Geliyim mi almaya Berk? Yeri ayarladım.”*
*“çokX10k özür diliyorum ersinim babam maça götürecekmiş patronu beni de istemiş hayır desem şimdi sıçar ağzıma ne olur buluşmayı pazara yani yarına ertelesek yalvarıyorum çokX100k özledim seni sürpriz bile hazırladım sana tamam dermisin bana…. lüffemmX10k”*
*“Çok tatlısın hep olduğun gibi. Ama yarın maçım var özür.”*
*“Haftaya olsa?????”*
*“Bakarız yazarım sana.”*
Ya bakarız ne yaa? Bu gün neden her şey fevkalâde felâketime? Bu yaşıma geldim babamla maça gitmedim. Yani küçükken bir kaç defa *gidelim* felan demişti. Ama ben heveslenmeyince kendince kızmış götürmemişti.
Çok da sikimeydi zaten de… Tam da Ersin’le buluşacağım bu gün ne alâka amk? Kendim de dahil ama sadece Ersin hariç herkese küfürler savururken… Bütün yaşama sevincim enerjim içsel dengelerim infilâk etti…
Yataktan kalkıp giyinecek mecâlim dahi yok… Ama gel de bunu babam olacak öküze anlat… Şimdi gelir beni yatakta görürse… Höykürmeye başlar yine… İnanın bana bağırdığı zaman kanımın çekildiğini hissediyorum nefes bile alamıyorum.
¨¨¨¨¨¨
Meğer bugünkü maç derbiymiş. Maç da Kadıköy’de olduğundan her yer ana baba günü. Arabayla çıkmıştık… Trafiği görünce geri döndü babam. Zar zor bir taksi bulduk sahile doğru gidiyoruz tampon tampona…
Amına kodumun maçı sahilde kum plajda mı oynanacak acaba? Babam telefonuna bakıp duruyor… Şöföre de şurdan gir burdan çık talimatlar veriyor… Konum şeysine bakıyor babam heralde nereye gidiosak?
Bostancı caddebostan arası sahilde bir yerde indik. Karşıya geçip kocaman bir restorana girdik… Masalar da devasa birbirlerinden uzak. Hepsi deniz manzaralı… Kalabalıkları sevmeyen cüzdanı kalınlara mahsus hususi bir mekândayız sanırım…
Anlaşıldı maç öncesi rakı balık seremonisi yapılacak… Maçla da rakıyla da balıkla da her türden seremoniyle de bir ilgim olmadığını nüfus cüzdanım çıkarılırken e-devlet ayarlarında *seçenekler*e işaretlemiştim. O halde ne arıom ben burda?
Patron Nazım bey ve kerimeleri en göbekteki en büyük masada adaları arkalarına fon yapmışlar kasım kasım oturuyorlar… Babam bin bir yalakalıkla masaya otururken benim hâliyle midem bulanmaya başladı bile…
Babam Nazım beyin, ben kızının yanına oturdum. İç tutuşturan bir beyaz tertemiz çiçeksi koku doldu önce burnuma oradan beynime kadar… Bu koku… Babamın patronu zengin adamın kızı kanarya Ebru’nun kokusu mu?
Dönüp baktım… Koskocaman sorarmış gibi gülümseyen uzun kirpikli mavi gözleriyle… Minik bir anime karakteri bana bakıyor… Omuzlarını yalayan dalgalı kızıla da yakın sarı saçları…
Minicik burnundan yanaklarına doğru dökülüyor çilleri… Koyu pembe suratı… Küçücük kırmızı parlak dolgun dudakları… İstemsiz biraz daha aşağıya kaydı gözlerim…
Fenerbahçe formasını geren yaşına göre dolgun dimdik göğüsleri… Suratımın yanmasına neden oldu… Memişlerinden değil yani… Bu kız bir kombin olarak gerçekten…
Güzelden çok öte küçük bir taş bebek… Babasına döndüm meğer o da bana bakıyormuş… Çok utandım böyle duygularla kızını tasvir ettiğim için. Umarım yiyecek gibi bakmamışımdır kızına.
*“Ben Nazım. Hoş geldin delikanlı!”*
Ben mi? Delikanlı? Deli olduğumu biliyordum da… Adam da babam yaşlarında beyazlamış ama albatros havalı saçlı mavi gözlü otururken bile uzun boylu olduğu belli olan şık biri…
Kızının nerden neşvünemâ ettiği belli oldu. Gerçi bir de anasını görmek gerek. Adamın elini de uzattığını, babamın bana dişlerini göstererek baktığını fark edince ayıktım.
Ne biliyim ben ya alışkın değilim başkaları hele de büyükler tarafından adam yerine konulmaya. Önce öğretmenlerim şimde de babamın patronu… Hayatıma bu kadar çok insan dalmamıştı hiç… Bu dönüşüm çok hızlı değil mi?
*“Teşekkür ederim efendim. Ben de Berk.”*
*“Evet tanıdık sonunda meşhur Berk’i.”*
Ne ara *meşhur* oldum ben la? Ayağa kalkıp elini sıktım. Burda sınıftaki gibi konuşmak için ayağa kalkılması gerekmediğini ben de biliyorum da… Masa o kadar geniş ki uzanabilmek için eline yani kalktım işte…
Bu arada babamın beni maça götürmek istemesine kızıp da sarı kanarya Ebru’ya uygunsuz kelimeler sarf ettiğimi anımsadım. Böyle bir kızla ilgili göt sik muhabbetleri çevirmek ancak benim gibi müptezellere yakışır.
Kendimden çok utandım. Tekrar baktım Ebru’ya… Hayla bakıyor bana. Kazık gibi oldum acayip sıkıştırıyor dar kotun içinde… Gözünün önünde düzeltme operasyonu da yapamıyorum…
*“Berk sorun ne?”*
*“Çokk kötü sıkıştı…”*
*“Ne sıkıştı?”*
*“Sıkıştım da… Lavaboya gitmem gerek.”*
Hemen arkamı dönerek kalkıp koşturdum… Anladıysa, rezil oldum lan. Bu kızlara sik kaldırma olayı acaba ne alâka başladı ben de? Uzun süredir boşalamadığım için heterolaşıyor muyum acaba? Ya da kestirme çözümler mi arıyorum?
Tuvalette kabine girip azarlayarak biraz da hırpalayarak ehlileştirdim miniğimi. Lavaboda yüzüme su çarpıp suratıma da bir ik tokat çaktım kendime gelebilmek için. Çıktım dışarı…
Çıkar çıkmaz karşımda yine o kocaman gözler… Bu defa merakla değil biraz alaycı gülümsüyorlar. Anladı mı kalktığını acaba? Öyle otağ çadırı kuracak kadar büyük değil benimki.
Ancak küçük bir kamp çadırı kurar… Mevzuu değiştirip utancımdan kurtulmam ve asıl konuya girmem gerek… Umudumu yitirmedim Ersin’le ilgili olanı yani…
*“Ebru sana bir şey söyleyebilir miyim? Özel ama aramızda yani.”*
*“Demin ki, olayla mı ilgili?”*
*“Demin bir olay felan olmadı ki yaa. Ne alâka! Çişim geldi hepsi o!”*
*“İyi tamam kızma. Ne söyleyeceksin dinliyorum.”*
*“Babamla beraberken çok geriliyorum da… Kurtarabilir misin beni bu maça gitme etkinliğinden?”*
*“Ama maç derbi bugün…”*
*“Ya sokıyım derbisine… Şey özür dilerim yani benim maçla felan ilgim yok hiç o sebepten.”*
*“İyi bakalım kurtarırım babam bana hayır diyemez. Ama kaçmak yok bi yere… Benimle takılıcaksın.”*
*“Tamam öyle olsun top sende.”*
Aslında amacım Ebru’nun beni kurtardıktan sonra salması… Böylece Ersin’i arayıp bize ayarladığı Sermet abinin evinde aşkımızı yatakta yaşayabilme şansını yakalayabilmekti… Ama Ebru karşılıksız iyilik yapmam diyor.
Zenginler böyledir. Kestikleri tırnaklarını bile nakte çevirmeye bayılırlar. Götünüze sokacaksınız o kadar parayı sanki… *Sen bekle burda,* dedi… Gidip montlarımızı alıp geldi tuvaletin önündeki harekât merkezimize…
*“Hadi gidiyoruz.”*
*“Ne dedin ki babamlara? Sonradan benden çıkarmasın…”*
*“Neyi çıkarmasın? Çok mu korkuyorsun babandan? Merak etme babamın ok dediği bir şeye çalışanları ancak itaat eder. Özgürsün yani ama benim sayemde bunu bil.”*
Özgürlüğe kanat açtık kanaryayla… Deniz kenarına inip yoldan yürümeye başladık… Bana bu sert ve kendinden emin konuşmalarla ne mesajlar vermeye çalışıyor sarı kanarya Ebru acaba? *Bekle gör* politikasını uygularken bir kez daha şansımı denemeye karar verdim.
*“Ebru öncelikle çok teşekkür ederim hayat kurtardın. Aslında ben bu gün bir arkadaşımla buluşucaktım da… Babam bu maç olayını dayatmasaydı yani… Şimdi sen yine beraber takılıyormuşuz gibi yapsan da… Ben uçsam… Olur mu yani?”*
*“Kız arkadaşın mı var?”*
*“Yok.”*
*“Erkek erkeğe n’apıcaktınız ki?”*
*“Hiç takılıyoruz öle.”*
*“Bu gün benimle takılıcaksın yavru.”*
*Yavru?* Babam *tam dişi kanarya* demişti ama… Bu kız baya kartal gibi kanat çırpıyor… Biraz sonra tekrar karşı yola geçtik… *Geçtik* derken ben sadece onu takip ediyorum… Bu krallıkta *Patron*luk babadan kıza geçiyor yani…
Bizim çıktığımız lokantanın sırasında üç katlı bir apartmana girdik. İkinci kata çıktık ve sanırım evlerine girdik. Ayakkabılarımı annemin alıştırdığı gibi daha eve girmeden çıkarıyordum ki *kalsın* dedi…
Bizim gibi *köylü* değiller tabe… Gerçi biz de *köylü* değiliz ama onlar kadar *şehirli* de değiliz, arada kalmışız… Onun odasına geçtik… Montunu çıkarıp savurdu… Ayakkabılarını da çıkarıp yatağının kenarına koydu…
Madem çıkarıcaktın eve niye ayakkabıyla girdin be amcık. Çok fazla Amerikan filmi izlemenin beyinde yarattığı tahribat diyelim. Neyse, yatağına yarım uzanıp dirseği yatakta başını avucuna dayadı…
Bana da karşısını gösterdi. Ben de montumu ve ayakkabılarımı çıkarıp, yatağın ayak ucuna iliştim. Babamdan kaçalım derken kızın maymunu olduk. İlk defa bir kızın yatağındayım. Üstelik o da yanıbaşımda. Ne istiyor ki benden?
*“Berk dökül bakalım ne işsin sen?”*
*“Yok bi iş felan ya… Öyle düz öğrenciyim yani.”*
*“Kafa bulma benle… Öle pek düze benzemiyorsun. El kol hareketlerin, tatlı konuşma şeklin… Surat desen afet… Vücudun da baya güzel. Uzun ince bacaklar. Çıtır taşsın. Uke gey misin diyeceğim ama… Demin masada bana kaldırman neydi onu çözemedim. Kafam karıştı.”*
Kızın bu konuşmalarını Nazım bey amca duysa ne der acaba? Gerçi kız *babam bana hayır diyemez* diyor. Ne kızlar ve ne babalar var. Oysa benim babam… Bir dar kot giydim diye ne ibneliğimi bıraktı ne orama burama geçirirken merhamet etti…
Bu kız kendi odasına kendi yatağına kadar alıyor beni… Bir de ettiği lâflara bak. İnsan da biraz utanma olur. Şimdi bu kızın yaptığı da *orospu*luk olmuyor mu? Bunun babası maçtaysa anası nerde?
Cevap veremedim. Ne yapacağım? Ne diyeceğim? Kızın *dilinin kemiği yok.* Annemin lâfı… Onun için yanlış kullanmış olabilirim. Bilmiyorum… Anlayın işte zaman kazanmaya çalışıyorum… Kendimle konuşarak…
*“Berk, açık konuşabilirsin… Homofobik değilim… Hatta gey friendly diyebilirsin bana. Okuldaki arkadaşlarımdan ikisi lgbt birey.”*
*“Ebru, ben de lgbt bireyim… Ama babam duyarsa birey felan kalmaz ortada!”*
*“Ne bu sende ki baba korkusu ya… Hangi çağda yaşıyoruz?”*
*“Bilgi çağındayız ama babam taş çağından çıkamadı hayla.”*
Bu söylediğim pek hoşuna gitti… Güldü epey… Sonra hoşuma gitti gülmesi sinirlerim gevşedi… Ben de gülmeye başladım… Tetikledik biri birimizi kahkahalar attık. Gözlerimizden yaşlar gelirken bir de baktım birbirimize sarılmışız…
*“Geysen neden kaldırdın biraz önce bana?”* Kulağıma fısıldadı bunu…
*“Özür dilerim bilerek olmadı.”*
*“Oğlum zaten bilerek kalkmaz o şey… Neden benden etkilendin. Bana bak yoksa çoktandır boşalamıyorsun da gaza mı geldin?”*
*“Sanırım öyle.”*
*“Anlat, ayrıntılı ama.”*
*“Ya işte biri var arkadaşım… Yaptık bir kaç defa… Ama çoktan beri buluşamıyoruz. Ben de bu işin gerçeğinin tadını aldıktan sonra kendi kendime felan bir şey yapamaz oldum. Patlamak üzereyim. Bıraksaydın beni işte o arkadaşımla buluşucaktım. Hayla şansım var eğer izin verirsen.”*
*“Yok gidemezsin. Seni ben boşaltıcam bu gün!”*
*“İyi de ben geyim sen kanarya…. Ayy kızsın yani… Ben erkelerle… Bilirsin anla işte… Alttayım ben…”*
*“O kadarını anladık canım. Ama bu seferlik bana bırakıcaksın kendini. Sonra istersen şu arkadaşınla da tanıştırırsın beni. Meraklandım nasıl biri ki?”*
Bunların hepsini sarmaş dolaş vaziyette konuşuyoruz. Bıngıl bıngıl hava yastıkları aramızda güvenliği sağlıyor. Yani bir çok erkeği çıldırtabilirler… Benim de içimi gıcıklamıyor değiller ama…
Malumunuz, esas ilgi alanım erkeklerin uzantıları… Derken… Boynumu yalayan dili… Babamın patronunun kızı… Sen neler yapıyosun… Zaten kokun içimi öyle bir yakıyor ki… Birden çektim kendimi geri ve yataktan inip ayağa kalktım…
*“Biri gelirse Ebru?”*
*“Kimse gelmez maç bitene kadar yalnızız.”*
*“Annen?”*
*“Ayrılar. Ev görevlisi de hafta sonları izinli.*
Bunları konuşurken biz, yatağın üzerinde soyunmaya başladı… Fener forması çıkınca altında enfes bir beyaz sütyen biz burdayız diyen süt memişleri içinde barındırıyor. Altındaki eşofman da çıkınca… Yatağın üstünde ayağa kalktı…
Yine beyaz bu defa tamamen dantel minicik bir külot… Ama transparanın alâsı… Bir amcık ancak bu kadar güzel sergilenir… Beni tamamen ateş bastı… *Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım*. Yani sikim dikeldi yine…
Benim gözüm külota takılı kaldı… İçindeki, kayısı yarığı kadar küçücük ve sadece bir çizik kadar sade… Hiç ellenmemiş kadar saf… Hayran oldum… Bacakları baldırlarından ayak bileklerine kadar aynı incelikte bir sütun gibi iniyor…
Sekiz sütuna manşet!!! Özenilerek yaratılmış estetik zirvesi bir melek… *Melek*lerin cinsiyeti olmaz denir ya… Göğüsleri olmasa Ebru da her iki cinsin güzel yanlarını barındırıyor gibi… Bu da *androjen* erkeğim olsun…
Gözleri baygın bana bakıyor… Bayılacam şimdi… Kalbim kaburga kemiklerimi kırıcak gibi dışarı doğru fırlamakta… Yataktan inip bacaklarımın dibine dizlerinin üzerinde çöktü…
Eğer yıkılmayıp ayakta durmayı başarabilirsem… Bana yapmayı düşündüğü şeyi tahmin edebiliyorum. Yani henüz en azından beynim işlevsel… Bir de sikim faal.. Gerisi genel greve çıktı…
Kotumun üstünden küçük eliyle avuçladı bacak aramı. Düğmeyi çözüp fermuarı da… Kotumu dizlerime kadar çekiştirip indirdi. Bir rezillik daha. Nasıl olsa maça gidiyoruz diye epey eskiden internetten aldığım kırmızı üzerine renkli ayıcıklı bokserimi giymişim…
Çocuk gibi kaldım ya lan karşısında… Fakat külotum harbi çadır olmuş ha… Kanarya külotumla değil içindekiyle ilgili sanırım önemsemedi çocuksu ayrıntıyı… Bir de bu açıdan sıkıca ve ayrıntılı avuçladı sikimi…
Bana bakıp *ovvv* der gibi dudaklarını büzdü… Ersin’den sonra miniğimi öven ikinci kişi. Üstelik hetero bir erkek değil de kanlı canlı ve uzay güzel bir kız… Yani demek istediğim istese benimkinden çok daha iyileri emrine âmâde biri…
Sonunda başrolü sahneye aldı… Külotumu da indirdi Ebru… Önce toplarımı parmak uçlarıyla tarttı… Sonra şaftını avuçlayıp okşadı başına kadar… Acaba ben yukardan bakıyorum diye mi? Bu övgülerden sanki daha da büyüdü sikim… Bu defa daha da gülerek neşeli konuştu…
*“Gerçekten güzel… Çelik kadar sert… Üstelik tam yalamalık tertemiz kaymak gibisin.”*
Bu kız benimle kafa bulmuyorsa mutluluktan ağlayabilirim birazdan. Suratının güzelliği, dizlerinin üzerinde ayaklarımın dibinde oturuşundaki teslimiyeti, bana hayranlıkla bakan baygın kocaman gözleri…
Hem kedi yavrusu kadar şirin hem köpek yavrusu kadar tatlı biraz da saldırgan… Kendimden geçmiş gözlerimi kapatmıştım bunları düşünürken… Kediler ve köpekler koşturmaya başladı odanın içinde sanki…
Öptükten sonra dil atıp yumuşacık dudaklarının arasına alıverince başını… Sonra tümünü soktu aç kurt gibi emiyoorrr… Sıcacık ağzının içi… Dili kedi dili gibi pütürlü… Onunla sikimin başını çevreliyor emerken bir taraftan… Çıldırtıcı…
Bacaklarımdan tutup beni yatağa doğru ittirdi… Oturdum… O kotumu ve külotumu çıkarırken ben de üstümü çıkardım… İkimiz de çırılçıplağız artık… Üzerime çıkarken beni de devirdi yatağa.
Teni yumuşacık ama taş gibi de… İstemsiz sıkıca sarıldım ona. O da bana… Memişleri göğüs kafesimin içine geçti sanki… Mis kokusu tetikledi beni yine… Ani düşünülmemiş bir hareketle onu altıma alıverdim…
Bacaklarının arasına girince sikim yarığının üzerine oturdu… Bu olur olmaz hem benden hem ondan sanırım sıvılarla vıcık vıcık olduk. Gözlerini kapatıp boynumdan beni kendine çekip dudaklarıma yumuldu…
Deli gibi öpüşüyoruz… Suratımı yalıyor, hatta ısırıyor ara sıra dudaklarımı dilimi felan… Ben kendimden geçtim o ise viyaklıyor zevkten… Farkında olmadan belki de, biraz bastırınca sikimi yarığına… *Ayyy* diye ciyaklayıp… Kalçasını yana çekiverdi birden… Korkuyla bana bakıp…
*“Kızım daha… Başka ne istersen yap ama şimdilik girme önüme lütfen aşkım…”*
*“O zaman emer misin tekrar beni? Lütfen…”*
Hem namuslu hem çevik… Ani bir haraketle altımda ters dönüverdi. Avuçlarını popoma atıp kendine doğru çekip aldı köküne kadar sikimi ağzına… Böyle birden olunca yine beynim karnım her yerim karıncalandı tatlı tatlı…
Sikimin sadece başı değil tümü zevk alıyor… O kadar güzel emiyor ki… Her an boşalabilirim gibi geliyor… Ama yok dayanmalıyım ve eğer başarabilirsem… Dev yaraklı büyük üstad hocam Ersin’in bana yaptığı gibi…
Aynı anda boşalabilsek sarı kanaryayla… Bana yaptıklarının belki karşılığını vermiş olurum. Nedense… İbnelikle ilgili bir şey olsa gerek… Karşımdaki hoşlandığım biriyse onun zevk alması kendi aldığım hazdan bile daha çok öne geçebiliyor.
Başımı eğip ona baktım… O kadar içten, ateşli ve tatlı yapıyor ki işini… Ben de onun zevk alabileceği yerlerine odaklanmalıyım… Gözümün önünde içine girmem yasak olan güzel amcığı duruyor… Yarığını öpüp yaladım…
Amcığının dudakları zarif incecik… Tatlı tatlı *ıhh* dedi o da incecik. Deminki operasyondan kalan benim ön sıvım ve onun am kayganlaştırıcı ıslaklığı bulaştı dilime. İyice toplayıp ağzımda tadım yaptım… Lezzetliymiş… Yuttum kokteylin hepsini…
Çubuk kraker bacakları ipeksi pürüzsüz uzanıyor… Deliğinin kenarlarını yalıya yalıya baldırlarına indim dilimle… Teni gerçekten büyülü bir lezzete sahip. Dizlerine kadar uzanırsam yalayarak, sikim ağzıdan çıkar diye…
Bacaklarını dizlerinden büktüm… Böylece karşıma ayakları çıktı. Nefis ve ne minik ne büyükler. Epey seyredip yanaştım onlara… Ayak parmaklarının hepsi tavşan kardeşler gibi minikten büyüğe doğru dizilmişler bana bakıyorlar sanki…
Yavaşça öpüverdim parmaklarını… Gıdıklandı mı neyse hepsi telaşla kıpırdanmaya başladılar… Çok hoşuma gittiler… Yalayıp emmeye başladım önce parmaklarını sonra giderek ayağının her yerini…
Onun da hoşuna gitti viyaklamaya başladı yine… Böyle bir fetişim vardı da yeni mi keşfediyorum? Yoksa sarı kanaryanın güzel ayakları mı bu yeni zevke itti beni? Yavaş yavaş tekrar amcığına çıktım…
İyice yaladım her yerini… Üç parmağımı birleştirip şişmiş minicik bızırıyla birlikte tüm yarığını usulca ovdum… *Ihhh, offf, ayyy* sesleri arttı iyice… Ona zevk verebilmek çok hoş…
Kızın çenesi kopmuştur emip yalamaktan sikimi. Çok yaptığımdan o işleri bilirim yani… Başka bir şey daha denemek istiyorum zaten… Sadece emişerek geçmez bu hayat değil mi ama…
Ben de ters dönüp üzerine yattım ve boynundan başlayıp güzel kokulu tenini yaladım… Kulaklarını dilleyip kulak memesini emdim… Elim de bir taraftan yarığını hızlanarak ovalamaya devam ediyordu…
*“Ge… Gele… bilirim her an…”* dedi nefes nefese boğuk bir sesle…
*“Biraz daha bekle lütfen… Yapabilirsek beraber boşalalım istiyorum… İçine girmeden üstünden sürtebilir miyim?”*
*“Ya giriverirse aşkım?”*
*“Söz çok dikkatli olucam.”*
Korkuyor, ne diyeceğini bilemiyor… İkilem de kalmaktan dudaklarını dişliyor ürkek… Bir ceylan gibi de kısık gözlerle bana bakıyor… Bu durumda nefes nefese inip çıkan memişleri…
Daha da çekici oluyor bu tedirginlikle… Ben de gülümseyerek ona bakıp cevabını bekliyorum… Dudaklarını içe doğru toplayıp… Gözlerini kapatıp küçük bir kız gibi başını aşağı yukarı salladı…
Bacaklarımın alt kısımlarının üzerine oturdum tam karşısında… Dizlerini kırıp ayak tabanlarını yatağa koydum… Bacaklarını iki yana açtım iyice… Sikim çatlayacak kadar gergin ve sert… Yaklaştırdım iyice…
Sikimin başını yarığının biraz üstüne yerleştirdim… Dirseklerimin üzerinde onun üstüne yatıp dudaklarına yumuldum… Vıcık vıcık kayısı amcığının üzerinde yavaş yavaş sikimin şaftını getirip götürüyorum…
Başını ve kollarını geriye atıp daha seri nefes alıp vermeye başlayınca rahat etsin diye dudaklarını bırakıp boynuna ve kulaklarına geçtim… Kuvvetli emiyor, dilliyor sonra az da dişliyorum neresi gelirse ağzıma…
İnlemeleri artarak devam ediyor… Biraz daha bastırınca sikimi… Yarığı açılıyor kilitorisine de ulaşıyorum… Ciyaklıyor yüksek sesle ve bana sarılıyor sıkıca…. Kilitorisine sürtünürken yandan bakıyorum suratı yamuluyor.
Bacaklarını popomun üstünde bağladı birbirine… İyice kendine çekiyor beni… Elimi aşağı götürüp sikimi tutup bu defa başını sürtmeye başlıyorum iyice şişen kilitorisine…
Diğer elimle de dipdiri memesini sıktırıp ucunu parmaklarımın arasında eziyorum… Artık iyice kendinden geçti acayip vahşi sesler çıkarıyor… Sonra o da elini amcığının üstene indirip sikimin yanından ovuşturmaya başladı…
Daha da hızlandım daha da bastırdım… Amcığının dudaklarını çekiştirir gibi ovuştururkek eli… Kafasını iyice geriye atıp bütün vücudu gerildi önce… Sonra titremeye başladı ve yine çığlıkla inlemeleri birbirine karışırken..
Amcığını onun ellerine bırakıp dizlerimin üzerinde onun üstüne geldim. Sikimi soktum ağzına deli gibi emerken beni… Çıkarıp ağzından sikimin başını iyice sıktırarak çektirdim…
Alabildiğine uzanan bir vadi belirdi gözlerimin önünde… Yemyeşil tropikal bir ormanda kanaryalar cıvıldaşıyorlar… Suratına öyle bir attırmaya başladım ki… Boşalmak değil bu ateş ediyorum resmen…
Kuşum vuruldukça daha çok titriyor… Boşaldıkça boşaldım sonunda ellerim titremeye başladı benim de… Şarjörde mermiler tükenince, son kalan damlaları da ağzının içine sıktırdım…
Sonra sikimle yüzündeki kıvamlı döllerimi ağzına sürükledim… Dilini çıkarıp bana yardım ederek hepsini ağzında topladı. Ben de parmağımla gözlerini kaplayan dölleri sıyırıp ağzına tıkıştırdım… Ağzını kocaman açıp gülerek bana gösterdi…
Bembeyaz inci dişlerine kadar su katılmamış süt renginde döllerim doldurmuş yavru ağzını… Dilini çevirip ağzında tadına vardı iyicene… Sonra ağzını kapatıp tek yutkunmada gönderdi içine tümünü…
Tekrar yumuldum dudaklarına… Ağzının içini emerken üzerine düştüm yavaşça… Hani ormanların kralı var ya… Kendimi aslan gibi hissediyorum… Unutmayın ama sonuçta aslan da bir kedidir…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.