Selamlar. Sizlere beni uzun süre etkisinde bırakan olayları ve pek çok kişinin uygunsuz bulabileceği bazı ilişkilerimi anlatacağım. İsmim Cem, kendimle ilgili diğer detayları hikaye içerisinde veririm.
Anlatacağım olayların başladığı sabah saat altıya doğru uyanmış, geceden kalmalığın etkisi ile çok yorgun hissediyordum. Yakınımdan gelen kısık ve yorgun “saat kaç” sesi biraz etrafa odaklanmamı sağladı. Ayılmaya çalışırken içinde olduğum loş odayı algılamaya uğraşıyordum. Eşyaları ve kapının yerini henüz seçemediğimden yatağın hangi tarafında olduğumu bile anlamamıştım.
Gelen ses Selin’e aitti. Selin ile 6 aya yakındır biraz karışık, pek sevgi ile ilgisi olmayan bir ilişki yaşıyorduk. Bu kadar uzamaması gereken bir şeyi biraz uzatmıştık, akıllı biri şu ana kadar aramızda olanları çoktan bitirirdi ama kimsede akıl henüz üstün gelmediğinden devam ediyorduk.
Telefona bakıp “Altı” diye cevap verdim. Aynı yorgun ve kısık sesle “Erkenmiş” diye karşılık verdi. Yüzüstü yatıyordum, örtünün altında kalçamı sıcak eli ile hafif sıkmasını hissettim, eli yavaş yavaş gevşedi, nefesi yeniden düzene girince tekrar uykuya daldığını anladım.
Kalçamdaki elini çekip yataktan oturur şekilde doğrulup ayağımı yere bastım. Bir şey ayağıma hafifçe batarak kalkmama engel oldu, tam basmadığım için hafif acısını hissediyordum sadece. Ayağıma batan şeyi ayağımın altından alınca elime gelen sertlik ve kesinkinlik hissinden bir cam parçası olduğunu anladım. “Gece kırılan şişe olmalı” diye düşünüp koyacak bir yer bakındım. Gecenin bir yarısı kimsenin kalkıp kırık cam parçalarını toplamadığı kesindi.
Uyumadan önce sırt üstü yarı yatar şekilde uzanmış olan Selin’i altıma almamı ve ben içinde kontrolsüzce gidip gelirken durmadan şarap şişesini ağzına dikişini, ben içine girip çıkarken içmeye çalışmasını, ağzından boynuna oradan memelerine sızan içkileri, onları yalayışımı, “devam et, durma, devam et” demesini, becermemin sarsıntısından ağzını tutturamayınca kendi suratına ve vücuduna bile bile şarabı boca etmesini, ufacık memelerinin hızlı ve düzensiz sallanışını, tüm suratı ile memelerine dağılan şarabı ve bu görüntüye kudurmamı hatırladım.
Ritmimiz iyice yükselip, bağırarak ikimiz birlikte boşalırken hafif dolu şişeyi “aşkım şarabı yala, iç benden, bacak aramdan iç” diye bağırarak yere fırlatmış ve kırmıştı. Nefes nefese yığılmıştık yatağa, toparlanmaya çalışıyorduk. Üstünden hala şarap damlaları yavaşça yatağa doğru kayıyordu.
Selin kontrolsüz hareket etmeyi özellikle alkollüyken alışkanlık haline getirmiş biriydi, ayık hali ile de arıza davranışları olurdu ama alkollü hali uçlarda olabiliyordu. O yüzden umursamamıştım. Boşalmanın etkisi üzerinden hafif kalkınca “bi şişe daha var, uyumayalım, devam edelim” demiş ve elini beni okşamak için üzerime atmıştı ama yorgunlukla saniyeler içinde uykuya teslim olmuştu, bende yerdeki el dokuması halı üzerindeki kırmızı lekelere bakarken uykuya dalmıştım.
Şimdi yataktan kalkarken hala şarap kokusunu alabiliyordum, üzerimde şarap lekeleri olmalıydı, Selin büyük ihtimalle daha berbat durumdaydı. Oda çok sıcak olduğu için rahatsız olmadan uyumuştuk ama şu an koku dayanılacak gibi değildi.
Selin’in üzerinden diğer tarafa geçip yataktan kalkmaya çalıştım. Ben geçerken mırıldanarak “uyanınca yapalım” dedi, üzerinden geçerek kalkmaya çalışınca ona sokulduğumu sanmıştı anlaşılan.
C: Güzelim odayı temizlemen lazım, berbat durumda
S: Boş ver bitanem. Sabah kadın toplar.
Sesi uykuluydu.
C: Şarap şişesini kırdığını hatırlıyor musun
Ani bir kalkma refleksi ile gözünü açtı
S: Hassiktir
Komodindeki lambayı yaktı be etrafa baktı.
S: Hassiktir ya, bu ne ya
Yerler ve halı şarap lekesi içindeydi. Duvarlara da sıçramıştı. Yatak zaten berbat haldeydi, şarap ve seks kalıntılarını görebiliyordum.
C: Arzu temizlemez mi
S: Ya kafama sokuyum bok vardı şişeyi atacak
Normalde kadınlara bu anlarda sokulup onları rahatlatmak, sakinleştirmek gerekir. Ancak Selin uysal bir tip değildi ve böyle anlarda her türlü desteğe kapalı olurdu. Ev işlerini yapan kadının odayı böyle görmesini istemediği kesindi.
C: Benden istediğin bir şey var mı, yardım falan?
S: Düzgün sikiş, düzgün ya bu ne, bana kaldı tüm iş, yok bir şey istemiyorum, düzgün sikiş yeter
Söylenirken nevresimleri sökmeye çalışıyordu. O girişmeden yerdeki camları toplayıp çöpe attım, şimdi birde kesikle uğraşmasını istemiyordum. Ardından banyoya yöneldim duş almak için. Banyo yaparken söylenmesini hala duyuyordum. “Sikeyim ya halıya bak” diye bağırıyordu. Belimde havlu ile banyodan çıktım.
C: Ben gidiyorum, çıkmam lazım
Hafif sakinleşmiş gibiydi
S: Tamam, sandığım kadar çok iş çıkmayacak.
Ardından kendine bakıp “Üstüme bak ya” dedi.
Çıplak iş yapıyordu, zayıf kalçaları, yüzü ve vücudunda kurumuş şarap lekeleri vardı. Bacağında da kendi sıvıları beyaz lekeler bırakmıştı. Çıplak boya badana yapmış bir kadın gibi duruyordu.
İnce ve uzun bir kadın için çok güzel bir görüntüydü.
Elimi kalçasına koydum. Görüntüsü bende kıpırdanmalara sebep olmuştu.
C: Bişeyler yapalım mı, ben de temizlenmeseydim keşke
S: Yürü git işimi zor bitiririm ben. Az vaktim var daha kendimi temizliycem senin sikinin derdine uğraşamam otur şurda otuzbir çek çok lazımsa.
Öyle bir isteğim yoktu. Ensesinden öptüm. Pek oralı olmadı. Gerginleşiyordu tekrar.
S: Bu iş çığrından çıktı, abarttık, yok olmaz böyle ben yokum artık. Hayatımız kayacak resmen. Yeter ya.
Cevap vermedim. Çok sinirliydi ama kendi sebep olduğu duruma çıkışıyordu, ben de yorgundum biraz ve beni bekleyen yoğun bir gün vardı önümde. Uğraşamazdım.
S: Sana hava hoş, sik geç, ben rezil olurum, boku yiyecek olan benim
Sinirlenmek üzereydim, zevkten bağırıp çıldırırken keyfi yerindeydi, şimdi gereksiz bir tavır yapıyordu, şişeyi yere atarken keyfine diyecek yoktu. “Sikilirken şişe kırma, uğraşmazsın o zaman” demek istedim ama demedim.
S: Yakalanıcam ya ben, kesin yakalanıcam. Yakalayacak bizi yakında.
Kocasından bahsediyordu. Bir kaç saate gelecek olan eşinden. İlişkilerinin detaylarına çok girmiyordum, beni ilgilendirmezdi ama Selin ile ilk sevişmelerimize başladığımızda haberim yoktu evli olduğundan. Acaba evli olmasa nasıl olurdu aramız? Çok farklı olmazdı heralde. Bilmiyorum.
Selin temizliğe devam ederken dün akşam beni salonda eliyle de boşalttığını hatırladım. Bence salonda da temizlenmesi gereken spermler olmalıydı. Kocası görmese iyi olurdu.
“Selincim salonda elinden etrafa dökülen döllerimi unutma” demek çok mantıklı gelmedi. Sinirleneceği için bundan bahsetmeden vedalaşıp evden çıktım. Kendi fark ederdi büyük ihtimalle.
Eşi erken falan gelirse evde olmak istememem çok doğaldı neticede, kal diye ısrar da etmedi zaten.
Aşağı inince kahve içebileceğim bir yerlere bakınarak yürümeye başladım. Arabaya binip gitmeden bir kahve içsem iyi olacaktı, biraz ayılmak istiyordum. Biraz uzaklaşmış ve bir yere oturmuştum ki telefonuma mesaj geldi.
Selinden bir resim. Açtım.
Selin sandalyeye oturmuş, bacaklarını ikiye ayırmış şekilde kadınlığını ortaya çıkarmıştı. Aynadan tüm vücudunun şarap, döl ve kendi sıvıları ile kaplı görüntüsünü çekmişti. Yüzü fotoda olmadığı için dağılmış makyajını göremiyordum ama küçücük memeleri lekelerle çok güzel gözüküyor, kirli vücudu insanın aklına giriyordu.
“Sen gene de çok ciddiye alma söylediklerimi, döndüğünde görüşürüz tatlım” yazmıştı. Selin dengesizdi, 180 derece dönmüştü 20 dakikada, artık iniş çıkışlarına alışıktım. Kalp gönderdim ve “bu halini tekrar görmek istiyorum” yazdım.
Bir dahaki sefere bir şişe şarabı üzerine gecenin başında dökme fikri aklıma kazındı.
Fotoğrafı şifreli klasörüme taşımaya yelteniyordum ki telefonum çaldı. Arayan bir süredir özel bir problemim için gittiğim terapistin sekreteriydi, Nil.
Nil: Merhaba Cem bey,
C: Merhaba Nil hanım
Terapi zamanını doğrulamak için aramıştı. Katılacağımı, bir problem olmadığını söyleyip kapattım. Terapiye gittiğim konuyu hatırlamak buna sebep şeyleride hatırlamama sebep oldu. “Bunlardan uzaklaşmadığın sürece bu terapiler bir işe yaramaz”. Böyle diyordu doktor Emir bey.
Elimden geleni yapıyordum, ama kolay olmuyordu.
O sırada neden istemsiz şekilde telefonumdan rehberde isimlerden Akif’i buldum ve aradım bilmiyorum. “Ooooo ayran içtik ayrı mı düştük ya sesin soluğun çıkmıyordu” diye gevrek neşesi ile açtığında düşünmek için artık çok geçti.
Akif eski bir arkadaşımdı, çok iyi arkadaştık uzun yıllardır. Ancak son zamanlarda arkadaşlığımız değişmişti, biraz mesafe koymaya çalışıyordum. Mesafe koymaya çalıştığın kişiyi aramak çok etkili bir yöntem değildir aslında.
C: Akifcim takılıyoruz işte. İşler, yoğunuz, yoksa niye aramayım
A: Selinle devam mı lan? Biz görüşmüyoruz pek onla
Selin ile beni Akif’in eşi Didem tanıştırmıştı. İkisi çok yakın arkadaşlardı ve bir birlerine her şeyi anlatıyorlardı. Son zamanlarda iki kadının araları biraz bozuk diye tahmin ediyordum.
C: Eh takılıyoruz işte, görüşüyorum hala
A: Belli belli, bizi aramamandan belli. Didem bizi unuttu Selin’den beri diyor. Yakalanmadınız demek daha
Güldü.
C: Yok ya ne alakası var lan, çok yoğunum. Ağzını da hayra aç
Aslında alakası gerçekten yoktu. Akif ve Didem’den uzak kalmaya çalışma sebebim farklıydı. Bir kaç başka kişiden uzak kalmaya çalıştığım gibi.
Akif’i aramakla biraz hata yaptığımı hissine kapılmaya başladım. Giderek içim bunalıyordu.
A: Özledik seni gelsene bu akşam görüşelim
Karşı koymam gerekiyordu
C: Yok çok işim var, hiç vaktim yok bu sıra ama daha sonra olur. Bu gün doluyum
A: E yarın gel, Didem de özledi seni
Kaybettiğimi hissediyordum. Neden aramıştım ki? Bok vardı arayacak.
C: Yarın mı bakayım, ama söz vermeyim. Gelemem büyük ihtimal ya
A: Gel gel, Didem seni sayıklıyor, bak yanımda daha yataktan çıkmadık sabah keyfi
Telefona uzaktan bir ses geldi
D: Ceeem gel yarın akşam yaaa, özledik
A: Gel oğlum, yengenle bi ilgilen, ihmal etme
Kanımın kaynamasını hissediyordum. Bir süredir verdiğim mücadeleyi kaybettiğimi hissediyordum.
C: Gelirim yarın takılırız
İçimdeki ateşi tekrar hissediyordum.
A: Ha şöyleee
Telefondan Didem’in “Ohhh be, baydık biz baş başa” dediğini duydum.
Terapiste bunu söyleyecek miyim düşünmeye başlamıştım bile. Kendimi gitmem belki Akiflere diye kandırmaya çalıştım, ama gideceğimi biliyordum. Çokta büyütülecek bir durum değildi sanki, abartıyor muydum?
Aylar sonra başa dönmüştüm.
Başkalarının cinsel hayatına dahil olma tutkum, başka erkeklere ait kadınlara olan arzum, bunu onların da görmesine olan durduramadığım hislerim. Terapistin değimiyle bağımlılığım. Mesafe koyduğum kişilerle olan duvarlar yıkılıyordu. Birden tüm kontrolümü yitirdim.
Telefonu kapattıktan sonra uzun süredir konuşmadığım bir kaç kişiye daha mesaj atarken buldum kendimi “Naber, nasılsınız ya? Görüşemedik bayadır.”
Aylardır alkol almamış bir alkoliğin, viski şişesini açtığı andaki hali gibiydim.
“Klasik, doğal, sakin, sevgi odaklı bir ilişki istiyorum artık” terapiste kurduğum bu cümleyi hatırladım ve hızla unuttum. Kanım kaynıyordu, keşke yarın demeseydim diye düşündüm. Yarına daha çok vardı, Didem’i özlemiştim.
Hayır, Didem’i değil sınırları çiğnemeyi, erkeklerinin rızası ile kadınlara erişmeyi özlemiştim.
Bu düşüncelerle kahve içtiğim yerden çıkıp arabama doğru yürürken Selinlerin apartmana yaklaşmıştım tekrar. Uzaktan apartmana giren bir adam görünce düşüncelerim dağıldı.
Eşiydi, biraz erken gelmişti. İçimden “Umarım Selin evi toparlamıştır” diyerek arabama bindim.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.