Baldızım Ceren Part 1 GİRİŞ

İsmim Tamer, 31 yaşında İstanbulda oturan bir makine mühendisiyim. 4 Yıllık evliyim, Eşim Damla ile üniversitede tanıştık. Ben 27 yaşındayken evlendik, şu an çok mutlu ve huzurlu bir evliliğimiz var.

Üniversiteden mezun olunca ancak 27 yaşında evlenebildik. Maddi durumumu düzeltmek için o yaşlarda çok çabaladım ancak şu anda karşılığını alıyorum. Savunma sanayisinin lider şirketlerinden birinde müdür olarak görev yapıyorum. Ekonomik ve statüsel anlamda belli bir noktaya ulaşmış birisi olarak; şu anki hayat motivasyonum sadece sevgili eşim, onunla geçirdiğim vakitler ve özellikle yaptığımız seksler.

Eşimle ilk tanıştığımızda ikimiz de gençtik, bol bol seks yapar çok keyif alırdık. Ama yıllar içinde eşimin sekse olan düşkünlüğü biraz azalırken benimkisi inanılmaz seviyede arttı. Ve son 2 yıldır haftanın her günü sevişmek istediğimde kendisi yorulduğunu söylüyor ve en fazla haftada 3-4 kere sevişiyoruz. Eşimi gerçekten çok seviyorum, bu zamana kadar onu aldatmak aklımın ucundan bile geçmedi. Onunla sevişmekten de çok zevk alıyorum ama dediğim gibi yalnızca seks yapma sıklığımız beni doyurmuyor. Ben de ara ara mastürbasyon yaparak porno izleyerek ve seks hikayeleri okuyarak bu açlığımı bir nebze de olsa dindiriyorum.

Eşimle çocuğumuz yok, ben zaten az sevişiyoruz bir de çocuk olursa hepten azalır diye pek sıcak bakmıyorum. Eşim de kariyerinin sekteye uğramasını istemiyor. Bu yüzden şu an henüz bir çocuğumuz yok. İstanbul maltepede lüks bir sitede yaşıyoruz. Benim ailem orta direk diyebileceğimiz bir maddi güce sahipti, beni istanbuldan izmire üniversiteye gönderecek ve mezun olana kadar bana bakacak durumları vardı. Eşimin ailesi de aynı seviyedeydi ancak 3 yıl önce eşimin babası vefat edince işleri biraz bozuldu.

Eşimin 2 kız kardeşi var, birisi 24 yaşında Ceren ve diğeri 19 yaşındaki Sude. Eşim Konyalıdır, ailesi de konyada yaşıyordu. Babası çiftçiydi. Ancak o vefat edince çiftçilikle uğraşma işini çok beceremediler ve maddi olarak zorluklar yaşadılar. Ceren biraz da bu sebeplerden ötürü geçen sene Yılmaz’la evlendi ve annesinin evinde yaşamaya başladılar. Yılmazın işleri devralması, idare etmesi ve evi geçindirmesi gerekiyordu ancak o da bu işleri pek beceremedi. Yılmaz 26 yaşında, saf diyebileceğimiz ve pek iş becerebilen bir tip değil. Bu yaşına kadar sağda solda ufak tefek işlerde çalışmış ve bir baltaya sap olamamış birisi. Cerenin onunla neden evlendiğini hiç anlamamıştım. Ceren sarı saçlı, yeşil gözlü, 170 boylarında ve bembeyaz tene sahip su gibi dupduru bir kızdır. Ancak dış görünüş olarak ne kadar güzel bir kız olsa da kafası biraz boştur, 2 yıl niğde’de üniversite okudu ancak bir türlü köylü kafasından kurtulamayan, cahil ama iyi niyetli bir kız olarak kaldı. Yılmazla evlenmeden önce, o da üniversitede tanıştığı birisiyle nişanlıydı ancak düğüne kısa süre kala ayrıldılar. Belki de Ceren bu ayrılık yüzünden kötü bir psikolojiye girdi ve Yılmaz gibi bir hödükle evlendi. Bu konuyu eşime çok sormadım çünkü cidden beni ilgilendiren bir şey değildi, öğrenmek için yanıp tutuşmuyordum. Sadece arada aklıma takılan bir meraktı.

Eşimin diğer kardeşi Sude ise 19 yaşında, siyah saçlı beyaz tenli 163-164 boylarında minyon tipli bir kızdır. Eşim beni sudeyle ilk tanıştırdığında o 14 15 yaşlarındaydı ve hala nedenini bilmediğim bir şekilde; Sude o tanışmamızdan itibaren benden hiç haz etmez. Ve bunu da göstermekten çekinmeyen, dobra bir kızdır. Ben her zaman onun bana karşı olan bu tutumunu değiştirmeye çalıştım ama bir türlü olmadı. Ben de çok üzerinde durmadım ne de olsa Sude sadece senede 1-2 kere gördüğüm, bizden uzakta yaşayan eşimin kız kardeşiydi.

Sizlere bu hikayeyi yazmamın sebebi olan olay ise eşimin annesinin vefat etmesi oldu. O vefat edince cenazeye konyaya gittik 1 hafta da fazladan kaldık. Dönmemize 1-2 gün kala eşim beni aldı ve ikimiz dışarı çıktık;

Damla: Tamer, seninle bir şey konuşmak istiyorum

Tamer: Evet hayatım seni dinliyorum

D: Tamer, annem bu evde eli iş tutan tek kişiydi. Sude daha küçük, Cerenin de aklı bir karış havada, Yılmaz desen zaten odun mu odun. Annemden sonra burada tutunamaz, geçinemezler.

T: Evet aşkım, haklısın zor durumdalar. Biz desteklerimizi maddi ve manevi olarak eksik etmeyiz merak etme

D: Evet, ama yeter mi sence ? Benim aklımda bir fikir var ama..

T: Nedir hayatım ?

D: Sude üniversite sınavına hazırlanıyor, 2 3 ay sonra sınava giricek. Ben hep onun istanbulda okumasını istemiştim. Sudeyi yanımıza alalım, sınava kadar bizimle kalsın. Sonra istanbulu da kazanırsa onu bir eve veya yurda yerleştiririz.

T: Olur hayatım çok güzel bi fikir, hem biraz uzaklaşmış olur kız buralardan. Burada annesini hatırlar sürekli, istanbula gelmesiyle kafasını dağıtır.

D: Evet ama, Sudeyi yanımıza alsak da bu iki aptal burada açlıktan ölür gider. Onlarda mı gelse ?

T: Ne yani, Ceren ve Yılmazda mı bizim evde yaşasın ?

D: Temelli değil canım, bir kaç aylığına. Yılmaz orada iş bulur sonra kendi evlerine çıkarlar

T: Aşkım konyada ekmek parası bulamayan adam İstanbulda mı bulacak ? İş bulsa bile ev kirası nasıl ödicekler ?

D: Buradaki ev duruyor zaten, gelsin denesinler. Olmazsa dönerler. Sadece bir kaç aylığına, lütfen. Kardeşlerim annem ve babamın bana emanetleri, onları burada bırakamam.

T: Aşkım Sude tamam ama Ceren ve Yılmaz, bilmiyorum. Akşam konuşalım bir daha olur mu ?

Eşim damlayı çok seviyordum ve annesinin vefatından sonra gerçekten yıkılmıştı. Ve şimdi de iki kardeşini böyle burada bırakmak içinden gelmiyordu. Ama ben ne olacaktım ? Aynı evde 2 baldız ve 1 bacanak, hem onlara bakacaktım hem de her an evimde olacaklardı. Kendi evimde rahat olamayacaktım, karımla istediğim zaman sevişemeyecektim. Bu işi kabul etmeyi hiç istemiyordum ancak annesi yeni vefat etmişken karımın isteğini kıramazdım. Mecbur kabul ettim.

2 gün sonra 5 kişi hep beraber istanbula döndük. Allahtan evimiz yeterince büyüktü ve Sudeye bir oda ve ceren ve yılmaza da bir oda verdik. Sudeyi özel bir dershaneye yazdırdım, üniversite sınavına 3 ay kalmışken iyice hazırlansın diye. Hafta içi her gün bu dershaneye gidiyordu. Yılmaza da bir iş ayarlamak istiyordum ancak; benim tavsiyemle girdiği bir işi batırıp beni rezil etmesini istemiyordum. O yüzden yılmaz iş konusunda tek başınaydı, her gün iş aramak için evden çıkıyordu. Eşim ve ben de işe gidiyorduk, Ceren de gün boyu evde yalnız kalıyordu, Temizlik ve yemek işlerinde eşime yardımcı oluyordu. Artık yeni hayatımız başlamıştı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir