Baldızım Ceren Part 3 İLK ARZU

Günler geçiyor, Ceren ve Sude iyice eve uyum sağlıyordu. Ceren her geçen gün bizim alışkanlıklarımızı benimsiyor, yemekleri ve evdeki diğer işleri ona göre yapıyordu. O da karım da bu durumdan çok memnundu. Sude ise dershaneye devam ediyordu, sınava az bir süre kalmıştı. Sadece dershaneye gidiyordu, başka bir şey için dışarı çıkmıyordu. Ona bir kaç defa dedim, hafta sonu kafa dağıtmak için arkadaşları varsa onlarla çıkabilir veya hep beraber çıkabiliriz. Ama istemiyordu. Kız annesini yeni kaybetmiş, şimdi ablaları ve enişteleriyle aynı evde yaşıyor, bambaşka bir şehirde ve üstelik üniversite sınavına hazırlanıyordu. Kolay değildi onun için. Bu yüzden bir hafta sonu onu dışarı çıkarttım. İstemese de ablasının ve benim ısrarlarıma dayanamadı. Önce alışverişe gittik. İlk alışverişimiz onu çok mutlu etmişti bu yüzden yine ona kıyafetler aldım. İlk sefer sadece pantolonlar ve göbeği açık tişörtler almıştı. Ama şu anda benim verdiğim cesaret ve havaların ısınmasıyla mini şortlar ve kısa elbiseler de almıştı. Sude minyon tipli, bembeyaz tenli siyah saçlı güzel bir genç kızdı. Konyadan sonra istanbula uyum sağlıyordu ve tabii ki yaşıtları gibi giyinecekti. Ona güzel kıyafetler aldıktan sonra biraz yemek yedik ve kahve içerken sohbet ettik. Ona Benden bu zamana kadar neden çok hoşlanmadığını sordum. Bana ablasını çok sevdiğini ve onu konyadan alıp buraya getirdiğim için küçükken üzüldüğünü, bu yüzden küçüklükten gelen bir his olduğunu söyledi. Aslında şu anda böyle hissetmiyorum ama alışkanlık gibi dedi. Yavaş yavaş ısınıyormuş bana, hareketleri, konuşmaları ve samimi davranışlarıyla bunu belli ediyordu. Onunla aramdaki buzları kırdığıma da sevinmiştim.

Sude ile aramı düzeltmişken Cerenle de samimiyetimiz artıyordu. Akşamları toplu ettiğimiz sohbetlerde hep Ceren ve ben espriler yapıyorduk, diğerleri gülüyordu. Ceren gerçekten kafa kızdı, güzelliğini yanı sıra konuşmayı, muhabbet etmeyi de çok iyi biliyordu. Yılmaz hödüğü ise bir çaycıda işe başlamıştı. Sabah 8 akşam 8 haftada 6 gün çalışıyordu. Ama kazandığı parayla istanbulda eve çıkmalarına imkan yoktu. O yüzden biraz daha kalmalarına müsaade ediyordum. Ben de evdeki bu kalabalık aile durumundan memnumdum. Yılmaz puştu eve hiç gelmese daha iyiydi ama zaten evde olduğu vakitlerde de tek başına odasında oluyordu.

Tek sorunum karımla çok sık sevişemiyorduk ama baldız genelde her pazar günü 2 saatliğine yılmazı ve sudeyi dışarı çıkartırdı, ben de karımın pestilini çıkartırdım o sıra. Ancak bu pazar hep beraber gezmeye çıktığımız için bunu yapamamıştık. Ben yine dolmuştum, çok azgındım. Karımı gece ikna ettim ve sikmeye başladım. Ses çıkarmasın diye olabildiğince yavaşça sikiyordum ama yine de kendimi tutamadığım zamanlar karım ağzından inlemeler ve çığlıklar kaçırıyordu. 1 posta siktikten sonra 2.yi atmadan önce mutfağa su içmeye gittim. Herkes uyuyor zaten diye üzerime sadece boxerımı giydim ve mutfakta su içerken bi anda arkamda Ceren belirdi. Onu görünce irkildim, ama güzelliğiyle bir saniyede tüm dikkatimi onda toplamamı sağladı. Ceren siyah daracık ve minicik bir şort tayt giymiş, üstünde ise uzun kollu daracık siyah bir tişört vardı. Siyah şort ve tişörtünün yanında sütun gibi bacakları bembeyaz parlıyordu. Baldızın yüzünde ise hafif uyku sersemliği vardı, biraz dağılmış hafif dalgalı sapsarı saçları, şaşkın ve uykulu bakışları, rujsuz bile kıpkırmızı gözüken dudakları ve pespembe yanaklarıyla resmen aşık olmuştum ona. O kadar duru bir güzellikle müthiş bir seksilik bir aradaydı. Ceren mükemmel bi kadındı. Ben afallamış şekilde ona bakarken o da bir yandan benim vücudumu süzmeye başladı. Sırayla bacaklarımdan başlayarak yukarı doğru bakışlarını üzerimde hissettim. Baldız en çok boxerımdan belli olan yarrağıma dikkatli bir bakış atmıştı, bana “Enişte, sen de mi burdaydın” diye sorarken bakışları üst vücudumdaydı.

Benim gördüklerimi beğendiğim kadar o da beğenmiş olmalıydı, ziraa ben haftada 3 4 gün işe gitmeden önce spor yapmaya dikkat ederdim. Masa başı çalıştığım için gün içinde çok fazla hareket etmiyorum, bu yüzden sabahları işe gitmeden önce spora gitmeye başlamıştım ve ideal kiloma ulaşsam da sporu bırakmamış, biraz kas kütlesi edinmiştim. Birbirimizi karşılıklı süzdükten sonra:

T: Evet baldız, su içmeye geldim.

Bir an için hemen mutfaktan çıkmak veya üzerimi kapatma fikri aklıma geldi. Baldızımın yanında sadece boxerla durmam çok uygun değildi ama tam aksini yapmaya karar verdim. Sanki normal kıyafetlerim varmış gibi konuşacaktım. O da aynı şekilde üstünü gizleyebilir veya çıkabilirdi hemen, ama benim gibi normalce konuşmaya devam etti

C: Bende susadım su içecektim, bir de uyku tutmadı biliyor musun.

T: Neden uyku tutmadı baldız

C: Şeyy, biraz sesler duydum da ondan

Bunu derken gözleriyle yatak odamın tarafını işaret etti. Baldız karımın inleme seslerini duymuş ve uyanmıştı, üstelik hiç çekinmeden bana bu seslerden dolayı uyandığını söylüyordu.

T: Baldız kusura bakma, biliyosun pazar günü yalnız kalamadık. O kadar da dikkat ettim ama

C: Ne kusuru enişte karın o senin tabii ki ilgileniceksin. Anladığım kadarıyla ablam da şanslı bir kadın enişte, seslere bakılırsa hahahaha

T: Ablan da senin gibi çok güzel baldız, elimden geleni yapıyorum

C: Keşke herkeste olsa o şans, neyse eniştecim sana iyi geceler fazla yorma ablamı

Diyip sırıtarak odasına gitti. Cerenin gecenin bu vakti, minicik şortla karşımda böyle konuşması benim yarrağı kazık gibi yaptı. Koşarak odama döndüm ve karımı bu sefer daha çok bağırtarak sikmeye başladım. Karımın dur diyişine aldanmadan onu bağırtarak seslerini baldızın duymasını sağladım. Bir yandan baldızın yan odada eliyle amını okşarken bizi dinlediğini hayal ederek karımın içine boşaldım. Karım çok kızdı bana, çok sinirlendi. Evdekilere ayıp ettiğimi söyleyip günlerce başımın etini yedi.

Bu sırada benim aklım Cerendeydi, ne yapıp edip onunla samimiyeti ve baş başa konuşmaları arttırmam lazımdı. Ama nasıl yapacaktım, evde onun kocası ve benim karım dahil 5 kişiydik. Ben de her fırsatı değerlendirmeye karar verdim.

Kahvaltılarda ve akşam yemeklerinde, akşam oturmalarında sürekli baldıza ufak dokunuşlar atıyordum kimseye fark ettirmeden. Kahvaltıda elinden tuzu alırken gereğinden fazla dokunuyordum, koltukta yan yana otururken bacaklarımı bacaklarına iyice değdiriyordum. Kimsenin anlamayacağı ama baldızın fark edeceği, bir şey derse de kolayca sıyrılabileceğim ufak tefek şeyler. Ama bunlar bile beni çok azdırıyordu. Bir süre böyle geçti ama baldızımın bana karşı davranışlarında bir değişiklik yoktu. Biraz onu hareketlendirmek için bunları yapıyordum ama işe yaramıyordu. İşleri bir adım ileri götürmeliydim.

Baldızım Cerendeki tek değişiklik, son zamanlarda kıyafetlerinin biraz açılmasıydı. Ama yaz ayına girdiğimiz için bu normaldi. Üstelik bunu evde herkes görüyordu yani bana özel bir şey değildi.

İşyerinde yoğunluğum azalmış rahat bir döneme girmiştim. Son 6 aydır çok yoğunduk ve projeyi teslim ettik. Yoğunluğun azalmasını fırsat bilerek haftada 2 gün evden çalışmak için onay aldım. Artık perşembe ve cuma günleri evden çalışacaktım. Ve ben evde çalışırken karım işte, Sude dershanede ve Yılmaz puştu da çay dağıtıyor olacak ve ben Cerenle başbaşa kalacaktım. İlk günler sıcakların da etkisiyle evde şort tişört dolaşırken, bir gün tişörtümü çıkarttım ve öyle oturmaya başladım. Baldız beni görünce kafasını çevirip utandı, ben de “kusura bakma baldız hava çok sıcak, klima da çarpıyor. Böyle otursam bir mahsuru olur mu” diye sorunca o da tabii ki dedi. Baldızla yanyana olmak için salonda çalışıyordum. Ara ara vücuduma kaçamak bakış atıyordu ama hepsi bu. İşlerimi erkenden halledip onunla sohbet etmeye karar verdim. Sabah o yemek yaptıktan sonra salona geldi, ben de işlerimi bitirip laptopumu kapattım ve baldızımla sohbet etmeye başladım. Havadan sudan konuşmaya başladık.

Öğlen vakti baldız enişte yemek hazırlayayım dedi ben de ona dışarda yiyelim diyince çok sevindi. Hödük kocası bu kadına hiç iyi davranmamıştı, bir dışarda yemek yeme teklifine bile havalara uçuyordu. Baldız ben hazırlanmaya gidiyorum diyip odasına geçti. Usulca odasına yaklaştım, kapı hafif aralıktı. Baldız üstündeki eşofmanı ve tişörtü çıkartmaya başladı. İçinde göt yanaklarının yarısını dışarıda bırakan siyah don ve siyah bir sütyeni vardı. Baldızı o şekilde dikizlerken sikim dimdik olmuştu. Baldız gerçekten bir içim suydu, durmaksızın günlerce sikilecek bir kadındı. Onun o seksi vücudunu gördüğümü bilmesini istedim. Belki de kapıyı ben bakayım diye açık bırakmıştı. Bir anda ilk defa geliyormuş gibi odasının kapısını lap diye açtım, baldız siyah kot bir etek giyiyordu, etek tam kocaman götünden geçmeye çalışırken baldız beni görünce dona kaldı, ben de pardon baldız kusura bakma diyip kafamı çevirdim. Baldız da sorun yok eniştecim diye yanıt verdi.

Baldızı alıp güzel bir restorana götürdüm. Otoparktan çıkarken yanımıza gelen bi çingene elinde gül, yengeye alsana abi dedi. Dedim yengen değil o baldız. Olsun abi çok güzel kadın gülü hak eder al dedi. Ben de gülü baldıza aldım. Baldızın yine çok hoşuna gitmişti. Bu karının ufak tefek şeylerle bile gözleri parıldıyor, mutlu oluyordu. Baldızla güzel romantik bir yemek yedik ve eve döndük. Akşam da bunu eşim Damlaya ve Sudeye gülerek anlattı Ceren, güzel bir gün geçirmişti. Karım da gece yatarken bana teşekkür etti Cereni mutlu ettiğim için.

Birkaç gün ofisten çalıştıktan sonra yine evden çalışma günüydü. Sabah kahvaltıdan sonra işlerimi hallettim ve baldızdan bana bir kahve yapmasını rica ettim. Baldız o gün minicik, üzerinde papatyalar olan yeşil yazlık bir elbise giymişti. Çıplak bembeyaz bacakları ve elbisenin altındaki yusyuvarlak kalçaları çok güzel duruyordu. O Mutfağa kahve yapmaya gidince ben de arkasından gittim ve mutfak masasına oturup o kahve yaparken götünü dikizlemeye başladım. Götünü dikizlemek yetmiyordu, arkasından geçme bahanesiyle kalkık sikimi cerene 2 kere dayadım. Kalçaları yumuşacıktı, sikimi onlara değdirince sanki pamuğa sarılmış gibi oldu az daha boşalacaktım. Baldızın kalkık sikimi fark etmemesine imkan yoktu, ama ne bir şey dedi ne de tepki gösterdi. Kahveleri yapınca ondan imalı bir söz bekledim ancak onu da yapmadı. Ben sürekli baldıza bir adım atıyordum ama o reddetmiyor, ama karşılık da vermiyordu. Bu yüzden biraz daha ağırdan almaya başladım. Ertesi gün de aynı şekilde baldıza sürttüm ancak yine tepki yoktu.

O gece yatmadan hemen önce mutfağa su içmeye gittim. Giderken Ceren ve yılmaz puştunun kaldığı odadan konuşma sesi geliyordu, odanın kapısına yavaşça yaklaştım. Kapısı kapalıydı ama anahtar deliğinden bakınca yılmaz ve Cerenin yataktaki silüetleri gözüküyordu. Yılmaz Cereni sikiyordu, üzerlerinde örtü vardı ama hareketlerinden belli oluyordu. Onları biraz gözetliyip kapının ağzında sikimi okşarken, yılmaz boşaldı ve yatağa yığıldı. Cerense hala onu öpmeye ve hadi aşkım bi kere daha, hemen uyuma lütfen demeye başladı. Ama puşt yılmaz oralı bile olmadı ve döndü götünü yattı. Ceren hayvan gibi sikilmek istiyordu ama kocası onu sikmiyordu, benim de sikim kazık gibi olunca hemen karımın yanına koştum ve onu öpmeye boynunu yalamaya başladım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir