[#2] Arkadaş Grubumuzun Şeytanıyım…

Berk’in kalkmış penisi benim parmaklarıma değiyordu, onun sıcaklığını tabii ki hissedemezdim ama bana öyle geliyordu. Elimi hafifçe sola doğru milimetrik olarak ilerlettim, onu iyice hissediyordum ve içten içe sulanıyordum artık, elimi çekmek hiç istemiyordum. Uzun sürüyordu, Berk’te bende artık işi garipsiyorduk ve ilk adımı atıp elimi birazcık daha penisine kaydırıp başımı ve elimi kaldırdım. Derince ofladıktan sonra kitaba doğru döndüm, dönmeden önce Berk’e baktığımda boncuk boncuk terlediğini farkettim. Ne yapıyorduk ki biz? Onun sevgilisi benim en yakın arkadaşımdı. Birkaç saniye süren sessizlikten sonra ders çalışmaya devam ettik. Sınav dersi geldiğinde toparlandık ve sınıftan çıktık, kelebek sistemini bilirsiniz herkes farklı sınıflarda aynı anda sınava giriyor, Berk’le sınıfımız yanyanaydı bu yüzden yan yana ilerlemeye başladık. Okul yine çarşıya dönmüştü, sıkış tepiş olarak ilerliyorduk üst kata doğru.
+”Off, bu sistem gerçekten salaklık ya. Şu çektiğimiz çileye bak ilerleyemiyorum bile katta.”
-“Okul yönetimi işte ne beklersin? Şu yeni müdür gelmese ne güzel yerimizde giriyorduk.”
Sohbete devam ederken merdivenlere gelmiştik, sınav yerimiz bir üst kattaydı ama o merdivenleri tırmanacak yer yoktu. Çok yavaş ilerliyordu kalabalık. Berk beni koruma içgüdüsüyle beni önüne almış ve arkama geçmişti, ben önde o arkada katı çıkmaya çalışıyorduk. Millete çarpa çarpa hem eteğim büzüşüyordu hem de kendim savruluyordum. Rüzgarın eteğime çarpmasıyla farkettim ki arkamdan ilerleyen baldırlarıma kadar görebilecekti ve bu da Berk’ti. 5-6 merdiven sayısını tırmandıktan sonra üzerimize doğru ayı diyebileceğim birkaç çocuk gelmeye başladı. O tiplemeler ise önündekini iktirerek geçiyordu, onlar yanımdan geçerken benide iktirdi ve tek sığınabileceğim liman olan Berk’in kollarına doğru sarıldım, Berk ise boş durmayarak belime doğru sarıldı ve sarsmamak için tutmaya çalıştı. Bunlar santimlik yerlerde ve anlık gelişiyordu. Zaten sıkışık olduğumuz için Berk’in kavraması göğüslerimin yanına doğru geliyordu, parmaklarını mememin sağ tarafında hissetmiştim bile. Berk kolunu benden çekmeden yukarı çıkmaya devam ettik, yukarı çıkarken o birazcık daha işi abartmış ve artık parmaklarını hissettirtmeye başlamıştı. Katı çıkabildiğimizde ona bakarak gülümsedim ve teşekkür ettim. Sınıfa kadar bana eşlik etti ve ardından beni bırakıp o da sınıfa girdi.

Sınav güzel geçmişti, birinci dünya savaşı konuları, birkaç yakın padişah falan filan derken cevaplayıp soruları çıkmıştım. Bahçede diğer kızlarla otururken yanıma Berk ve Şahin geldi.
B: “Hava çok güzel ya, sınavda bitti. Kaçıp bir yerlere mi gitsek? Ya da bizim manzaraya falan? Bir şeyler alıp yeriz.
Ş: “Nasıl kaçacağız? Telleri kapatmadılar mı?”
B: “Kapattılar ama şu kalan sınıf bir yeri açmış banada gösterdiler, biraz zor yer ama bomboş yani yakalanmayız.”
Kaçma fikri ilgimi çekti çünkü bilirsiniz bahar havasını, hafif rüzgar eser hafif güneş açar tam bir dışarıda oturmalık havaydı dört duvar arasında değil. Sınavda bitmişti, neden kaçmayalım ki.
E: “Olur ya, burada mı duracağız? Hadi Şahin sen bizim çantaları alda gel, Mehmet’e de haber ver.”
Şahin’i genelde böyle işlerde de kullanırdık, saf olduğundan yapardı. İyi çocuktur aslında ama bizde biraz şeytandık neticesinde.
Ş: “Çantalarınızı getiririm ama ben kaçmam, yakalanırız falan çekemem o şeyleri. Mehmet gelmez, en son bir kızla arka bahçedeydi.”
Mehmet belli ki yine bir kız düşürmüştü kendine, okulun arka bahçesi sevgililerin takıldığı hafif ağaçlık yerdi. Hocalar pek gitmezdi oraya, ara sıra bu yüzden boş olurdu. Şahin çantalarımızı getirdikten sonra Berk’le birlikte kaçacağımız yere gittik. Bize bakan taraf çok uzun değildi tırmanmak için ama diğer tarafı biraz uzundu atlamak için ve bende etek vardı, bunu unutmuştum…
+”Berk bende etek var, ben bunu unuttum. Nasıl tırmanacağım ve atlayacağım?”
-“Kızım burada sadece ben varım, kimse görmüyor zaten burayı. İki dakikada tırmanıp atlayacaksın sanki hiç kaçmadık?”
Dedikleri doğruydu, burada sadece Berk vardı ve okuldakiler burayı göremiyordu yaklaşmadıktan sonra. İlk benim gitmem için işaret yaptı Berk, taş duvar olduğu için çıkıntıları çoktu duvarların. Ayakkabılarımla çıkıntılara basa basa tırmandım, bu sırada Berk gözlerini bacaklarımdan ayırmadan beni izliyordu, duvardan uzak olduğu için kilodumu göremezdi ama bacaklarım eminim ki harika gözüküyordu oradan. Demirlere geldiğimde dikkatlice bacağımı attım ama yandaki telleri farketmemiştim. Bacağımı attığım sırada tellerden birisi bacağımın diz kenarından başlayarak baldır tarafına kadar yırtmıştı ve çizmişti. Ah sesi çıkarttığımda Berk endişelenerek tırmanmaya çalıştı ama ben olduğum için çıkamadı.
-“Ne oldu, iyi misin?”
+”İyiyim iyiyim. Bacağımı çizdi ya sızlıyor.”
-“Hadi atla çabuk, dışarıda bakarız bir.”

Duvardan atladım, o kadarda yüksek değildi ama bacağımda sızladığı için yine inlemiştim. Berk hemen arkamdan atladı ve yanıma geldi. Okulun önündeki parka doğru geçtim ve banka oturdum, Berk’te yanıma gelip yanıma çöktü.
-“Dur bir bakayım, bekle.”
Eteğimin ucundan tutup hafifçe kalçama doğru çektim bakması için, çorabımın kesik kısmı yırtıldığı için tam bir fantezik çorap gibi duruyordu. Berk bir elini dizimin üst kısmına koydu diğer elini ise kesilen bölgeye götürdü ve hafifçe dokundu. Hem acıyordu hem de bana dokunduğu için değişik hissediyordum. Berk sınıftaki sahneyi şimdi daha açık gördüğü için yine penisini kaldırmıştı, oturduğum yerden pantolonundaki kabarıklığı görebiliyordum. Dizimdeki elini parmaklarıyla hafifçe okşamaya başlamıştı, teselli için miydi bilmiyorum ama hem gıdıklayıcı hem de yükseltici şekilde yapıyordu bunu.
-“Kolonya var mı yanında? En azından biraz dökelim ne olur ne olmaz.”
+”Hıhı var, çantamda bekle.”
Çantama doğru uzanıp kolonyayı çıkarttım, Berk akıllıydı doğrudan bacağıma sıkmadı onun yerine eline döktü ve avucunun içiyle yara bölgemi temizlemeye başladı. Hem yara bölgemi temizliyor hem de kalçama yakın bir şekilde bacağımı okşuyordu, diğer eli çokta boş durmuyordu bu sırada. Dizimden iyice ayrılmış artık bacağımın içine gelmişti, oradan tutma bahanesiyle bacağımın içini kavramıştı ve ara ara bacağımın içinide okşuyordu. Eğer Cansu olmasa o anda onun dudaklarına yapışırdım. Fakat beklemediğim bir şey yaptı, Berk sanki dengesini kaybedermiş gibi yaparak üzerime doğru yalpalattı kendini bu sayede iç bacağımda olan elini iyice kasıklarıma doğru yaklaştırdı ve neredeyse amıma doğru değdirecekti. Onu yakalayabilmek için refleksle onun omuzlarından tuttum ve iyice ona yaklaştım.

[Bugüne 2-3 bölüm daha yazacağım. Giriş kısmını alışmanız için olabildiğince uzun tutuyorum ve olaylara daldırmıyorum. “Siktim soktum yaptım” olmaması içinde doğallığı bozmuyorum. UPVOTE bu konuda önemli, ek olarak yorumlarınızıda bekliyorum.]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir