Yaşananlar, konuştuklarımız, bakışlarımız artık akıl, mantık ve ahlakın bize çizdiği sınırın dışına çıkalı çok olmuştu. İpin ucunu kaçırmıştık. Karı koca, kimisi açıktan kimisi üstü kapalı olacak şekilde beni azdırıp çıldırtmak için ellerinden geleni yapmışlardı. Sınıra kadar yükseltip sonra serbest düşüşüme izin verdikleri çok ustaca bir oyunu oynuyorlardı. Bardak dolmuştu, taşması için bir damla yeterliydi. Anlaşılan o ki bardağı taşıracak son damla benden bekleniyordu. Son damla olmadığı müddetçe bunlar geriye kalan iki gram aklımı da kaybetmem için bu kedi fare oyununa devam edeceklerdi. Şu halde mantıklı kararlar almaya çalışmanın bir anlamı yoktu -ki mantıklı karar alabilme yetimi kaybedeli epey olmuştu sanırım.
Can’ın, geçmişte Tuğçe’ye hediye etmiş olduğum kitap ile ilgili soru bile olmayan bir yorumuna cevap vermem beklenirken ben makaraları koyvermeyi kararlaştırmıştım. Daha doğrusu asla kazanamayacağım bu mücadeleyi bırakarak kendimi bu ikisine tamamen teslim etmeye karar vermiştim.
Verdiğim bu karar ile birlikte vücudumun gevşediğini, uzuvlarımı tekrar kontrol edebildiğimi fark ettim.
N: “Can…”
Sadece fısıldamak gelmişti elimden. Daha fazlası değil.
C: “Hm?”
N: “Tuğçe…”
Biraz daha güçlü çıkarabilmiştim sesimi.
T: “Efendim aşkım”
Tezgahta dolu bekleyen iki kadehi alarak, her birinden birer büyük yudum aldıktan sonra bedenimi Can’ın bedenine mümkün mertebe temas ettirerek ikisinin arasına geçtim. Kalçalarım tezgaha dayalı Tuğçe’yi sağıma Can’ı soluma almıştım. Üçümüzün de bedenleri birbirine temas ediyordu. Çenemi kaldırarak bir sır verecekmiş gibi kulaklarına doğru uzandım. İkisi de birer kulaklarını bana doğru uzattılar. Tamamen yatak odası tonuna dönüp, cilveli bir şekilde fısıldayarak
N: “İkinizi de… Hemen… Tam şu anda istiyorum”
Uzattığım kadehleri kendilerinden memnun bir ifade ile alıp tokuşturdukları sırada benim ellerim ikisinin de göğüslerinin üzerindeydi. Her iki elimde göğüslerinde başladıkları yolculuklarına aşağıya doğru devam ederek ilerliyordu. Acele etmeden göbeklerine ulaştığımda kibar ama hızlı bir bilek hareketi ile ikisinin de bacak aralarını avuçlamam bir oldu.
Sağ parmak uçlarımda Tuğçe’nin tüysüz amcığının ıslaklığını hissediyordum, sol avuç içimde ise Can’ın aşağı doğru sarkmasına rağmen avucumun içinde an be an sertleşen ve avcumu dolduran sikini. Her iki elim de yukarı aşağı hareket ederken fondip yapılarak tezgaha bırakılan kadehlerin sesini duymam ve vücuduma temas eden elleri hissetmem bir oldu. Can’ın sağ eli kalçamı avuçlamışken Tuğçe omuzumdan başlayan okşamalarını mememe kadar indirmişti. Dudaklarıma ilk uzanan Tuğçe olmuştu. İlk öpücük anı ile birlikte, az evvel rakısından aldığı son yudumu yutmadığını ve bu rakıyı kendi ağzından benimle paylaşmak istediğini anladım. Yavru bir kuşmuş gibi açtığım ağzımın içini Tuğçe’nin dudaklarından süzülen rakı dolduruyordu.
Ellerimiz birbirinin vücudunu keşfederken ağzımdaki sıvıyı rakı değil de aşk şarabıymış gibi büyük bir zevkle yuttum. Arkadaşlarım vücudumu okşarken Tuğçe ile yarım kalan öpüşmemize devam ediyorduk. Bu esnada Can boynumun sol tarafını öpücüklere boğmaya başlamıştı. Can’ın boşta olduğunu sandığım diğer eli ile Tuğçe’nin bacak arasında karşılaşmıştım. Tuğçe’nin kıçını kocası parmakları ile ezerken ön tarafta ben amının dudakları arasında daireler çiziyordum.
Üçümüz adeta bir olmuştuk, hepimiz diğerlerinin zevki için çabalıyor, kendi zevklerimizin içinde boğuluyorduk. Tuğçe daracık elbisemin derin dekoltesinden memelerimi kurtarmayı başarmıştı. Can ise eteğimi kalçamdan neredeyse belime kadar sıyırmıştı. Çıplak ve dolgun götümü hoyratça avuçlayıp sıkıyordu. Tuğçe önce memelerimi öpüp ısırmaya başlamış ardından Can’la aramızda diz çökerek yukarı sıyrılan eteğimin altından amımı yalamaya başlamıştı.
Zevk ve iştahla parmak uçlarıma yükselerek bacaklarımı ayırmaya çalışıyordum. Can bu çabamdan beni kurtarmak için iki eli ile birlikte kalçalarımdan kavrayıp hafif bir kutuymuş gibi ayaklarımı yerden keserek tezgaha oturtmuştu beni.
Böylece bacaklarımı iki yana açarak Tuğçe’nin dilini rahatça kullanmasını sağlayabiliyordum. Bir elim bacak aramda amımı yalayan Tuğçe’nin kafasını amıma doğru bastırırken diğer elim Can’ın boynundaydı.
Can’ın siki Tuğçe’nin kafasının arkasında, Tuğçe ikimizin arasında ve Can ile ben deli gibi öpüşüyorduk. Can silikonlu memelerimi nazikçe okşuyor, içgüdüsel bir şekilde siki ile karısının kafasını siker gibi bir hareketle iterek amıma doğru bastırıyordu.
Oturduğum yerden Can’ın pantolonunun düğmesini çözüp fermuarı indirdim. Pantolon kendiliğinden ayak bileklerine düştü. Sikinin kafası boxer’ın üzerinden dışarı çıkmıştı. Harika ve kocaman bir siki vardı. Arkadaşımın saçlarını çekerek yüzünü amımdan uzaklaştırıp bu harika sike doğru yönlendirdim ve ben de tezgahtan aşağıya inerek Can’ın ayakları ucunda dizlerimin üzerine çöktüm.
Can yukarıdan baktığında önünde diz çökmüş aç gözlülükle sikine bakan iki muhteşem kadın görüyordu. Tuğçe ile birlikte bu harika siki boxer’ın üzerinden okşarken öpüşmeye başladık. Can boxer’ını tamamen indirdiğinde hayvani siki, ikimizin de öpüşmesini engelleyecek şekilde suratlarımıza düştü.
Tuğçe ve ben bu siki iki yanından dudaklarımıza sürtmeye ve yalamaya başladık. Gerçekten çok iri ve uzun bir siki vardı Can’ın. Tuğçe’nin alışkanlıkla gayet doğal bir şekilde yaladığı bu siki ben hayretle yalıyordum. Yalamalarımız ile birlikte yavaş yavaş parıldamaya başlamıştı siki. Tuğçe ev sahibi olmasının getirdiği nezaketle ilk benim ağzımı siktirmek istiyordu.
Önce taşaklarını okşayarak sikini kökünden kavradım. Gözüme inanamadığım gibi ellerime de inanamıyordum. Neredeyse parmaklarım kavuşmayacaktı birbirine. Kökünden kavradığım siki zarifçe ağzıma doğru yönlendirdim. Aman tanrım ağzıma sığmıyordu. Ben kafasını dilleyip emerek ağzıma almak için uğraşırken Tuğçe, Can’ın taşaklarını emip yalamaya başlamıştı bile.
Çok fazla erkek ile tecrübem yoktu işin doğrusu. Bugüne kadar eski kocam dahil sadece üç farklı erkekle ilişki yaşamıştım. Can’ın yakışıklı siki daha önce tadına baktığım diğerlerinden ciddi oranda daha uzun, daha kalın ve daha biçimliydi. Daha önce porno filmlerde bile böylesine rastlamamıştım desem yeridir.
İştahla bu güzel siki ağzıma sığdırmaya çalışıyor, ağzımdan değişik ve daha önce hiç duymadığım sesler çıkmasına sebep oluyordum. Tuğçe bir yandan ağzımdaki sikin hemen bitiminde kocasının taşaklarını yalıyor diğer taraftan amımı parmaklıyordu. Bir zevk denizinin içindeydim ve burada boğulmak istiyordum.
Yorulan çenemi dinlendirmek ve biraz olsun nefes alabilmek için Can’ın sikini bıraktığımda artık tamamen kalkmış ve tavanı gösteren bu dev siki ağzına alma sırası karısına gelmişti. Emdiği taşakları bıraktığı noktadan diliyle en ucuna kadar yalayarak çıkmış tek hamlede mantar gibi kafasını ağzının içine almıştı Tuğçe. Gözlerimin önünde cereyan eden bu film sahnesi inanılmazdı.
Can taşaklarını yalama sırasının bana geldiğini hatırlatmak için arkasından tuttuğu kafamı taşaklarına doğru çekmeye başladı. Bacaklarının arasındaki bu erkeksi kokuyu kelimelerle nasıl tasvir edebileceğimi bilmiyorum ama başımı döndürmeye yetmişti. Siki, taşağı, vücudu, hareketleri, kokusu ve hatta sadece duruşu ile her yerinden erkeklik akıyordu. Sadece sikini yalayabilmek için iki muhteşem kadını ayaklarının dibinde, yerde süründürüyordu.
Hala kafamın arkasından taşaklarına doğru bastırdığı eli ile saçlarımı sıkıca kavrayıp ayağa kaldıracak kadar şiddetle yukarı doğru çekti beni. Saçlarımı hiç bırakmadan karısının üzerinden mutfak tezgahına doğru bastırarak tamamen domalmamı sağlamıştı. Amım tamamen açılmış, sırılsıklam bir şekilde bu yarağın içini doldurmasını bekliyordu.
Yüzüm ve memelerim mutfak tezgahının soğuk ve pürüzsüz yüzeyi ile biraz olsun serinlemişken bacaklarımın arasındaki Tuğçe, bulunduğu yerden amımı dillemeye başlamıştı. Kocasının siki amımın dudakları arasında içeri girmeden bir ileri bir geri gidiyor, hem sikinin hem de amımın daha da ıslanmasına sebep oluyordu. Karısının dili de kah Can’ın sikini kah benim amımın dudaklarının arasında gidip geliyor gözlerimin kararmasına neden oluyordu.
Can sikini amıma doğru bastırmaya başlamıştı. Amcığım, dudaklarını adeta yara yara giren Can’ın sikini içine doğru çekiyordu. Mantar gibi kafası tamamen içime girip yok olduğu sırada Tuğçe’nin dili ve burnu klitorisime seri darbeler indiriyordu ki bacaklarım titremeye başladı. Tutamadığım çığlıklarımla, yabani bir hayvan gibi hırıldayarak boşalmaya ve titremeye başlamıştım.
Can’ın sikinin yaptığı basınçla amımın sıvıları adeta fışkırıyor Tuğçe’nin ağzına yüzüne akıyordu. Boşaldığım sırada Can durmamış sikinin yolculuğunu milim milim devam ettiriyordu. Can’ın karın kaslarını kıçımda hissettiğim sırada hala titreyerek boşalıyordum. Aynı boşalmanın devamı mıydı yoksa karı koca bir dizi orgazm olmama mı sebep olmuşlardı bilmiyorum.
Karısı yukarı kaldırdığı elleri ile kıçımı iki yana çekip iyice açarak kocasının işini kolaylaştırıyor ve beni hoyratça siktiriyordu. Can bu pozisyonda beni ne kadar sikti, kaç kez boşaldım bilmiyorum ama belimde bacağımda takatim kalmamıştı. Şu ana kadar yavaş sayılabilecek bir ritim ile sikiyordu beni Can ancak hızlanmaya başlamıştı. Taşakları karısının çenesine çarpıyordu. Bu iri sikin tamamını alabileceğimi hiç düşünmemiştim ancak şimdi amımın sularını sağa sola sıçratarak çok hızlı bir tempo ile sikiyordu işte beni.
Boşalmak üzere olmalıydı diye düşünüyordum ama beni şaşırtarak aynı tempo ile bir süre daha sikmeye devam etti. “Hah şimdi boşalacak!” diye düşündüm kaç kere ama bir türlü boşalmak bilmiyordu. Bense orgazmlarıma bir yenisini ekliyor ve çok şiddetli bir tane daha yaşıyordum.
Yine bacaklarım titriyordu ki, bütün sikiş boyunca kafamdan beni sertçe mutfak tezgahına doğru bastıran ve kımıldamama izin vermeyen güçlü elleri yine saçımdan tutup kaldırmış ve baştaki pozisyonuma yani dizlerimin üzerine doğru yere sürüklemişti beni. Amımdan hızlıca çıkardığı ve benim zevk sularımla parıl parıl parıldayan sikinin kafasını hiç zaman kaybetmeden kavramıştı Tuğçe. Can suratımı yukarıya doğru kaldırmaya zorlamış, karısı hızlıca otuz bir çektiği kocasının sikinin ucunu yüzüme doğru nişanlamıştı.
Bacaklarım hala titrerken bir boğa gibi boşalmaya başladı Can. Boğazdan gelen hırıltılarına, hava ile doldurarak bir şişirip bir indirdiği geniş göğsünün de görüntüsü eşliğinde sikinin ucundan dölleri fışkırmaya başladı. Beyaz ve kıvamlı döller daha önce sadece filmlerde gördüğüm bir tazyik ile suratıma doğru fışkırıyordu. Her fışkırmada gayri ihtiyari gözlerimi kapatıyordum. Suratıma o kadar çok boşaldı ki ağzım dolduğu gibi gözlerim ve saçlarım da döl içinde kaldı.
Can’ın nefes alış verişi yavaşlar ve hırıltıları azalırken, karısı sikinin ucunu da temizleyip son damla dölleri ağzının içinde toplamıştı. Yüzümün üzerine, dudaklarıma doğru eğilerek ağzında biriktirdiği dölleri en baştaki rakı gibi ağzımın içine boşaltmıştı. Ilık döllerin tadı harikaydı. Dilimle toparlayabildiklerim dahil her damlasını yuttum. Tuğçe döl içerisindeki yüzümü ve dudaklarımı öperek temizleyebildiği kadar temizledi.
Gecenin başlangıcında beni bitirip tüketmişlerdi, nasıl devam edebileceğimi bilmiyordum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.