Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Yazlıktan Yazlığa – Giriş

Kendimi ve ailemi tanıtmak istiyorum. Ben Rojda. Hafif esmer tenli, uzun dalgalı saçlı 170 cm boyunda bir kadınım. Bu olayların olduğu sırada yani 2000’lerin başında Trakya’da oturuyorduk. 18 yaşımdaydım. Annem ev hanımı, babam ise mimar. Her ikisi de doğulu ama farklı ana dillere sahipler. Bu sebeple evde sadece Türkçe konuşulur. Bir de erkek kardeşim var. Benden 1,5 yaş küçük. 

Babam serbest çalışan bir mimardı. Durumumuz ilk başta ne iyi ne kötüydü, ortalama üstüydü sadece. Babam o sıralar Trakya’da arsaların iyi bir yatırım olduğu gördü ve bu şekilde yatırım yapmak istiyordu. Birikimlerimizi ve sattığı arabadan gelen parayı en doğru yere yatırmak istiyordu ama hangi tarlaların imara açılacağı hakkında bilgiye sahip değildik. Babamın belirsizlik içinde olduğu çok belliydi. Ön gördüğü  bir kaç yer arasında kararsızdı. Ben de parayı bekletmemek için ona bir fikir vermek istiyordum. Çok sıkıldığı bir an, “Kızım, sen temiz yüreklisin, hissedersin. Bunlardan hangisi iyi olacak. Söyle bir tanesini” dedi. Ben de içimden geçeni söyledim. Peki dedi, ertesi gün, o mevkiden az da olsa tarla alabildi. “Alınmış mal iyidir, belirsizlik kötüdür” dedi. Şimdi değilse de elbet zamanı gelecektir dedik. Normal yaşantımıza geri dönmeye çalıştık ama annem biraz huysuzdur. Babamın her seçimine, her kararına bir laf eder. Günlerimiz ev içinde sessiz bir gerilimle geçiyordu. Annem tüm cadalozluğuyla söylenip duruyordu. Babamın haline üzülüyordum.

Aradan bir iki ay kadar geçince, aldığımız yerlerin imara açılacağını öğrendik. Annem nihayet sustu ama “Ne iyi ettiniz” falan gibi bir şey demedi. Takdir etme gibi bir huyu yok. Biz diğer üçümüz ise çok sevinmiştik. İmara açılınca, bizim gibi aslen oralı olmayan ama yıllardır orada iş yapan Karadenizli  iki inşaatçı kardeş, oradaki arsa sahipleriyle anlaşıp, site yapmak istediğini söyledi. Arsa sahiplerine, sahip olduğu oranında daire veya dükkan verilecekti. Babamla da görüştüler. Babam herkesle aynı oranda olacak şekilde ama daha büyük hissedar olduğu için bir takım ekstralar koparmaya çalıştı. 5 daire ve 1 dükkan düşüyordu normal dağılımda. Ama babam toplamda en büyük alana sahip olduğu için ve mimar olduğu için adamlarla “özel” bir anlaşma yapmış. Daireleri giriş ve en üst kat olmayacak şekilde verilecekti. Dükkan ise site girişine en yakın olan dükkan olacaktı. Ayrıca, babam projenin mimarlığını ve bazı yürütme işlerini de yapma konusunda anlaştığını söyledi. Bunun  için para almayacak ama zemin katlardan bir daire alacaktı. Tüm bu anlaşmalar ve gelişmeler eve biraz olsun mutluluk getirmişti. Uzun zamandır gece banyoya girmeyen ebeveynlerim o hafta 2 gece banyoya girdiler. 

Erkek arkadaşım yoktu. O zamanlar bu hoş karşılanan bir şey değildi. Diz üstü eteğin bile kınanarak bakıldığı yıllardı. Cinsel olarak çok meraklı ve istekliydim. Ama korumamız gereken imaj ve “El alem ne der” endişesi ile  hanım hanımcık görünüyordum ve buna mecburdum. Yapabildiğim tek şey, odamda amımla oynarken tek mememi okşamaktı. Neyse ki kendi odam vardı. Eski evimizde, daha küçükken erkek kardeşimle bana ayrı odalar düşmüyordu. Aynı odada kalıyorduk. 

Aile içinde yaşanan stres boyunca kendimi hiç okşamamıştım. Düzelen durumumuzla beraber gelen, anne babamın gece sevişmeleri kendimi yeniden okşayarak tatmin etmeye döndürdü. Arkadaş grubumdaki hiç bir kız arkadaşımın seks deneyimi yoktu. Ama okulumuzda kaşar gibi gördüğümüz bir kızın önden arkadan sikiştiğini duymuştum. Biz onunla konuşmuyorduk. Aşağılayıcı bakışlar atıyorduk ama ben içten içe o kıza öykünüyordum. Kalbimde, amımda, içimin her yerinde sevişme arzum patlamalar yapıyordu. 

Bir hafta sonu annem dışarı çıktığında evde babam gazete okuyorken salona girdim. Üzerimde badi altımda ise pijamam vardı. 

R: Gene gazeteye dalmışsın baba. 

B: Ben de böyle dinleniyorum kızım.

R: Öyle dinlenme oluyor mu ya? Ben de dinleneyim bakalım nasıl oluyormuş.

Bunu söyledikten sonra babamın kucağına oturdum. Kötü bir düşüncem yoktu. Popom sanırım taşaklarını ezdi ve babam ahh dedi. Ben biraz yükseldim ve kalktım.  O da eliyle sikini taşağını düzeltti. 

B: Yapma kızım böyle ani şeyler.

R: Özür dilerim. İstemeden oldu. Gazeteyi bana ver o zaman.

B: Ben hala okuyorum.

R: O zaman oturacam. Hazırlan.

Babam peki deyip bacak bacak üstüne attı. Ben de oturdum. Hiç de ilgimi çekmeyen ekonomi sayfası vardı. Başka sayfa açmayı önerdim. Gazeteyi elinden alıp kapattım ve renkli sayfalardan birini açtım. Şansıma sağlık sayfası denk gelmişti. Sayfadaki konular da genelde hep meme kanseri, prostat, erken boşalma, iktidarsızlık, adet falan gibi ilgi çekici, tiraj artırıcı şeyler olurdu. Yine onun gibi bir şeyler koymuşlar. Üst tarafta mükemmel güzellikte bir meme koymuşlar. Meme sağlığı ve mammografinin önemi gibi bir haber idi. Alt tarafta ise tüp bebek ile ilgili bir haber vardı. Ben tek tek yazıları okuyordum. Babam ise alt tarafı zaten okuyamıyordu. Meme resmine bakıyordu. Ben alttaki tüp bebek haberine geçtim. Sperm, yumurta birleşme gibi şeyler beni azdırmaya başladı. Ama azan bir tek ben değildim. Popomun altında sertleşmeye başlayan siki hissedebiliyordum. Rahat edemedim. Sanırım babam da rahatsız olmuştu. 

B: Al gazeteyi oku. Sayfaları dağıtmadan getir.

R: Tamam. Magazin okuyup vereyim.

Masaya geçtim. Babamdan tarafa bakamıyordum. 5 dakika kadar daha okuduktan sonra gazeteyi babama verdim. Yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Kucağına baktım. Siki inmişti. İyi bari dedim içimden. Sonra odama gittim.

Hayatımda ilk kez bir yerlerimde penis hissetmiştim. Tuhaf duygular içindeydim. Çok yanlış bir kişinin penisini istemeden kaldırmıştım. Bir kaç gün kendime kızdım ve ne cinsel bir şey düşündüm ne de kendimi okşayacak arzu yaşadım. Sonra düşündüm ve aslında bu yaşananın yanlış olmadığını kabul edecek bir şey bulursam normale dönebileceğime karar verdim. Babamın penisini hissetmek elbette yanlıştı ama istemeden olmuştu. Ya istemeden de olsa bir başkasının mesela bir sınıf arkadaşımın kalkmış sikini götümde hissetseydim, neler olurdu? Hakkımda neler söylenirdi? Bu düşünce ile bir ferahlama yaşadım. 

Günler içinde babamın yüzüne yine gülerek bakabilir hale geldim. Annem ise yine söylenmelerine başlamıştı. Bu aralar derdi satılan arabanın yerine yenisinin alınmaması. Babam onu ikna etmek için dairelerin henüz başlamadığını, bitmesinin ise bir yıldan fazla süreceğini söylüyordu. Annem anlasa da yine de huysuzluğunu artırarak babama araba diye baskı yapıyordu. Zavallı babam da hissesine düşen dairelerden birini şu anda satarsa ucuza gideceğini defalarca anlattı ama annemin ikna olmaya niyeti yoktu. En sonunda illallah etti ve zemin kattaki daireyi devretti. 

Sattığı arabanın aynısının bir kaç yıl daha yeni modellisini aldı. Biraz da elimize harçlık kalmıştı. Evde anneme araba kullanmayı öğrenmesi gerektiğini söyledi. Annem de ehliyet kursuna gidebileceğini ama sınavdan korktuğunu söyledi. Neden korkuyor ki? Kursa git, öğren ne lazımsa. Direksiyon pratiğini de babamla yaparsınız. Anlamıyorum bu kadını. Babama bana araba kullanmayı öğretmesini söyledim. Babam çok sevindi beni hevesli gördüğü için. Ben de annemi gazladım. Israrla birlikte gidelim dedim ve sonunda razı oldu. 

Annemin ehliyet kursu dönem dönemmiş. Onunki bir iki hafta sonra başlayacakmış. O zamana kadar iki günde bir babam bizi boş arazilerde çalıştırdı. Ben iyiydim ama annem çok heyecan yapıyordu. Sonra ben yolda kullanmak istedim. Babam da sakin bir köy yolunda bana kullandırdı. Anneme de ısrar etti ama annem cesaret edemedi. Günler sonra ise annemin kursu başladı. Annemi kursa bıraktıktan sonra bana sakin olmayan yollarda hatta mahalle içinde kullandırdı. Ben iyice alışmıştım ve araba kullanmayı çok seviyordum. 

Okuldaki durumumda aynıydı. Derslerim ve notlarım gayet iyiydi. Yaşadığımız yer deniz kıyısı olmayan bir yerdi ama denize çok da uzak değildik. 1 saat bile sürmüyordu minibüs ile. Kız grubumuzla üç defa topluca kıyıdaki büyük yere gezmeye, sinemaya gitmiştik. Sahilde gezerken salaş bir yer vardı. Yaşlı bir adamın işlettiği çay bahçesi gibi bir yerdi. Fiyatları ucuz diye orada oturur dinlenirdik. Sahibi Halil amca sigara yaktığımızda bize kızardı. “Sizin gibi hanım kızlara sigara yakışmıyor” derdi. Biz de deniz kenarında içtiğimizi, evde okulda içmediğimizi falan söylerdik. Gerçekten de öyleydi. 

Günler sıradan geçiyordu ve okulda kız grubumdan bir arkadaşımla küsmüştüm. O gün canım hiç okula gitmek istemiyordu. Sabah her zamanki gibi kalktım. Hazırlandım ama okula gitmeyecektim. Annem arabayı bize lazım diye babamdan istedi. Babamı ofisine, kardeşimi okula ve annemi de hastaneye bıraktıktan sonra okula gidiyor gibi yaptım ama aklımda başka bir plan vardı. Deniz kıyısındaki yere gidecektim. Sinemada falan oyalanıp, saatinde eve dönecektim. 

Yol kalabalık değildi ve ilk kez tek başıma kendime güvenerek oraya varmıştım. Kendimle gurur duyuyordum. Müthiş bir öz güven yüklenmiş şekilde arabayı sinemaya yakın bir yere park ettim. Malesef sabah erken saatte sinema kapalıydı. Ben de her zaman gittiğimiz çay bahçesine gitmeye karar verdim. Hava mevsime göre çok güzeldi. Keyifliydim.  Denizin kokusu ve hafif esen rüzgar beni çok rahatlatmıştı. Çay bahçesine gittiğimde kimseler yoktu. Ben de tam ocağın çaprazındaki tabureye oturdum. Aradan 5 -10 dakika geçti. Halil amca yani orayı işleten adam geldi. “Hoş geldin çayı şimdi yaptım birazdan hazır olur” dedi ve ocağın yanındaki masaya oturdu. Gazete okumaya başladı. 

R: Halil amca, sigaran var mı?

H: Var kızım. Senin adın neydi? 

R: Rojda. Biz burada yaşamıyoruz. Yüzümü tanıyorsun ama ismimi bilmemen normal. Sıkça gelemiyorum.

Bunları söylerken okuduğu gazete dikkatimi çekti. Şu arka sayfalarında çıplak kadın resimleri olan gazetelerden. Aslında biraz şaşırdım çünkü Halil amca çok beyefendi ve kültürlü bir insandı. Ama biraz da rahatladım çünkü ondan çekinerek sigara içerdik. Ben de bundan cesaret aldım. Sigarayı uzatıp, ”Al Rojda” dedi. Sigaramı yaktım ve tabureme oturdum. Okula gitmeyeceğimi bildiğim için kısa beyaz çorap giymiştim. Altımda beyaz üzerinde küçük ayıcık resimli ve artık popomu bile zor örten pamuklu külotum vardı. Üstümde ise beyaz ve memelerimi birazcık daha büyük göstersin diye taktığım telli sutyenim vardı. Uzun boyumla ve daha iri görünen memelerimle her erkeği baştan çıkartabilecek bir kızdım. Ve o anda aşırı derecede kendime güven duyuyor haldeydim. Kendimi seks tanrıçası gibi hissederken, Halil amcanın kanlı canlı ve dibindeki ben dururken gazetedeki kadınlara bakmasına kızmıştım. Etraftaki tüm gözler benim üstümde olmalıydı. Onu kendime baktıracaktım. O anda 

H: Çay vereyim mi Rojda?

R: Evet, Halil amca dedim. 

Çayı bardağa doldurmak için arkasını döndü o anda ayağa kalktım ve elimi eteğimin altına sokup külotumun amımı kapatmasını engellemek için yana doğru çektim. Tabureme oturdum eteğimi dizimden biraz daha yukarı kaldırdım. Bacaklarımı hafifçe araladım. Gömleğimin bir düğmesini açtım. Beni o halde görünce ”Buyur canım” dedi İsmimi söylemeyip canım demesi hoşuma gitti. ”Teşekkürler” dedim. Çayı verirken gözleri bacaklarımdaydı. 

Yerine oturdu. Gazetesine bakmaya devam etti. Çayımı içerken eteğimi kontrol ettim. Bacaklarım iyice açıktı. Ben yine bacaklarımı araladım. Eminim amımı görmüştü. Alt tarafım oradan nasıl görünüyordu bilmiyorum ama ışık giriyorsa kıllarımı bile sayabilecek açıklıkta tutuyordum. Fark ettirmeden bana bakıyordu. O ara ara bakarken külotum biraz ortaya kaydı. Tamamını değilse de amımın sol yarısını görebildiğine eminim. Sonra  Halil amca ayağa kalktı ve dışarı çıktı. O anda kendimi kötü hissettim. Sanırım çok komik bir duruma düşmüştüm. 

5 dakika sonra geri geldi. ”Bir çay daha içer misin?”.. ”Evet teşekkürler” dedim. Ocağa gittiğinde gömleğimden 2 düğme daha açtım. Memelerimi de göstermek istiyordum. Çayı getirdi. Gözleri memelerimdeydi bu defa. Hoşuma gitmişti. “Şeker nerede” diye sordum. Elinde şeker olduğunu görmüştüm ama saklamıştı. “Hemen getireyim” dedi. Sanırım daha fazla bakmak için yapmıştı. Getirdi ve karıştırdım. O yerine geçerken hızlıca elimi külotuma atıp, ilk andaki gibi tamamını görünür yaptım. Çayı yavaş yavaş içtim. O da çaktırmadan bakmaya devam ediyordu. Bir ara eliyle sikini düzeltti. Bu yaşlı adama amımı ve meme dekoltemi göstermiş olmak ve sikini kaldırmış olmak beni müthiş etkilemişti. Amım ilk çaydan beri ıslaktı. İçimde bir karıncalanma hissettim. 

Tuvalete gitmeliydim. Kalktım çay koyduğu yerin yanındaki küçük tuvalete girdim. Eteğimi kaldırdım, külotumu indirdim. O anda tam karşımda 5-6cm çapında bir delik olduğunu fark ettim. Gözetleniyordum. Kalbim hızla atmaya başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Ve en çılgın olanı yapmaya karar verdim. Halil amcanın o delikten bakarak beni tam olarak görebildiğini anlayabiliyordum. 

Sağ elimi amımın üzerinde gezdirmeye başladım. Çok heyecanlıydım. Tüylerim avucumu okşuyordu sanki. Hafifçe inlemeye başladım. Sol elimle de sağ göğsümü okşuyordum. O anda çay ocağının kapısının kilitlendiğini fark ettim. Artık buradan geri dönüş yoktu. Ayağa kalktım. Külodum dizlerimdeyken tuvalet kapısının kilidini açtım. Kapıya arkamı döndüm. Kapı gıcırdayarak yavaşça açıldı. 

Tuvaletin içindeydim hala ve gözlerimi kapattım. Kapının kapanma sesi geldi. Hızlı bir nefes sesi. Çıplak popomda bir el hissettim. Sonra popomun üzerinde sıcak ve ıslak bir dil. Arkamı yalıyordu. Ama çok hızlı yapıyordu bunu. Dilin sıcaklığını hem göt deliğimde hem de amımda hissediyordum. Tedirginlikle beraber ince bir haz alıyordum. Bu olanlara inanamıyordum ama kendim sebep olmuş ve kapının kilidini açarak kendim izin vermiştim. Bu yalamanın sonu beni sikmek mi olacaktı? Yoksa okşayıp bırakacak mıydı bilmiyordum. Ama ne olursa olsun amımın bekaretini kaybetmek istemiyordum. Buna kalkışırsa bakire olduğumu söyleyecektim. Nasıl söyleyecektim bilmiyorum. Adama yüzümü bile dönemiyordum. Yalamaya devam ediyordu ve gözlerim hala kapalıydı.

Sonra ayağa kalktı. Yüzümü kendine döndürdü. Dudaklarımı öpmek istedi fakat yüzü ve dili kokuyordu o yüzden istemedim. Belki de az önce göt deliğimi yaladığı dilinden tiksindiğim içindi, emin değildim ve bu önemli değildi. Öpüşmekten kaçınmam üzerine saçlarımdan tuttu ve aşağı itti beni. Fermuarını indirdi. Artık gözlerimi açtım. Dudaklarımın önünde sıcak, sert, ıslak ve kötü kokan penisi dolanıyordu. Ağzıma soktu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. 

Ağzımda gidip geliyordu. Tükürüklerim ağzımdan akmaya başladı. Başım dönüyordu. Ve yaladığım şey kalp gibi atıyordu. Tadı ve kokusu çok kotuydu. Bir an durdu ve saçlarımdan tutup ayağa kaldırdı. Yüzümü duvara yasladı, dizlerimi kırdı. Popomu iki tarafa ayırdı. O zaman kısık bir sesle “Bakireyim, yapma” dedim. Korkmamamı ve amıma sokmayacağını söyledi. Parmağını göt deliğimin etrafında gezdirdi. Ucunu soktu. Islaktı. Ama çok zor giriyordu ve çok acıyordu. Göt deliğimde buz gibi bir şey hissettim. Küçük ve artık iyice sivrilmiş el sabununu deliğime sürmeye başladı. Sabunu yere attı. Orta parmağıyla sabunu deliğime yedirmeye başladı. Göt deliğim kaşınmaya başladı. Artık parmağı daha kolay giriyordu fakat yanma hissi hala vardı. Elini çekti. 

Şimdi hissettiğim şey çok sıcaktı. Sikini deliğimin etrafına sürmeye başladı. Durdu. Şimdi tam deliğimin üstünden bastırmaya başladı. Beynimde şimşekler çakıyordu bağıramıyordum bile çok ama çok acıyordu. Ağzım açıktı ama sesim çıkmıyordu. İLk başta yavaşça sokuyordu ama sonra biraz hızlanarak sokup çıkartıyordu. Amımdan hafifçe sidik akmaya başladı. Bütün sinirlerim uyuştu. Deli gibi sikiyordu beni. Ve aniden durdu. 

Götümün içinde çok sıcak bir şey akmaya başladı ağlamaya başladım. Hıçkırıyordum ağlarken.. Halil amca artık böğürüyordu. Başım döndü. Bir erkek beni götümden sikti ve göt deliğimin içine boşaldı. Siki içimde yumuşadı ve yavaşça çıktı. Kapıyı açtı ve tuvaletten çıktı. Bacaklarım titriyordu. 

Külodumu çektim. Eteğimi düzelttim. Ve oradan hemen çıktım. Adım atacak halim yoktu. Yolda yürürken belli etmemek için kıvranıyordum. Arabanın yanına gittim. Külodumda küçük bı kan lekesi vardı. İçimdeki döller deliğimden çıkıp külodumun her yerine bulaşmıştı.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler