Gökçe…
Eve geldiğimde aklım fikrim ve bedenim sadece Emre’ye kanalize olmuştu. Sadece onu ve dediklerini düşünebiliyordum, ne Hakan ne de başkası sanki benim için bir anlam ifade etmiyordu.
Bunu yapabilir miydim? Gayet açık ve net konuşmuştu, ne istediğimi de ne istediğini de biliyor gibiydi ama son anda sanki topu bana atmıştı. Buna kibarlık ya da centilmenlik olarak bakacak değildim, isteyip istemediğimi nasıl söyleyebilirdim ki? Beni becer nasıl derdi evli bir kadın?
Dönüp dolaşıp evli bir kadın olduğum gerçeği ile yüzleşiyordum. Belki de önce boşanmalıydım. Ya da onun beni boşayacağı ana kadar ona kadınlık yapmayabilirdim. İkinci seçenek yine kendimi cezalandırmaktı. İlk seçenek de Hakan’ın ne kadar umurunda olurdu bilmiyordum.
Bu sefer neredeyse hiç konulmamıştık evde. İki yabancı gibi dolanıyorduk evde, elinden telefon düşmüyor, bunu da gizleme ihtiyacı hissetmiyordu. Belki de Şeyma ile yazışıyordu. Daha fazla nasıl sinir olabilirdim bilmiyorum.
Sabah işe giderken Emre ile karşılaşmam halinde ne yapacağımı düşünüyordum. Herhangi bir karara varamıyordum. Onu istediğimi bütün hücrelerim biliyordu, ama aklım ve cesaretim buna engel oluyordu.
İşime odaklanamıyordum. Emre’nin gözlerinin üstümde olduğunun farkındaydım ama yanına gidip sohbet edemiyordum, o da sanırım bana saygısından yanıma gelemiyordu. Bu ızdıraba o son vermeden bir yere varamayacağımız kesindi.
Mesai bitiminde yine ikimiz de ağırdan alıyorduk, herkes toparlanıp çıkmıştı. Çantamı hazırlar gibi karıştırıp duruyorken, Emre yanıma geldi.
” Buna gerek yok, ” dedi.
” Neye gerek yok? ” diyebildim.
” Uzak durmana. Sana saygım olduğunu biliyorsun. Cevabın olumsuz da olsa yakınında olmak istiyorum. Dostluğunu kaybetmek istemem.”
Kafamı kaldırıp gözlerine bakmak dünyanın en cesur işi gibi geldi bir an.
” Gülüp şakalaşmak, sohbet etmek keyfini benden almana gerek yok, ben sözümdeyim Gökçe, neyse o..”
Başımda dikilmiş derdini anlatmaya çalışıyordu.
” Sadece sigara içerken karşılaşmaya da razıyım, sadece..”
” Emre?” dedim.
” Sadece hayatında kalayım yeter.”
” Emre?”
” Efendim?”
” İstiyorum..” dediğimde ellerim uyuştu sanki.
” İstiyorum?” O cevabı benden bir daha duymayacaktı ama zaten sormuyordu, algılamaya çalışıyordu. ” İstiyorsun.. İntikam.. Beni? Gerçekten.. Tamam. Ne zaman?” derken kendi kendine konuşuyordu. ” Şimdi? Hemen? Bize mi gidiyoruz?”
Ayağa kalktım. İlk şaşkınlığını atmıştı sanırım sonunda. Başını kaşıdı. O en sevdiğim kendinden emin ve içten bakışı yüzüne taktı ve devam etti. ” Pekala. Eve uğraman gerekiyor mu? İstersen çocukları ayarla. Olur mu? Eve kadar götürebilirim seni.”
” Annemi arasam iyi olur. Ben önce eve gideyim. Bir arkadaşıma sözüm vardı, Aysel. Ona gideceğimi söylerim. Annem iki üç saatliğine bakar.”
” Tamam. Seni bırakayım evine, olur mu?”
” Yok. Sen… Imm.. Ben gelirim arabamla. Bana konum atarsın evini.”
” Bırakabilirim Gökçe. Emin misin istemediğine?” diye sordu.
” Şu an neyden emin olup olmadığımı düşünmek istemiyorum,” dedim ve üstelemedi daha. Beraber işten çıktık ve bir an öpüşüp öpüşmemek arasında kalıp ayrıldık. Daha doğrusu ben arabama giderken o beni izliyordu.
Arabaya binince direksiyona sarıldım ve bir süre öylece bekledim. Az önce Emre’ye onunla birlikte olmak istediğimi söylediğime inanamıyordum, aman Allahım, geri dönüşü olmayan bir yola giriyordum. İçim titriyordu heyecandan sanki.
Eve gidip işlerimi halletmeden önce çocukların yemeğini hazırladım ve hazırlanmaya başladım. Çok fazla vaktim yoktu ama ne yapacağımı da bilmiyordum, onun için hazırlanmak gibi bir düşünceye hiç ihtimal vermemiştim. Dolabı açıp iç çamaşırlarımı inceledim. Çok kararsızdım. Hayır. Sadece bir kereliğine gibi gitmem gerekiyordu. Normal, sıradan bir günde birden aklıma gelmiş gibi. Emre ne umuyordu bilmiyorum ama günlük kıyafetlerimle gidecektim oraya.
Orospu gibi hissettim birden kendimi. Bu iyiye işaret değildi. Zaten abartamazdım, arkadaşımın yanına gidiyordum. Sonunda giyindim ve Hakan’a bir mesaj attım.
-Aysel’e gidiyorum. Çocukları anneme bırakacağım. Gelirken ben alırım onları…
Mesajı gördü ve bir süre sonra cevap geldi.
+ Ok.
Gerizekalı.
Çocukları anneme bırakıp kapı önünde kısa bir süre geyik yaptıktan sonra arabama bindim ve Emre’nin attığı konuma sürdüm.
Kapının önüne gelmeden onu aradım.
” Otomatiğe basar mısın? Ben geldim. Kimse görmeden eve girmek istiyorum.”
Asansörle dairesinin olduğu kata çıktım, beni kapıda bekliyordu. Hemen içeri girdim ve ardımdan kapıyı kapattı.
Karşılıklı bakışıyorduk.
” Hoşgeldin, ” dedi ve yanağımdan öptü sonunda. Eliyle işaret edip beni salondaki kanepeye yönlendirdi.
” Sorun çıktı mı? Nasılsın? ” diye sordu.
” Yoo, ” dedim gergin bir halde. ” Sorun olmadı. İki saat falan otururum dedim anneme, ” derken ne kadar vaktim olduğunu anlatmaya çalışıyordum aslında sanırım.
” Sevindim gelebildiğine Gökçe, ” dedi. ” Çok mutlu ettiğini bil beni. ”
Sessiz kalıyordum. Ne yapacağını bilmeyen bir ergen kız çocuğu gibiydim. İkimiz de gün gibi biliyorduk neden burada olduğumuzu. Bunu tekrar tekrar konuşmanın bir faydası olmadığını o da biliyordu sanırım.
” İyi misin?” diye sorduğunda yüreğim kelebek gibi kanatlarını çırpıyor diyebilecek kadar cesur olabilseydim ne güzel olurdu? Ama sanırım o bütün bunları bilip hissediyordu, hayatım boyunca yaşamadığım bir pamuk gibi bulutların üstüne yükselme durumunu yaşıyordum, bilmem kaç bin feette yüzer gibi uçan bir uçak gibiydim.
Gözlerimin en derinine nasıl bakabiliyordu her seferinde anlayamıyordum, yüreğim o kadar kabarıyordu ki, kaynayıp da taşan bir süt tenceresi gibiydi, bazı duyguları biliyordum, yaşıyordum ama tarif edemiyordum. ” İyiyim,” dedim ama sesi kendi kulaklarım bile zor duymuştu, ağzımı kontrol eden beynim olduğu için bunu bilebiliyordum sanırım ama gerçekten söyledim mi emin değildim.
Bir hamle yapması için gereken işaretlerin hepsini ancak bu kadar verebilirdim, beni öpüp bu ızdırabıma bir son verecek mi diye bekliyordum çünkü acele etmiyordu resmen. Ağzı, dudakları, dişleri o kadar güzeldi ki, bana doğru yaklaşıp dudaklarıma o ilk buseyi kondurduğumda sanki bedenimdeki bütün sinir uçları aynı anda uyarılmış gibiydi. Ne çok kuru, ne çok ıslak, sadece iki dudağın birbirine değme sekansı gibi başlamıştı. Aynı anda iki eli birden belimdeydi, ayalarının hem bu kadar güçlü ama bu kadar da narin biçimde beni tutabilmesi hayret vericiydi, sanki tutmasa düşecek gibiydim ama tuttuğu halde de yumuşacıktı o his.
Yüzüne hafif bir açı verip dudaklarını aralamaya başladı, küçük hareketlerle öpücükler kondurmaya devam ederken benim de onun gibi dudaklarını aralamamı istediğini belli ediyordu. Buna karşı koyamazdım, dudaklarımı araladığım anda ağzımın içindeydi, öpüşmelerimiz yavaşça ıslanmaya başlamıştı, hem dudağıyla hem de diliyle sanki yalıyordu beni, kadife dokunuşlar içimi gıdıklıyordu, kollarıyla bedenimi kendi bedenine bastırmaya başladığında artık onun olmuştum, sanki ikimiz de aynı kütlenin bir parçasıydık, tenimin değdiği her yer jet kaynak yapılmış gibi ona kenetleniyordu. Gerçekten mükemmel öpüşüyordu.
Sonunda öpüşmeyi kesip elimden tutarak beni çekmeye başladı, ama bu zorla olmuyordu, sanki uçan bir halıya binmiştim. ” Hadi gel,” diyerek beni evin bir odasına doğru götürdü. Nereye gittiğimizi biliyordum.
Yatak odasının kapısı açılıp da yatağı gördüğüm anda yüreğim hopladı, ağzıma geldi resmen, nabzım anlık olarak göklere fırladı, bunların hepsi yaşanıyordu ve dahası yaşanacaktı.
” Lavaboyu kullanmak ister miydin?” diye sordu.
Bütün bu ateşin ortasında hala bu kadar düşünceli kalabilmesi aklımı başımdan alıyordu, bir yandan beni kor gibi yakıyor, bir yandan da olanca sakinliği ile beni yatıştırıyordu, bu adamdan yanlış bir hamle gelmeyeceğine o kadar emindim ki. Zaten karşı da koyamıyordum. Başımı iki yana sallayabildim sadece. İçerisi karanlıktı. Işığı açmasına gerek kalmıyordu çünkü salonun ışığı içerisini yeterince aydınlatıyordu.
Yatağın hemen başına getirip tekrar öpmeye başladı beni. Bu kez elleri üstündekileri çıkarmakla meşguldü, gömleğinin düğmelerini açmaya çalışırken ara ara uzanıp dudağıma öpücükler konduruyordu, bense öylece kalmıştım.
” Yardım etmemi ister misin?” diye sordu. Soyunmamı kastediyordu.
Bu kez kafamı iki yana salladım. Ellerimi ağır hareketlerle üstümdeki kıyafetlere götürdüm, sanki nasıl yapacağımı bilmeyen küçük bir kız çocuğu gibiydim, ama o sanki bunu da biliyordu. Yüzüme bakıp küçük bir gülümsemenin ardına yerleştirdiği o seksi bakışı beni ne kadar istediğini gizlemeye yetmiyordu. Üstünde sadece baxırı kalmıştı ama onu çıkarmadı. Bu bile belki de beni utandırmamak adına yapılmıştı. Yardıma gerek yok dememe rağmen yanıma gelip soyunmam için yardım etmeye başladı. Üstümdekileri çıkarırken o kadar yakınımda duruyordu ki, nefesini tenimde hissettikçe yanıyordum.
Çıplak bedeni hemen dibimdeydi. Sonunda ben de sadece iç çamaşırlarımla kalınca seslendi. ” Yatağa geçmek ister misin?” Cevabımı beklemeden elimden tutup yatağa götürdü, üstündekileri kaldırıp beni yatağa yatırdı, herşey ağır çekim yaşanıyordu sanki. Sırt üstü yatırdı beni ve hemen yanımda uzanıp yan dönmüş biçimde bana bakıyordu. Gözleri hemen önümdeydi.
” Hayatımda gördüğüm en güzel şeysin,” dediğinde bacak aramda bir uyuşma hissettim. ” Bu anı o kadar uzun zamandır hayal ediyordum ki. Tam da beklediğim gibi oluyor.”
” Nasıl,” diye sorabildim ancak.
” Bunu yaşayarak görmek ikimiz için de en iyi cevap olacak,” dedi. Bedenini üstüme doğru kaydırıp, elinin bir ile yataktan destek alıp, diğerini yüzüme götürdü. Bacağının birini bacak arama atmıştı. Baxırı hala üstünde olmasına rağmen sikinin kabarıklığını ilk defa bu kadar yakın hissediyordum kadınlığımda. Aramızda sadece iki ince kumaş parçası kalmıştı. Sağ kolunu yataktan destek almak için kullanırken, sağ eliyle saçlarımı okşuyordu, göz gözeydik, kendimi kuzu gibi hissediyordum, şu an bir çoban gibi seviyordu ama birazdan bir kurt gibi yiyebilirdi beni.
Gözlerime bakmaya devam ederken aynı anda iltifatlara da başlamıştı. ” Seni izlemeye doyamıyorum Gökçe.. Güzelliğin beni benden alıyor.. Yıllardır yanına geldiğimde seni öpmemek için ne kadar zorlandığımı anlatamam,” dedi. O yakışıklı gülümsemesini yeniden yapınca, ilk defa cesur bir laf edebildim. ” Zorlanma o zaman..”
Eğilip tekrar beni öpmeye başladığında artık ben de istediğimi biliyordum bunu, karşılık veriyor, ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Elini aşağıya kaydırıp kalçamdan tutup sıkarak okşuyordu, elinin içi nereye değse içim bir hoş oluyordu, o kadar sahiplenici geliyordu ki beni kendine dolaması, rüzgarına kapılıyordum. Külotumun üstünde yeterince gezindikten sonra elini baldırıma götürüp dizime kadar neredeyse ilerleyerek bacağımı kendi bacağının üstüne attı. O kadar ateşlenmişti ki öpüşmemiz ben de ona sarılıp ellerimi sırtına götürmüş sımsıkı satılmıştım.
Emre…
Sonunda rahatladığını görüyordum, öpüşmelerimiz hararetlendikçe kontrollü halini kaybediyor, kendisini bana bırakıyordu. Ağzını yiyebilirdim, öpüşürken dudaklarını ısırmamak için zor duruyordum, ki ara ara bu oluyordu da, bir alt dudağını kapmaya çalışıyor, sonra dilimi ağzının içine sokup onunkini yalıyor, yakayabilirsem iki dudağımın arasına alıp emiyordum dilini. O gözlerini hiç açmıyordu ama ben onu izliyordum.
Elimi kalçasından alıp memesine götürdüm, baş parmağımla diğerleri arasına alıp kavramaya çalışırken, resmen yoğuruyordum onu, sutyenini hala çıkarmamıştım ama aşağıya çekip meme ucunu ortaya çıkardım ve ağzından öpe öpe oraya doğru ilerledim yavaşça. Memesini elimle sıkıp ağzıma götürdüm ve önce küçük bir öpücük kondurup öptüm meme başını. Dimdik ve sertleşmiş bir fındık tanesi gibiydi. Dilimin ucunu değdirmemle irkildi Gökçe. Bu hoşuma gitmişti. Dilimin ucunu fırça gibi kullanarak sağa sola darbeler atıyordum. Üstünde biraz aşağıya kayarak başımı iki memesinin arasına attım ve sutyenin diğer kısmını da aşağıya çektim. İki memesi de o kadar harika görünüyordu ki yüzümü gözümü sürünmemek için kendimle mücadele edecek değildim. İki elimle ikisini de kavrayıp sırayla öpüp yalarken diğer elimin işaret parmağı ile de boşta kalanı uyarıyordum.
Gökçe altımda zevkten kıvranıyordu. İçine girmem için sabırsızlandığını biliyordum ama ben de amını yemeden üstüne çıkmak istemiyordum. Son birer öpücük kondurup memelerine başımı kaldırdım ve yüzüne baktım.
Gözleri kaymıştı zevkten resmen. Uzanıp yine dudaklarından öperken elimi bacak arasına götürüp orta parmağımı amının hemen üstüne bastırdım. Girişi su gibi ıslanmıştı.
Amıyla yavaş yavaş oynamaya devam ettim. Önce orta parmağımla biraz gir çık yaptım, sonra da işaret parmağım ona eşlik etti.
” Her yerin bal gibi… Her şeyin mükemmel… Benim için bu kadar hazır olmana hasta oldum, ” dedim ara ara öperek. ” Kendini bana bırak yavrum. İçine girmeyi çok istiyorum ama.. Öncesinde seni yemem lazım, ” dediğimde nefesi bir anda yükseldi. Benim için bunun anlamı evetti zaten.
Tekrardan öperek dümdüz bir rota ile karın bölgesine ulaştım önce. Göbek deliğine gelince dilimin ucunu sokup yalarken elimle de karın boşluğunun iki yanını seviyordum, kendim gibi onun da bu dokunuşlardan huylanarak zevk aldığını görmek beni mutlu etmişti ama artık ben de dayanamıyordum.
Daha aşağıya inmek, amını yemek istiyordum. Ürkütür müyüm bilmeden dikkatli davranmaya karar verdim. Gökçe kendini bana bırakmıştı. İki elini önce yüzüne götürüp saçlarını düzeltir gibi iki yana savurup sonra kollarını geriye atmıştı, ben bacaklarını ikiye ayırırken tavana bakıyordu ama gözleri kapalıydı.
İki bacağının iç kısmından iki yana itip araladığımda benim de artık nabzım yükselmişti. Islanmış amcığının o nemli hali çok fazla iştah açıcıydı. Dudaklarının içine doğru pembeleşiyor, iki dudağın birleştiği üst kısımda nokta gibi kendini belli ediyordu. Dış dudakları kabarmış, iç dudakları da küçük bir çukur gibi ortaya çıkmıştı. Yüzümü yaklaştırıp ilk öpücüğü kondurduğumda bacaklarını istem dışı olarak kapar gibi santimlik bir hareket yaptı ama nefesini tuttuğunu duyuyordum.
Kontrol hala bendeydi. Sıradaki öpücükle yine bacakları kımıldar gibi oldu ama artık dönüş yoktu. Dilimin ucunu çıkarıp amının en altından en üstüne kadar çizgi halinde ilerledim. Sonra bir daha.. Bir daha… Yavaş yavaş yalamaya başladım dilimi genişletip, yaladıkça amının tadını daha fazla alıyordum. Yüzümü gözümü bulamak istiyordum ona adeta. Sol elimi bacağının etrafından dolanıp amının üst kısmına götürdüm ve baş parmağımla işaret parmağımı kullanarak ikiye daha çok ayırdım amını, dilimle sikiyordum onu adeta. Nefes alışları hızlanıyordu. Gelmesi çok uzun sürmeyecek gibiydi ama acelem yoktu. Sağ elimin orta parmağını da yarığının ağzına götürüp amına sokmaya başladım yavaşça. Kolayca girdi içine. Amıyla resmen sevişiyordum. Gökçe zevkten kıvranmaya başlamıştı. Parmağımla hızlanarak gir çık yapmaya başlamış, aynı anda da amının üst kısmında klitorisini dudaklarımın arasına hapsedip ağzımın içinden dilimle hızlıca fırçalıyordum.
İki elini başıma götürüp itmek istiyordu ama ben durmadım, az sonra ağzıma gelecekti. Nefes alışı hırıltılara dönüştü ve kasıldı.
” Emmm..reeee…”
Ağzım hala amındayken yalamayı kestim, rahatlayana kadar bekledim. Yatakta doğrulup tekrar yanına yanaşıp alnından öptüm.
” İyi misin yavrum? ”
Alt dudağını ısırıp evet anlamında başını salladı. Sikim kazık gibi olmuştu. Alnını, gözünü, yüzünü öpüp kendine gelmesini beklerken baxırımı çıkarmam gerektiğini biliyordum. Uzanıp bacaklarımdan geçirip çıkardım, sikim serbest kalınca rahatlamıştım biraz, tekrar Gökçe’nin yanına geçince yarağımın kafası bacağına temas etti. Birden irlilip gözü oraya kayar gibi oldu ama sonra göz göze geldik.
” Seni istiyor, ” dedim.
Yüzümü iki elinin arasına alıp dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
” Ben de onu istiyorum, ” diye fısıldadı.
Dikkatlice üstüne çıkıp bacak arasına geçtim. İkimiz de önüme bakıyorduk şimdi. Sikimi sapından tutup kafasını amına hizaladım. Önce yarığına sürdüm, yeterince kaygandı, başını deliğin girişine sokar sokmaz elimi çektim ve belimi ileri iterken eğilip sarıldım ona. Köküne kadar amına ilerliyordum. Amının derinlerine ilerledikçe eti etimi sıkıca sarıyordu. Sadece bedenimin on yedi santimini değil, ruhumla beraber bütün benliğimi içine sokmuşum sanki. Sonunda benim olmuştu Gökçe. Kasıklarımız kavuştu. Karınlarımız kavuştu. Göğüslerimiz kavuştu. Aramızdan gerçekten de su sızmıyordu artık. Kollarımı başının altına gelecek biçimde arkasına yerleştirip yüzünün hemen önüne hizaladım yüzümü. Bu anı kaçıramazdım.
Burnunun ucundan öperek başladım kendimi belimden itmeye. Artık ilerleyecek yer kalmamıştı. Kafası en dibine değiyordu, biraz geri çekilip terkar ettim aynı hareketleri. Dudaklarına yumulup öpüşmeye başladım. Ona sahip olma hissi, bu mükemmel kadının en mahrem yerine sürtünme hissi, maddi ve manevi hazların en zirvesini yaşatıyordu şu an bana.
” Kondom takmamam sorun olur mu?” diye sordum kulağına yanaşıp.
” Korunuyorum. Hap aldım. Nasıl istiyorsan..” dedi.
Tekrar gözlerine bakmak için gözlerini açmasını bekledim. ” Amını hissetmek istiyorum, ” dememle gözlerini kapayıp sıkıca sarılması bir oldu bana.
Artık ikimiz de coşkuya hazırdık. Ellerimi daha aşağıya, kalçalarına kadar götürdüm. İki yanağını avuçlarıma alıp sıkıyor, kendime iyice bastırıyordum kasıklarımız her kavuştuğunda. Kolayca kaymaya başlamıştım içinde, amının suları çoğalıyor ve işimi kolaylaştırıyordu. Hızlandıkça daha da geriye çekiliyor, sikimin kafası amının ağzına gelene kadar geri çekilip, bir mili salise kadar bekler gibi yapıyor ama sonrasında hızla amının dibine bir vuruş yapıyordum, taşaklarım amıyla göt deliğinin hemen arasına vurunca çıkan ses odayı dolduruyordu.
Elinin biri ile ensemden tutmaya başladığında, alnımı alnına koymuştum, aşağıya, bacak arama bakıyordum bir yandan da, sikim amını yara yara ilerledikçe yarığın ağzı genişleyip daralıyordu sanki. İçimde büyüyordu aldığım zevk, onun da tekrardan nefes alışları değişmeye başlamıştı, ikimiz de yükseliyorduk.
” Gelmeye yakın mısın,” diye sorduğumda gözlerini kapayıp evet anlamında başını sallamadan önceki o seksi bakış artık beni de fena azdırmıştı. Kalçamı kıvıra kıvıra daha yavaş ama daha derin, daha fazla yüzeye temas eder gibi içini dolduruyordum, gelmeye çok yakındım. ” Hadi yavrum,” diyebildim. ” Hadi..”
Benim de hırıltılar çıkarmaya başlamamla elini enseme daha da bastırmaya başladı, kalçasını ileri itiyordu. Sonunda dayanamayarak kendimi ileri ittim son kez, uzun süredir olmadığı kadar çok döllerim bir kadının içini dolduruyordu şimdi. Sikimin sertliğini koruduğunu hissederek yine vuruşlarıma devam ettim, sikimde taşağımda tek damla döl kalmaya kadar girip çıkmaya devam ettim, Gökçe kollarımda sabit duruyordu şimdi. Üstünden yana kaydığımda sikimin amından çıkışını ve döllerimin amından aşağıya aktığını biliyordum.
Tekrar sarıldım ona, o da bana sarılıyordu. Gözlerine bakmaya doyamıyordum.
Gökçe…
Gözlerine bakmak bütün şüphelerimin üstesinden geliyordu. Hala evli olmakla ilgili aklımın bir kenarında beni rahatsız etmeye hazır bekleyen her soru işareti o yakışıklı ve keskin yüz hatları ile birleşen enfes sıcak gülümsemesi ile çöpe gidiyordu. Bana sarıldığında bulutların üstüne, başka dünyalara, belki cennete gidiyordum.
Hala sarılırken alnımdan öptü. Bunu yaptığımda içimdeki sahiplenilmeye ihtiyaç duyan eski kafa kadın uyanıyordu belki de. Allahım, alnımdan öpünce sanki seni namusum olarak kabul ettim diyordu. Çok hoşuma gidiyordu ama yetinmiyordu.
Alnıma bir öpücük kondurdu. Sonra sağ gözüme, ve sol. Peşinden sağ yanağıma, ve sol. Sonra burun ucuma, peşinden dudaklarımı hazırlamışken onu pas geçip çene ucuma birer öpücük kondurdu. Sonunda kelebek dokunuşu gibi o son öpücük dudaklarıma.
” Bu neydi?” diye sordum.
” Öpücükler mi? Kod yazdım, seni şifreledim diyelim,” dedi.
” Hmm.. Her kadını şifreler misin böyle?” diye takıldım elimde olmadan.
” Hayır. Kendime istediğim kadını şifreledim,” dediğinde altın vuruşu yapmıştı yine. Buna ne diyebilirdim ki, ağzımı açamadan beni öpmeye devam etmesine izin verdim.
” Seni kendime istemem çok mu saçma?” diye sordu.
” Ne kadar saçma da olsa ne dilediğine karışamam,” diyebildim. Arkamı ona dönüp, bana arkamdan sarılması için onu yönlendirdim. Kolunu bana yastık yapmıştı adeta, diğeri ile uzanıp karnıma elinin içini yerleştirdi, kalçasını tam arkama gelecek şekilde hizaladı ve ikimiz de cenin pozisyonundayken çepeçevre sardı beni. Gözlerimi kapayıp bu anı kokladım resmen içime çekerek.
” Dilek tutmadım. İstiyorum dedim. Hep de isteyeceğim Gökçe. Aramızdaki uyumu ikimizden başkası bilemez. Sen ne hissettin bilmiyorum ama tenine değdiğim anda ezelden beri benimmişsin gibi hissettim. Bundan vazgeçmek için bir sebep göremiyorum.”
Hakkı vardı. Sanki kırk yıllık kocamın kollarındaymış gibi rahattım.
” İstemek herşeye sahip olmaya yeterli değil..”
” İstemek ve istenmek ilk ve en büyük adım,” dedi.
” Sadece ikimizin olduğu bir denklemde geçerli olurdu dediklerin..”
” Sadece ikimiz kalana kadar o denklemin anasını sikebilirim,” dedi.
” Terbiyesiz,” derken gülüyordum. Arkamda tekrardan kabaran erkekliği götümün iki yanağı arasına çubuk gibi yerleşmeye başladığında ciddi meseleleri konuşacak ciddiyetten uzaklaşmak gerekiyordu belki de.
” Terbiyeli mi olmamı isterdin?” diye sordu ama arkamda yavaştan kımıldıyordu yine kalçası, kendini bana doğru bastırıp sürtünürken. Karşılık olarak daha da kıvırmıştım kalçamı.
” Imm.. Belki en terbiyesiz hallerini görürsem ileride ona göre pozisyon alabilirim,” dedim.
Emre…
” Alman gereken pozisyonlara ben seni hazırlayabilirim,” dedim ve sikimi tutup tekrar bacak arasına götürdüm, kafasıyla amının girişini arar gibi geziniyordum. Yukarı aşağıya değdirerek amına sürüyor, arada şansımı zorlayarak göt deliğine ulaşmaya çalışıyordum. Sonunda kafasını soktum ve elimi memesine götürüp avuçladım, bu pozisyonda amı daha dar bir haldeydi bacakları kapalı olduğundan, o sıkı hisse bayılmıştım.
” Bu pozisyona göre terbiyesiz hallerini görebiliyorum,” dedi Gökçe. Artık tamamen alışmıştık birbirimize. Memesini alttan kavrayıp sıkarken parmaklarımın arasına aldığım meme ucuyla da oynuyordum şimdi. Ensesini öpüyor, kulak memesini emiyor, dilimle sırtında gezinebiliyordum, ben arkasından ritmi tutturup sokup çıkardıkça o da kendisini geriye itip bana yardımcı oluyordu.
İkimiz de rahattık, artık bir mani kalmamıştı, bana tamamen güveniyordu, hazzın doruklarına çıkmak için hazırdık. Memesini bırakıp kalça kemiğine tutunup daha sert sikmeye başladım Gökçe’yi, bacağının üstte kalan kısmını elimle biraz yukarı kaldırıp amına giriş çıkışımı kolaylaştırmaya çalıştım bir süre ama artık azmıştım bir kere. Gelmem kolay olmayacaktı.
Hala içindeyken yüzüstü yatması için iterek yatakta çevirdim onu ve kendim de onunla beraber döndüm, artık üst üsteydik ama ben hala içindeydim, elimi öne atıp amını okşamaya çalışırken arkadan da vuruşlarıma devam ediyordum sadece kalça hareketlerimle. Gökçe su olup akıyordu, ona tamamen sahiptim.
” Devam et.. Çok iyisin..” dediğini duydum.
Bir süre daha aynı pozisyonda siktikten sonra altımda inlemeye başladı ve üçüncü kez boşaldı. Hala içindeyken kendine gelmesini bekleyip sonra da içinden çıktım. Kalçalarından tutarak olduğu yerde domalttım ve arkasına geçtim. Başını yatağa koymuş bana doğru bakmaya çalışıyordu, bayılıyordum bu mayışmış hallerine.
Ellerimi götünün yanaklarına yerleştirip iki yana ayırdım ve amını yalamaya başladım yeniden. Kokusu bunca terli pozisyona rağmen mis gibi geliyordu bana. İki baş parmağımla iyice iki yana araladım ve sonunda götünün deliğini ortaya çıkardım. Amının yarığı boyunca yalayıp dilimin ucunu sonunda göt deliğine değdirdim. Dilimin ucu değer değmez delik kasıldı, zaten daracıktı ama ben dilimin ucuyla zorlamak istiyordum.
” Emre.. Temiz olduğumdan emin değilim,” dedi.
” Tertemiz her yerin bana,” dedim. ” Hoşuna gitmezse dur de yeterli.”
Bir öpücük kondurup götüne, sonra da dillemeye devam ettim, onun zevk alıp almaması çok umurumda değildi çünkü bana zevkli geliyordu. Parmağımı amına sokup oynarken götünü yalamaya devam ettim, çıkardığı seslerden zevk aldığını biliyordum. Sonunda yatakta doğruldum ve arkasına yerleşip sikimi tekrar amına soktum.
Kalçasından destek alarak ileri geri yapmaya başladım, sırtı o kadar güzel görünüyordu ki, sarılsam mı, öpsem mi, okşasam mı bilemiyordum. Bütün bu hisler içime doldukça yeniden yaklaştığımı biliyordum. Zaman zaman yavaşlıyor, bazen abana abana sikiyordum. Sonunda yarağımın ucunda başlayan elektriklenme bütün bedenime yayıldı, bacaklarım güçsüzleşmeye başladı ve ikinci kez amına patladım. İkimiz de yatağa yığıldık.
Sırt üstü uzanıp nefesimi kontrol etmeye çalışırken, bu kez o üstüme uzanıp beni öpmeye başladı. Eliyle sikimi okşuyor, taşaklarıma masaj yapıyordu. Gözlerimi ilk defa kapadım.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.