Kumsal Bölüm -7

Yüzümü yıkamış üstümü giymiştim. Her şey sanki bir rüya gibiydi. Duvara yaslanıp derin bir oh çektim. Aldığım zevkin haddi hesabı yoktu. Yüzümden sular damlarken düşünüyordum. Şimdi ne olucaktı. Ben bir kızla işi pişirmiştim ama Gizem ben kızla aşağı inerken bile iki erkeğin arasında eğleniyordu. Ben aşağıda olduğum süre boyunca ne olmuş olabilirdi ki en kötü.
En kötü biriyle öpüşmüş elleşmiştir yani. Duvardaki saate baktığımda saat 12’ye çeyrek vardı. Zaman ne hızlı geçiyordu öyle.
Yavaş adımlarla hafif çakır keyf bir şekilde merdivenlerden yukarı doğru çıktım. Gizemi son gördüğüm duvarın ordan geçtim ve bar sandalyesine oturup bir bira söyledim. Etrafa bakınınıyordum. Gözlerim Gizemi arıyordu. Oturduğum yerden biramı yudumlarken görebileceğim her yere baktım, ama o yoktu. Biramı içtim, içtim,içtim en sonunda sıkılıp dibini fondipledim. Kafam git gide daha güzel bir hal alıyordu. Bu kadar alkol aldıktan sonra ayağa kalktım ve mesanemin şiştiğini fark ettim. Tuvalete gitmem gerekiyordu. Ağır ve sallantılı adımlarla, bir yandan gözlerimle Gizem’i araya araya tuvalete vardım. Pisuvara işerken içerdeki bir kabinden inleme sesleri geliyordu. Bir yandan işerken bir yerden yandan gelen sese kulak vermeden edemiyordum. Çok güzel inliyordu orospu. İşemem bittikten sonra ağır hareketlerle lavaboya doğru yöneldim. Suyu açtım ellerimi yıkamaya başladım. Tam o sırada inleme sesleri kesildi, kabinin duvarlarından sesler geldi, muhtemelen pozisyon değiştiriyorlardı. Kızın muhteşem inlemeleri yerini erkeğin anırmalarına bırakmıştı. Tam bir ayıydı içerdeki. O anırmayı kestiği sırada ben kabine doğru dönmüş hafif uykulu çakır keyfin 2 tık üstü sarhoş şekilde ellerimi kuruluyordum. Aniden kabinin kapısı açıldı. Adam ve küçük sikiyle bakıştıktan sonra gayet özgüvenli bir şekilde gülüp elini yıkadı. Daha sonra hiç bir şey demeden tuvaletten çıktı. Adam çıktıktan sonra kabinden sesler gelmeye devam ediyordu. Kız ayağa kalkmak istiyor ama kalkamıyor gibiydi. Kapısını yavaşça ittim ve arkasından tutup kızı kaldırdım. Lavaboya götürdüm. Ellerini lavaboya dayadı, kafamı kaldırıp aynadan kızın yüzüne baktım.
Uras:NEE!!!!!!!!!
Şoklar içerisindeydim. Karşımdaki kız, döller içerisinde gözlerimin içine zevkten ve alkolden sarhoş halde bakan kız. GİZEMDİ!!!
Sadece aynadan yüzüme bakarken ağzının kenarından damlayan döllerle bana gülüyordu. Şok içerisindeydim kendimi çok garip hissediyordum. Bu bir yandan çok sexy bir yandan çok yanlış bir yandan da çok kötüyüdü. Beraber elini yüzünü yıkadık. Suyun gelmesiyle biraz ayıldı. Sonra lavaboya oturup durdu ve hiç bir şey demedi. Biraz pişman gibi duruyordu. Tam ağlıcak gibi olduğunda kafasını kaldırıp ona sarıldım.
Uras: Çok sexy görünüyorsun. Galiba oyunu sen kazandın.
Güldü ve bir şey demedi. Lavaboda otururken bacaklarının arasından gelen ıslaklığı fark etmiş olucak ki bacaklarını aralayıp elini oraya götürdü. Elini yukarı kaldırdığında elinde kan vardı. O gece orada bekaretini kaybeden tek kişi ben değildim. Kendime hem kızgındım hem de bulunduğumuz durumun azgınlığından dolayı sesimi çıkartamıyordum. İkimiz de alkolden dolayı zaman zaman kahkahalara boğuluyor. Zaman zaman hüngür hüngür ağlıyorduk. Elindeki kanı gördükten sonra lavabodan aşağı indi, elbisesini yukarı sıyırdı ve gözlerimin önünde kendini temizlemeye başladı.
G:Ne gözlerini fal taşı gibi açtın bu gün yeterince görmedin mi zaten?? Dön arkanı!!!
Ben:Özür dilerim
Diyip arkamı döndüm. Biz bunları yaparken içeri güvenlik girdi ve durumu tamamen yanlış anladı. Her koşulda ikimiz de atılıcaktık ama olsun. İkimizi de yaka paça attı dışarı. Orospu çocuğu hesabı almayı da unutmadı. Yolda kol kola güle oynaya bir taksi bulduk ve eve doğru yola koyulduk. Saat aşağı yukarı 1.00-1.30 falandı. Millet bizi beklerken uyumuştu bile. Gizemi odasına götürdüm yatağına yatırdım. Tam çekilip odadan çıkıcaktım ki kolumdan çekip.
Gizem: Bu gece benimle kalsanaaaaaaaaa
Ben:Olmaz kızım sus duyucaklar.
Gizem:Ya ne duycaklar duyarsa duysunlar uf gel sarılıp uyuyalım.
Ben:Olmaz.
Diyip kolumu çektim ve odama doğru gittim. Kafamın güzelliği, günün aşırı yorgunluğundan sonra kafamı koyduğum gibi mışıl mışıl uykulara daldım.
Bu sefer alışkın olduğum, camımdan yüzüme vuran güneş, değil gidip gelen bir gölge ve yükselen tiz bir sesti beni uyandıran şey. Bir şey bana çok kızmıştı. Ne olduğunu idraak etmeye çalışırken başımın ağrısı ve uyanış şeklimden dolayı aptal gibiydim. Pek tabii ki geceden aldığım alkoller bunda büyük pay sahibiydi. Gözlerimi açmaya çalıştıkça gölge gidiyor ve camdan güneş geliyordu. Gelen güneşle gözlerim geri kapanıyor ve birisi gözüme doğru el sallayıp bağırmaya devam ediyordu. Güneşe doğru arkamı döndükten sonra hareket etmiş olmanın verdiği durumla sesleri daha rahat idraak etmeye başlamıştım. Bu Damlay’dı. Yüzüme doğru elini sallaya sallaya.
Damla: URAS DÜN GECE SİZ NE BOK YEDİNİZ HERKES SİZİ MERAK ETTİ!!!!!
Diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Kapıda ağlayan Peteğin sesleri geliyordu. Ev kaos halindeydi. Kolundan tutup damlayı odamdan dışarı çıkartım ve dönüp yatağıma oturdum. Telefonu elime aldığımda otuza yakın cevapsız vardı. Yarısı Gökhan ve Annemden kalanlar Teyzem, Damla falandı. Otururken yatağa , ayaklarım yere basıcak şekilde, geri yattım ve alt kattaki Gizem’i aradım.
G:alo??
U:Neler oluyor?
G:Çok kızdılar dünden dolayı. İkimiz de leş gibi kokuyorduk. Sen yine geç ayıldın sabahtan beri çenelerini ben çekiyorum.
U:Bu evin bu hali ne ya görende adam kestik sanır gerçekten.
G:Napıcaz?
U:Bilmiyorum. Ben seni ararım yine bir şey olursa.
G:Tamam.
Telefonu kapatmıştım. Gizemin sesi çok berbat geliyordu saklamaya çalışır bir hali vardı. Damlanın sesi artık gelmiyordu. Belli ki aşağıya inmişti. Kapıdan bir ağlama sesi geliyordu. Bu Petek’ti. Bir hışımla yataktan kalktım ve kapıyı açtım. Etrafa bakındığımda kimse yoktu. Derken kapının yanındaki duvara sırtını dayamış, yere oturmuş bir ufaklık. Yanına oturdum.
U:Neden ağlıyorsun bakalım??
P:Of bilmiyorum herkes çok bağırıyor. Babam ablama çok kızdı. Çok kötüydü sana da öyle olucak sandım.
Dişlerimi sıkarak.
U:Gökhan amca beni sever ya maksimum bağırmıştır ablana. Bana da fazlasını yapmaz korkma.
Ağlamaların sesi yükselmeye devam etti. Kolumu atıp omzundan sarıldım
U:Ağlama bu kadar normal şeyler bunlar olur arada. Hem ablan da iyi konuştum ben telefonda.
Petek bağıra bağıra ağlayıp bi anda kafasını omzuma gömdü.
P:Babam ablama tokat attı.
Diye hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. O an bende ipler kopmuştu. Hiç bir şey duymuyor hissetmiyordum. Tek düşündüğüm bunun intikamını nasıl alıcağımdı. Kulağımdaki çınlama yavaş yavaş geçtikten sonra Petek’in ağlamalarını tekrar duyar olmuştum. Ona dönüp şeytani bir gülüş ve gözümden akan bir damla yaşla.
Uras: Bir çaresine bakıcaz abicim sen dert etme.
Diyip odama dönmüştüm. Petek sakinleşmiş ve ağlaması kesilmişti. Odamda biraz dinlendikten sonra evden çıkma kararı aldım. Çok doluydum ve ne yapıcağımı bilmiyordum. Sahile giderken Gizem’e de yanıma gelmesi hakkında mesaj attım. Evde bu halde onu yalnız bırakamazdım ama evde onun hazırlanmasını bekleyebilicek kadar sabrım da yoktu. Yolda yürürken tek mantıklı düşüncem yoktu. Gökhanı dövmek, evden kovmak. Yaz tatilini bitirip dönmek. Hayır bunların hiç biri mantıklı değildi. Her zaman gittiğim cafelerden birine varmıştım. Oturup bir içicek söyledim ve denize karşı onu yudumlarken birisi karşımdaki sandalyeyi çekti. Kafamı kaldırıp ona baktığımda bu Mehmet’ti. Benden 2-3 yaş büyük yazlıktan bir arkadaşımdı Mehmet. Beraber takılmışlığımız çoktu kendime yakın hissederdim onu. Durumu ona özetledim. Ertesi gün bir camp olucağını ve yola bu geceden çıkılacağını söyledi. Eğer istersek katılabileceğimizi de söyledi. Bu harika bir fırsattı. Gizemle ben hem evden kaçmış olucaktık. Hem de yaklaşık bir hafta da Gökhanla annemin yüzünü görmemiş olucaktım. Gizeme evden çıkarken kendisine ve bana yeticek kadar eşya hazırlayıp yanıma gelmesini söyledim.
Mehmet o gelmeden kalkmıştı bile. Saat aşağı yukarı 18.00 olmuştu. Otobüsün kalkmasına 2 saat kadar kalmıştı. Gizeme olanları anlattım ve buruk bir sevinçle kabul etti. Kalan 2 saat içinde gidip bir çadır satın aldık ve otobüsün kalkacağa yere doğru yol aldık.
Devam edicek