Derin ve Sessiz – 7

Nalan ile aramızda geçen ilişkiden sonra evde onu yalnız gördükçe elim kolum doğru durmuyor, sürekli sarılıyor, memelerini ve poposunu elliyordum. İlk başlarda ufak tefek kızsa da artık o da alışmış ve gülerek yapmama söylemeye başlamıştı.

Okulların kapanması sebebiyle basketbol antremanları sabaha alınmıştı. Antreman sonrası eve geldiğimde Nalan kendi odasında valizleri yerleştiriyordu. Birden odaya dalıp “Oooo sultanım heyecanla valizleri hazırlıyorsunuz. Maşallah neşeniz yerinde.” dedim “Yerinde vallahi. Ne güzel tatil yapcaz ama keşke sende gelseydin. Tek derdim sen evde tek başına kalacaksın.” derken yalandan üzülmüş gibi yaptı. “Ya bırak şimdi benim yalnız kalmamı.” diyerek arkadan önce poposunu okşayıp sonra t-shirtün içindeen sütyensiz memelerini sıkarak “Asıl ben özlicem seni.” dedim.

Birden yana sıçrayıp havada kalan elime vururken “Yavaş Ozan.” dedi cilveli şekilde. “Ya ne yavaşı ya. Ne var ayrıca sadece elledim biraz. Neyse tatilde kocana elletirsin bol bol.” dedim. O sırada Nalan ciddi bir tonda “Ben elletirim elletmesine de baban artık pek ellemiyor. Zaten sertleşme problemi de var. Git bi doktora dedim ama konuyu kapatıyor. Çatır çatır sevişen adam son altı aydır performanstan düştü.” derken benim önümde dikilen ufaklığa bakıp elini uzatıp şortun dışından severek “Maşallah oğlu her daim her şeye hazır.” diyip yanağıma öpücük kondurdu.

Ben tam fırsat bu fırsat diyip üzerine atılacakken “Ozan şimdi hiç sırası değil. Hadi git duşunu al ayrıca çok feci terlemişsin ve kokuyorsun.” diyerek beni odadan kovdu.

Bu kadınları anlamak gerçekten zordu. Hem azdırıyor hem de sonra seni o azgınlıkla başbaşa bırakıp sanki hiçbir şey olmamış gibi işlerine devam ediyorlardı.

Nalan ve babam tatil için yola çıkmalarından iki gün sonraki Duygu’nun ricası üzerine Taner’e bakmam gerekiyordu.Duygu merdivenlerden inip gözden kaybolduktan sonra karşıdaki açık kapıdan içeri girip doğruca Taner’i kontrole gittim.

Bayık gözlerle bana bakıyordu. “Naber lan dağıttın mı şaftı?” dedim gülerek “Ya Ozan abi ya dalga geçme.” diyerek gözlerini kapattı. “Bir şeye ihtiyacın olursa ben içerideyim. Annen gelmeden kahvaltıyı hazırlayım.” dedim ama ne zaman geleceği de belli değildi diyerek salona geçip kütüphanedeki kitapları incelemeye başladım.

Hukuk ve tıp başta olmak üzere bir sürü kitap vardı. Duygu ve Tanju kültürlü insanlardı. Özellikle Tanju İngilizce ve Fransızca’yı oldukça akıcı konuşuyordu ve bu dillerde kütüphanede birçok referans kitap vardı. Hatta Tanju ile zaman zaman İngilizce konuşarak pratik yapıyordum.

Okulda İngilizce eğitim alıyor olmam, babamın Amerikan firmasında çalışıyor olması ve bu sebeple küçükken bir sene Chicago’da yaşamış olmamız sebebiyle. Yabancı dil konusunda hiç bir zaman zorluk çekmeme sağlamıştı.

Duygu evden çıkalı epey zaman geçmişti. Normalde havalimanına gidip gelmesi ortalama 45 dakika sürer diye düşünürken çoktan o sürenin geçtiği fark ettim ama Duygu ortalıkta yoktu. O sırada apartmanın içinden “Ozannnn!” diye birinin bağırdığını duydum ve hızlıca dairenin kapısını açıp “Efendim” dedim.

Bağıran iki kat aşağıdaki Sevda teyzeydi. “Ozan çabuk gel aşağıya yavrum. Duygu hanım merdivenden düştü.” diye bağırdı. Hızlıca iki kat aşağıya indiğimde Duygu yerde yatıyordu ve hafif hafif inleme sesi geliyordu.

Sesini duymadan önce öldüğünü zannettiğim bir anlık sürede rengim atmış olacakki Sevda teyze “Hah gel gel. Ne oldu senin yüzüne bembeyaz oldun bir anda” dedi “Dur şimdi beni bırak. Çekil de Duygu’ya bakıyım.” diyerek kadını kenara ittirip Duygu’ya yanaştım. “Ne oldu sana. Kendindeysen bi ses et.” dedim iyice yüzüne yaklaştım.

“Kendimdeyim. Hangi amına koduğumun çocuğu merdivene terlik koyar. Ona basıp düştüm.” dedi. “Ha iyi. Kendindesin.” dedim. Ardından gülerek “Ne güzel koyan koyana bugün değil mi Duygu’cum.” kısık sesle kulağına doğru fısıldadım.

Hafif gülerek “Dur güldürme beni. Kalkmama yardım et.” dedi. Omuzuna dokunup “Kırık çıkık bir yerin var bakalım önce. Başını vurdun mu?” diye sordum “Yok vurmadım.” dedi. “Kollarını bileklerini oynat bakalım.” tek tek oynattı sağlam görünüyordu. Sıra bacaklarına geldiğinde üzerindeki elbise epeyce açılmış iç çamaşırı o güzel vajinasının bir kısmı gözler önündeydi.

O sırada tekrar kafamı kaldırdığımda Sevda teyze bana sırıtarak bakıyordu. “Kız sağlam görünüyor. Kaldır da evine gitmesine yardım edelim yavrum.” dedi. “Tamam ya Sevda teyze sen işine bak. Ben günde kaç kere yere düşüyorum antremanlarda benden daha mı iyi bilicen.” dedim sinirli bir şekilde.

“Aman çok biliyon sende.” dedi. O an sinirle “Bana bak Duygu benim çok sevdiğim birisi eğer iç kanaması varsa şu an sonrasında Allah korusun başına bir şey gelse ne olacak. Sen mi alcan sorumluluğunu? Hadi git işine.” diye kadını azarladım.

Kadın neye uğradığını bilemeden evinden içeri girerken “Tövbe tövbe. Deli midir nedir ya sabah sabah.” diye söyleniyordu. Duygu yüzüme bakıp sevicen bir ses tonuyla “Demek beni çok seviyorsun ha. Neyse kaldır beni de eve gidelim. Sevgini evde göster sıkıldım bu kocakarının evinin önünde yatmaktan.” dedi.

Yavaşça yerden kaldırdım ama basamakları çıkmaya çalıştıkça canı yanıyordu. “Duygu yürüyemiyorsun. İzin ver kucağımda taşıyım seni. Alırken ilk seferinde canın acıyabilir ama eve kadar rahat çıkarız.” dedim. O da “Yok artık olmaz. Belin acır bebeğim.” dedi.

Bebeğim mi? Bana bebeğim demişti ve dediğinin farkında değildi. Onu dinlemeden bir hamlede çocuk gibi kucağıma aldım. Sadece ufak bir “Ahhh” sesi çıktı. “Ya Ozan yapma taşıyamazsın. Bak sakatlık çıkacak bu sefer ikimiz birden düşeceğiz.” derken çoktan çıkmaya başlamıştık.

Duygu bir deri bir kemik değildi ama ağır da değildi. Gayet sportif bir vücudu vardı. Onu iki kat taşımak biraz yoracaktı ama Duygu için her şeyi yapabilirdim. “Ya amma söylendin be. Taşıyorum işte. Sana yaramayacaksa ben niye bu kadar spor yaptım. Geldik bak az kaldı.” dedim ve o sırada kafasını göğüsümle kollarımın birleştirdiği yere iyice yaslayıp “Aslında rahatmış burası.” diyerek gözlerini kapatıp iç geçirdi.

Eve girdiğimizde “Bizim yatak odasına götürüp beni yatağa bırakır mısın?” dedi uysalca. Normalde sürekli benimle didişen ve hırçın olan kadın böyle konuştukça eriyordum resmen.

Yatağa bıraktıktan sonra sol koluna ve bacağına bakarak “Kızarmış burası. Sen yat ben evden krem alıp gelcem. Biraz ağrısını alır.” dedim. “Sırtımda ağrıyor. Sanırım orayı da vurdum yere.” dedi. “Tamam bakarım gelince. Önce Taner’e bakıyım.” diyerek iki oda ilerideki odaya yöneldim. Taner hala uyuyordu.

Evden krem alıp geldiğimde Duygu’nun gözleri kapalıydı. Yüzüne baktığımda bitkin ama çok güzel görünüyordu. Yavaşça yanına eğlirken gözlerini açıp “Aaa geldin mi sen?” dedi. “Yakmaz bu krem umarım.” dedi. “Yok yakmaz bu. Açık yaraya da sürülebiliyor bu. Hem yakarsa üflerim sen merak etme.” dedim gülerek. “Bak acırsa acıtırım canını.” dedi hırçınca. “Haaa tamam sen iyi olda acıt önemli değil.” dedim.

Ben koluna yavaş yavaş kremi sürerken Duygu’ya dokunmuş olmanın verdiği heyecan ile sanki o benimmiş ve bana aitmiş gibi bir his oldu içimde. Hafif kaslı kollarına masaj yapar gibi kremi yedirmeye başladım. Sıra bacağına geldiğinde “Yüzüstü döner misin? Bacağının arka tarafını vurdun herhalde. Kızarıklık kalçana doğru gidiyor.” dedim utanarak. Hafif bir gülümseme ile doğrulup yüzüstü dönerken alttan elbisesini poposunun üstüne kadar sıyırdı.

O an kalbim sanırım anlık olarak durdu ve ellerim titremeye, gözlerim heyecan ve karşımdaki görüntü nedeniyle anlık kararmaya başladı. O ölesiye taptığım dünya harikası poposu karşımdaydı ve üstelik sporcu tangası vardı.

Normalde elbise, pantolon ya da eşofman ile gördüğüm iki adet yuvarlak ve top şeklindeki popo ellerimin altında ve krem sürülmeyi bekliyordu. Poposunu sanki müzde bir sanat eserini inceler gibi incelemey başladım. Sağ taraftaki lobun içe doğru olan kısmında doğum lekesine benzer bir leke vardı.

Ben ne kadar süre karşımdaki görüntüye daldım bilmiyorum ama Duygu’nun sesi ile kendime geldim “Hayırdır şampiyon ödülüne bakıyorsun. Sürecek misin kremi yoksa izlecek misin?” dedi. Yutkunarak “Yok çok kızarmış hatta beline doğru derin sıyrılmış. Ayrıca ilk defa görmüyorum.” dedim ve madem bu noktaya kadar geldik biraz piçlik yapmaktan zarar gelmez diyerek bir yandan kremi sürerken “Ama itiraf etmeliyim ki oldukça güzel ve şekilli bir popon var. Yani çok güzel. O nedenle bakmaya hakkım var.” dedim.

“Bak tabi bak. Evet ilk defa görmediğin kesin bebeğim. Taşındığımız günden beri gözlerinle iyi yedin beni. En çokta kıçıma merakın var zaten. Ama bu sefer bakmak hakkındır. Neticede o kadar kat kucağında çıkardın beni.” dedi hafif sırıtarak. Bir kez daha edepsizlikte Duygu ile yarışmanın gereksiz olduğuna karar verip uzatmamaya karar verdim. Ama bana ikinci kez bebeğim demesi içimi feci şekilde ürpertip, sevinçle dolmasına sebep olmuştu.

Karşılıklı konuşma devam ederken, elimin altındaki nadide sanat eseri poponun kızarık yerlerine kremi yedirmeye devam ediyordum. Kremleme işi bittikten sonra. “Her yerine sürdüm kremi. İstersen şu getirdiğim ağrı kesicilerden de al. Çok sağlamdır bunlar. 15 dakika içinde keser ağrıları” dedim.

“Süper olur Ozan. Çok teşekkür ederim. O zaman sen bana bir bardak su getirebilirsen iyi olur. Şu an kalkacak halim yok.” derken suratı kedi yavrusu kadar sevimliydi. “Yok canım yat böyle ve sakın krem sürülen yerlerin üstünü kapatma. Kıyafetin emer bütün kremi” dedikten sonra Duygu gülerek “Kıyafet mi emer yoksa senin manzara mı biter.” dedi.

Artık olan olmuş konuşmalar bu seviyeye çoktan gelmişti. Gözlerinin içine bakarak “Benim manzaram senin yüzüne baktığım her an çok güzel zaten. Popon ve vücudun çok seksi ama seni sen yapan o yüzün ve gözlerin. Manzaramı bozmak istiyorsan yüzünü de kapatman lazım.” diyerek birden arkamı dönüp muftağa doğru yöneldim.

Su alıp döndükten sonra beni görüp hafif doğrularak ağrı kesiciyi yuttu ve omuzlarını ve boynunu oynatarak “Sanırım her yerim tutuldu bir anda.” dedi. “Sen yüzüstü yatmaya devam et masaj yapıyım istersen.” derken daha cümlem bitmeden çoktan uzanmış “Hadi ya. Anlar mısın o işlerden? Yapacaksan makyaj masasında yağlı bir vücut kremi var. Şurada beyazlı yeşilli kabı.” dedi.

Omuzlarına ve boynuna çok bastırmadan 10-15 dakika masaj yaparken, bir yandan da konuşacak konu bulmakta zorlanan, yeni karşılaşmış bir çift gibi muhabbete devam etmeye çalıştım. Omuzları bitince tekrar açıkta duran poposuna bakma başladım. Ve ona sormadan elime masaj kreminden bir miktar alarak poposunu ve bacaklarını yoğurmaya başladım. İçi kaslı ama üstü yumuşacık bir popo karşıdaydı ve ancak rüyalarımda ya da hayallerimde erişebileceğim bu cisim şimdi karşımda ve ellerimin altındaydı.

O anda penisim şortumu delercesine dikilmiş, zorlamaya başlamıştı. Masaj yapma işini biraz daha ilerletip hafif bacaklarının iç tarafına doğru indim. O sırada “Ne yapıyorsun?” diye kısık bir ses çıkardı ama bir yandan da kendinden geçmiş gibi iç geçiriyordu. “Devam etme istersen.” dedi yine aynı kısık sesle. “Sen keyfine bak. Bırak kendini bana.” dedim kendimden emin bir şekilde.

Ardından tek tek bacaklarını bileklerine kadar biraz sever biraz okşar gibi yoğuruyordum. Arada poposuna gelip kızarık olan yerlere dikkat ederek ovmaya devam ediyor ve Duygu’dan çıkan inleme seslerini takip ediyordum. Bacaklarına tekrar geçtiğim sırada aniden bacaklarını iki yana açıp vajinasını yatağa bastırıp kaldırmaya başladı ve yüzü yastığa iyice gömülmüştü. Bir anlık cesaret ile elimi yatakla vajinasının arasına sokup okşamaya başladım.

Artık ortamın havası iyice değişmiş vaziyetteydi. Duygu birden doğrulup oturma pozisyonuna geçip yüzüme yaklaştı ve “Sana tek bir şey sorcam.” dedi bende anlık korku ile içimden “Şimdi sıçtın işin içine!” derken. “Aşağıda beni yerde gördüğünde yüzün anlık bembeyaz olmuş. Neden?” dedi o an madem buraya kadar geldik ne olacaksa olsun diyerek “Öldün zannettim bir an. ve Sanki kalbim durdu zannettim. Aşık olduğum ve taptığım kadını yerde öyle görmek kolay değil.” dedim.

Duygu aniden yataktan kalkıp karşıma geçti. Karşımda kollarını çapraz hale getirip dar elbisesinin altından tutarak elbiseyi yavaş yavaş yukarı sıyırıp başından çıkardıktan sonra sol eline alıp bir müddet yüzüme baktı. Sağ bacağını hafif dizden kırıp sadece parmak ucu yere değecek şekilde topuğu havada dudaklarını içe doğru kıvırıp emer gibi poz verircesine kısık gözlerle bana bakıyordu. “Demek yıllardan beri aşık olduğun kadına ha” derken parmaklarını yavaş yavaş aralayıp elindeki elbiseyi yere bıraktı ve aniden kapıya doğru ilerleyerek kapıyı yavaşça kapatıp kilitledi.

Sonra bacaklarını iki yana ayırıp kucağıma oturdu. Gözlerimin içine baktı, sol eliyle ensemden tutup dudaklarımızın buluşması için yüzüme doğru yanaştı ve birden saldırgan bir şekilde öpmeye başladı. Bende aynı birikmişlik ve hırçınlıkla karşılık veriyor, bir yandan öpüşüp bir yandan da sırtını ve poposunu okşuyor ve hatta parçalarcasına sıkıyordum.

Ellerimi saçlarının arasına daldırıp çılgınca öpüşmeye devam ettik. Arada dudaklarını bırakıp ensesine, oradan kulaklarının arkasına boynuna ve göğsüne öpücükler bırakıp tekrar dudaklarında buluşuyorduk.

Ani bir hareketle sütyenini kopcasından açıp portakal büyüklüğündeki yumuşak ve dolgun memelerine yumuldum. Uçlarını komple ağzımın içine alıp emiyor bir yandan da ufak ufak ıssırıyordum.

Sol elimle beline destek yaptığım sırada, kendini birden geriye bırakmasıyla göbek deliğine kadar uzanmamı sağladı. Göbek deliğinden boynuna kadar olan yerleri tek tek öperek ve yalayarak çıkıyor sonra memelerini emiyordum.

Birden tekrar ayağa kalkarak arkasını döndü. Öne doğru eğilerek poposunu yüzüme değecek kadar yaklaştırarak yavaş yavaş tangasını sıyırmaya başladı. O anda göt deliği ve vajinası tamamen karşımdaydı.

Tangasını bacaklarına kadar sıyırıp yere bileklerine düşürdü. Tam o sırada ellerimle poposunun iki lobunu birden kavrayıp kafamı vajinasına ve göt deliğine gömerek yalamaya, emmeye ve resmen yemeye başladım.

Ellerini karşısında duran aynalı makyaj masasına dayamasıyla, vajinasının etli yanakları daha da gözler önüne çıkmıştı. Ben çıldırmışcasına karşımda duran görüntüye saldırmıştım. O ise kısık ama zevk aldığını gösteren sesler çıkarıyordu. Bir süre daha o şekilde devam ederken birden kasılmaya ve boşalmaya başladı.

İnanılmaz bir sıvı çıkışı olmuştu vajinasından. Benim tükürüklerim ve vajinal sıvısı bacaklarından süzülüyordu. Tekrar bana döndü ve önümde diz çökerek üzerimdeki kolsuz t-shirtü çıkarmam için beni teşvik etti. O da o sırada belimin iki yanından tutarak şortumu ve boxerımı aşağı indirdi. Ve havada dimdik bir şekilde asılı duran penisime bir süre baktıktan sonra İngilizce “Oooo delicious” dedi. Sağ eli ile dibinden kavrayarak yalama başladı. Birkaç saniye her yerini yaladıktan sonra, ağzına alıp emerken ağzının içinde diliyle mengene gibi sıkıştırıp boğazına kadar sokuyordu.

Her an patlamak üzereydim ve kendimi kontrol edemiyordum. O da bunu fark etmiş olacak ki birden ağzından çıkarıp. Elini kıç deliğim ile yumurtalıklarımın arasındaki bölgeye atarak birden sıkmaya başladığı sırada “Sen bana lazımsın daha. Hemen boşalmana izin veremem. Kırk saatte bekleyemem kalkmasını.” dedi. Yaptığı hareket sonrasında acı beynime sıçradı ve bütün boşalma isteği anlık olarak kayboldu.

Ben tekrardan ağzına alacak diye beklerken ayağa kalkıp kafadan beni yatağa ittirdi. Ve penisimi yine dibinden tutarak vajinasına hizalayıp yavaş yavaş üzerine oturarak içine almaya başladı. O anda neye uğradığımı bilemeyecek vaziyetteydim ve yaşadığım şokların ardı arkası kesilmiyordu. İlk defa bir kadının vajinasından içeri giriyordum. İnanılmaz bir sıcaklık ile bütün vajina penisimi sarmalamış adeta sıkıyordu.

Birden üzerinde hafif hafif ileri geri hareketlenmeye başladı. Ayaklarını kıvırıp bacağımın üst uyluk kısmının üstüne yerleştirdi. Ata biner gibi ileri geri, yukarı aşağı gidip geldikçe benim aldığım haz doruk seviyesine çıkmıştı. Duygu kendinden geçmiş gibi sesler çıkarırcasına inliyordu. Vajinasından akan sıvıları kasığımı ıslatmış sırılsıklam olmuştum. Sanırım yine boşalmıştı ya da yılların verdiği yoksunlukla kadın resmen üzerime akıyordu. Öne doğru eğilip saçlarını yüzüme döküp dudaklarımı boynumu öpmeye göğsümü yalamaya başladı. Birden boşalacağımı hissederek. “Az önce yaptığını yine yap boşalmak istemiyorum.” dedim.

Elini yine aynı yere atıp bu sefer daha sıkı sıktı. Üzerimden kalkarak domalır pozisyonda arkasını döndü. “Hadi bakalım. Sıra sende. Göster marifetini.” dedikten sonra “Tamamen sana aitim ve istediğin zaman içime boşalabilirsin.”dedi.

Karşımda duran dünya harikası popoyu görünce yerimi alıp aletimi içeri yerleştirdim ve yavaş tempoda gidip gelmeye başladım. Artık aşırı dolduğum için hızlanmak istemiyordum. Hızlanırsam kendimi tutamaz ve kesin boşalırdım. Ama böyle de çok zevk almıyordum. Birden “Bebeğim yüzünü dönüp, sırt üstü yatar mısın? Boşalırken seni öpmek gözlerini görmek istiyorum.” dedim. Şaşırmış bir şekilde hafif bir mutluluk ifadesiyle “Peki aşkım!” dedi.

Penisimi elime aldım, vajinasının dışarıdan bir miktar sürtükten sonra gözlerinin içine bakarak yavaş yavaş penisimi içine bıraktım. Penisim girip çıktıkça vajinal sıvı sayesinde ıslak parlak hale gelmiş Duygu’nun vajinasının dışını da aynı şekilde parlatmıştı. Gidip gelmeler hızlandıkça Duygu’nun inlemeleri tekrar arttı. Belimden yukarı omuriliklerimden başımın arkasına kadar bir sıcaklık yükseliyor resmen hazzın doruklarında dolaşıyordum. Uzun yıllar sadece uzaktan izlediğim kadınla sevişiyordum ve birbirimize belki de anın verdiği şehvetle aşkım ve bebeğim diyorduk.

Daha hızlı vurmaya başladıkça Duygu yeniden kasılmaya başladı. Göz kapakları yarıya kadar inip kafasının tepesi yastığa gömülecek şekilde çenesini yukarı kaldırarak çok şiddetli olmasa da boşalmaya başladı. Onun boşalmasının ardından üzerine yığılarak dudaklarına yapıştım bir yandan çılgın gibi öpüyor diğer yandan da içine bütün spermlerimi boşaltıyordum.

İkimizin de gücü tükendikten sonra vücudumu onun üzerine bırakacak şekilde penisimi içinden çıkarmadan yığıldım. O şekilde bir süre yattıktan sonra yan dönüp dudaklarıma ufak öpücükler kondurarak “Şimdi kalkıp Taner’e bakalım. Karnım da açıktı. Hem biz aslında beraber kahvaltı yapacaktık değil mi?” diyip gülerken “Ya senin börekle simit arabada kaldı.” diyerek yataktan doğruldu.

“Ama önce duşa girmem lazım. Sonra da senin şu kremdem tekrar sürüp kahvaltıdan sonra bir tane daha ağrı kesici almam gerekiyor. Bitirdin beni resmen bebeğimmmm.” dedikten sonra uzun bir öpücük vererek kalkıp kapıyı açıp banyoya doğru hareketlendi.