olmayı başardı. Cesaretlenen el, daha da yukarı ilerledi.

Zevkten inleme sırası Suat’taydı, ellerini kalçasına götürdüğünde, tahmin ettiği şey gerçek çıkmıştı, altına külot giymemişti Esra. Parmaklarının arasında sıkıyordu yumuşak kalçalarının yanaklarını.

Suat dudaklarını Esra’nın boynuna doğru kaydırmaya başladı, yavaş yavaş öperek omuzlarında ilerledi. Bir parmağını kullanarak elbisesinin askısını omzundan aşağıya indirdi. Dudakları yön değiştirip daha aşağıya iniyordu, pürüzsüz teni pamuk gibiydi. Kısa sürede, nefes alışlarından kabarıp inen bir memenin üstüne gelmişti. Elbise zorlukla tutunuyordu artık ortaya çıkarmamak için memelerini. Bir parmak maharetiyle de tamamen kurtuldu bu engelden. Büyük, yumuşak memelerden biri kurtulup ortaya çıkmıştı özgürce.

” Ohh, Suat, hayır,” diyebildi Esra, memesinin tamamen açıkta olduğunu fark edince. Hala içinde az da olsa bir karşı koyma isteği vardı olan bitene. Çok yanlıştı yaptığı. Ama bu kadar yanlış olan bir şey nasıl bu kadar iyi hissettirebilirdi ki?

Suat’ın umurunda bile değildi Esra’nın tepkisi. Yumuşak topun sivrilen ucuna götürdü ağzını, açtı ve içine aldı, emmeye başlamadan önce.

” Ohhh!” diye kıvranmaya başladı Esra, dili meme ucunda dönmeye başlamıştı.

Suat ise, buraya kadar gelebilmeyi bile aslında beklemezken, şimdi kesinlikle durmayı düşünmez haldeydi. Daha büyük bir tepki ile karşılaşmayacağının garantisi yoktu, son kez baş başa kaldıklarında nasıl kaçtığını hatırlıyordu Esra’nın. Çabucak, onu durdurmaya ikna etmeden, diğer omzundan da elbisesini sıyırdı ve her iki memeyi de sıkıp okşamaya başladı bir yandan emerken. Esra’nın bir eli ensesine varıp, ağzını memesine daha da bastırmaya başladığında, neredeyse gülümseyecekti mutluluktan.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler