Anne Açlığı 5

Kahvemi içtikten sonra evden dışarı çıkıp iş aramak için merkezdeki kafeleri ve barları tekrardan dolaştım. Ancak değişen pek bir şey yoktu. İkinci hüsranımı yaşayarak eve döndüm. Çok geçmeden kapı çaldı. Gelen annemdi, sarılıp selamlaştık. “Naber nasılsın?” dedi.

B: Bende şimdi geldim. İş bulmak için tekrardan merkeze inmiştim.
A: Oğlum sıktı ama artık… Yeter bu kadar gel benim salonumda çalış işte.

Bu teklifi bana daha öncede yapmıştı fakat kibarca reddetmiştim. Sonuçta salonun patronu annemdi. Orada çalışmaya başlamam kaybettiğim anlamına gelirdi. Fakat başka bir çıkış yolu görmüyordum.

B: Peki… Çalışırım, yeterki iş olsun.

Annem heyecanla boyunuma sarıldı. Anlaşılan onunla birlikte çalışacağım için mutluydu.
Sarılma merasimi çabuk bitti. Su içmek için mutfağa doğru ilerledim. Annem ise üstünü değiştirmek için odasına gitmişti. Her zamanki gibi tişört ve iç çamaşırını giyecekti. Onu yargılayamazdım, sıcakla başa çıkmanın başka bir yolu yoktu. Bana kalsa bütün gün çıplak dolaşırdım.
Suyumu yudumlarken odasından bana seslendi;
“Atalay, bir bardak kahve yapar mısın?”
“Tamam” şeklinde karşılık verdim. Kahvesini yaparken mutfağa girdiğini hissettim. Odaya girmesiyle kalçama sert bir şaplak atması bir oldu.

B: Ahhhhh! Anne napıyorsun.
A: Aslanım büyümüşte işte girmiş. (Gülerek)
B: Anne bu kadar sert vurulur mu canım yandı.

-Anlaşılan benimle dalga geçiyordu-

A: (Gülerek) Konuşma! Artık hem annen hemde patronunum senin.
B: Olsun! Evde hâlâ patron benim ama.
A: Kıçı şaplaklanandan patron olmaz canım.
B: Bana bir daha vurursan bu evde hiç patron kalmaz o zaman.
A:Bak sen! Beni tehdit mi ediyorsun? (Gülerek)
B: Evet tehdit ediyorum.
A: Tehdit etme, cesaret et. (Göz kırparak)

Bu cümlesinin üstüne gülerek anneme yaklaştım. Kollarının altından tuttuğum gibi bacakları önümde gövdesi sırtımda olacak şekilde sol omzuma aldım. “İndir beni!” diyerek gülerek çığlık atıyordu. Ben ise omuzumda annemle evin içinde gezip “Patron sensin dersen bırakırım!” diyordum. Annem gülerek “HAYIR DEĞİLSİN” diye bağırıyor ve benden kurtulmaya çalışıyordu. “Öyle mi ?… Peki o zaman!” diyerek başımın sol tarafında duran annemin kalçasına sert bir tokat attım. Annem ufak bir inilti kaçırdı ağzından.
“Ahhh”

B: Kimmiş patron ?
A: (Gülerek) Sensin tamam indir beni.

-Yavaşça annemi aşağı indirdim.-

Birazcık gülüştük. Kalçasına bakmak için aynaya gitti, bembeyaz teninde kıpkırmızı bir el izi vardı. Yanıma gelip arkasını döndü ve tişörtünü hafifçe yukarı kaldırıp kalçasını bana gösterdi;

A: Oğlum bu ne böyle ? Baksana iz bırakmışsın.(Gülerek)
B: Sen kaşındındın ama…!
A:…
B: Bu arada bu akşam Sude bizde kalacak haberin olsun.
A:Sorun değil tatlım gelsin tabiki.

Cansunun da okuldan gelmesiyle sohbetle bir kaç saat geçirdik. Ardından evden çıktım ve arabaya bindim. Sude’yi almadan önce markete uğrayıp iki adet bira aldım. Sude bize sık sık gelip giderdi fakat bizde kaldığı hiçbir gece ilişkiye girmedik. Çünkü annemin odası ile benim odam arasında yalnızca bir duvar vardı. Bizi duyması hoş olmazdı. Cansu’nun odası ise üst kattaydı, dolayısıyla onunla ilgili endişe etmeme gerek yoktu. İstesede bizi duyamazdı zaten. Fakat bu gece Sude ile ilişkiye girecektim, hatta annemin bizi duyması içinde elimden geleni yapacaktım. Son bir kaç günde yaptıkları ile bunu haketmişti. Oyun sırası bendeydi. DEVAM EDECEK…
-Gelecek yorum sayısına göre bu gece bölümün devamını paylaşacağım.-